Türk Ordusunun Rum Ordusundan Farkı ne?
Hemen söyleyeyim, Türk Ordusunun Müslüman, Rum Ordusunun gayr-i müslim olmasıdır. Bize göre en büyük fark budur.
Peki, bu farkın etkisi veya neticesi nedir?
Müslüman bir ordu Allah’a ve ahirete iman ettiğinden, “ölürsem şehit, kalırsam gaziyim” der ve kaygısı, korkusuz savaşır. Gerçekten de ölürse, bu dünya hayatından daha güzel bir hayata anında gider. Hiç kaybı yoktur. Kalırsa da, bir gazi olarak izzet ve şerefle yaşar. O yüzden savaşa iyi hazırlanır, silah ve eğitimini tam yapar, savaşa girerse Allah’a tevekkül ve itimatla zaferi ondan bekler.
Kafir bir orduda bu iman yoktur. O ancak silaha ve eğitimine güvenir. Zaferin dinle Allah ile bir alakasının olmadığına inanır. Bu yüzden Allah Teâlâ’dan da bir beklentisi yoktur. Çok sıkıştığında ya kaçar, ya teslim olur. Çünkü ölüm her şeyin bitimidir ona göre. Niçin kabullensin ki her şeyini kaybetmeyi?
“İyi de nerden icap etti şimdi bunlar?” diyebilirsiniz.
Bütün bunları çok ilginç bir haber yüzünden düşündüm şimdi. 28 Şubatın soğuk ikliminde bir ara okullarda kızlı oğlanlı etkinlikle furyası başlamıştı. Biz öğretmenler bu durumdan şaşkındık. Gerçi bizim okulumuz İmam Hatip Lisesiydi ve çok şükür böyle melanetlikler olmazdı ama etrafa bakınca içimiz parçalanıyordu. Bizce bunun sebebi malumdu. Asker ne zaman kendi işini bırakıp da devlet yönetmeye başlarsa bu mübtezel işler ortaya dökülürdü.
Çünkü onlara göre öğrenciler “irtica” dedikleri İslam’ın etkinliğinden ancak böyle kurtulurdu. Haksız da değillerdi. Günahlarda Müslümanı isyana ve derken küfre götüren bir sürü gizli yollar vardı. Bir yola girmişseniz, genellikle onun son durağına varmak da mukadderdi.
Her neyse, dediğim gibi biz malum kaynağı bilir de ispatlayamazdık. Ancak şimdi gördük ki hiç de yanılmamışız. Şu habere bakar mısınız?
“Balyoz Darbe Planı davasında 20 yıl hapis cezası alan, 28 Şubat davasında hakkında müebbet hapis cezası istenen 1. Ordu Eski Komutanı Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın, 1997 yılında gerçekleşen gizli toplantıda; “Okullarda öğrencilerle kız arkadaşlıkları teşvik edin. (…) Özellikle, cinsel konularda sınırları zorlayın” ifadelerini kullanmış.
Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında hazırlanan üçüncü iddianamenin delil klasörleri, 28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapan generallerin zihniyetini gözler önüne seriyor.
İddianamede; 1997 yılında Mayıs ayının başında gerçekleştirilen ve 28 Şubat sürecinin en önemli aktörlerinden biri olarak gösterilen dönemin Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Çetin Doğan, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Okullar Daire Başkanı Tuğgeneral Volkan Kaplama ve bazı albay rütbesinde olan Alevi komutanların katıldığı gizli toplantıda yapılan konuşmaların tutanakları yer alıyor.
Tutanaklarda; Çetin Doğan’ın, Volkan Kaplama ve albaylara; “Okullar da öğrencilerle kız arkadaşlıklarını teşvik edin. Yapabiliyorsanız Osmanlı hayranlığını kırın. Türklerin üstün bir ulus olduğu safsatasını yıkın. Özellikle, cinsel konularda sınırları zorlayın. Bu konu insan zaafının başında gelir. Hanımlarımız aile gezmelerinde, eğlencelerde dekolte giysin. Hanımlarımız diğerlerinin hanımlarını açık giymeye teşvik etsin. Yetişmiş kızlar için de bu geçerlidir. Felsefe dersleri önemli. Bu dersler bizim için kurtarıcıdır” dediği yer alıyor. Yeni Akit.”( https://www.habervaktim.com/haber/349891/karilarinizi-iyice-acin-cinselligi-zorlayin.html 7.11.2013)
Bir orduyu zinde ve güçlü kılan onun dinidir, milli değerlere bağlılığıdır, millet ve vatan sevgisidir. Bir ordunun bitişidir eğer yoksa bunlar. Bu nasıl bir emirdir böyle Allah aşkına! Bu emri verdiğinde bunun üstleri uyuyor muydu acaba? İyi ki ordunun hepsi böyle değil.
Sağlam bir ordu bir millet için vazgeçilmezdir. Onun yetiştirilmesi ise en önemli eğitim meselesidir. Öyleyse ordunun eğitimi yeniden gözden geçirilmelidir. Bu iş sadece askere bırakılmamalı, uzman eğitimcilerden ve Diyanetten kendi alanlarında katkı sağlanmalıdır.
En son tekniğe sahip silahları verdiğin insanda dayanma, direnme, katlanma, koruma, fedakarlık, cihat ve şehadet aşkı yoksa neye yarar? Bu sayılanlar Allah Teâlâ’ya ve ahirete iman olmadan nasıl sağlanabilir? Öyleyse toplumun en dindar kesimi askerler olmalıdır. Çünkü namlunun ucundan cenneti göremeyen askerler, canını feda etmekten çekinirler.
Niye, Kıbrıs çıkarmasında, dağlara oyulmuş sığınaklarda makinalı tüfeğe zincirlenmiş Rum askerlerini görmedik mi? Neden zincirlenmişlerdi? Çünkü ilk tüfek patladığında onların kaçacağını komutanları da biliyorlardı. Çünkü hayata şehvetle tutunmuş adamın can feda etmesi mümkün değildi…
Eğer İslam’ı ortadan kaldırır, ecdat ve millet sevgisini yıkarsanız, Türk ordusunun Rum ordusundan ne farkı kalır?