MHP’nin kasetleri kimin işi?
Konjonktür müsait ya, artık başınıza gelen her türlü melanet için çekinmeden Cemaat’e çamur atabilirsiniz.. Niye, çünkü artık iplikler pazarda.. Bağımsız İstanbul Milletvekili İhsan Barutçu’nun, dünkü Hürriyet Gazetesi’nde yer alan suçlamalarından söz ediyorum..
KASETLİ MHP’Lİ
İhsan Barutçu bildiğiniz gibi 2011 seçimleri arifesinde skandal gizli kasetleri çıkan 10 MHP’liden biriydi.. Tümü, ortaya çıkan bu tablo karşısında siyasete ara vermeyi tercih ederken, Barutçu ısrarla kaset operasyonu ile dizaynı boşa çıkarmak adına siyaset hayatına devam etmeyi tercih etmişti.. Bana kalırsa çok da doğru bir iş yaptı.. Yani Barutçu’nun kasetlerle deşifre edilen özel hayatıyla siyasetteki iş tutuşu birbirinden tamamen ayrı konular olmasına rağmen, tasfiye etmek istediler. Hep aynı örneği veririm. Benzer bir komplonun kurbanı edilmek istenen ve bugün artık tuzağa düştüğü açıkça ortaya çıkmış olan Bill Clinton, Amerikan tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı başkanı olarak yerini almıştır.. Ama o “oval” skandal ortaya çıktığında kendisini tasfiye etmek isteyen güçlere yardımcı olsaydı, direnmeseydi böyle mi olurdu?.. İhsan Barutçu’yu da böyle değerlendirmek lazım.. Benim fikren destekleyeceğim bir siyasetçi değil. Hiç işim olmaz.. Ama kasetle de itibarsızlaştırılmasına gönlüm razı değildi.. Tüm bunlar işin bir boyutu.. Ancak diğer boyutu ise, dün Hürriyet Gazetesi’ndeki mülakatla ilgili..
MHP KASETLERİ CEMAAT’İN İŞİ Mİ?
Özetle Sayın Barutçu, kaset komplosunu yapanların, yargı bürokrasisinde de güçlü bağları olduğu görüşünde.. Kendisine bu tuzağı kuranları bulabilmek için verdiği hukuk mücadelesinde, mağdurken suçlu gibi muamele gördüğünü söylüyor.. İma ettiği ise çok açık biçimde kendisine kurulan komplonun arkasında Cemaat’in olduğu.. Dönemin koşullarına baktığımda doğru, MHP ile Cemaat’in arası iyi değildi.. Hatta Devlet Bahçeli yüksek perdeden; “Cemaat’in faaliyetleri askıya alınmalı” uyarısında bile bulunmuştu. (29 Mart 2011 / MHP Grup Toplantısı) Ama hiçbiri 9 ya da 10 MHP’li hakkındaki kasetin izahı gibi gelmiyor bana.. İhsan Barutçu bir gözleminden yola çıkarak kendince fikir yürütmüş.. Elinde bir istihbarat var mı, doğrusu bilemiyorum. Ama başta da dedim ya, konjonktürel olarak Cemaat’in üzerine atarsan, kimse yadırgamaz. Siz de kendinizi temize çıkarmış olursunuz.. Fakat burada şu sorunun sorulması gerekiyor; “bu kasetler çıktı da ne oldu?”.. El cevap eğer MHP politik duruşunu değiştirdiyse amenna.. Yani işe yaramış demektir.. Ancak kasetler vesilesiyle tasfiye olanlar eğer tasfiye olmasaydı mesela İhsan Barutçu halen daha MHP’de siyaset yapıyor olsaydı, kritik ne konuda önemli bir meseleyi halledecekti? O MHP dışında kalınca MHP yapabileceği neyi yapamadı? Bu soruların yanıtlarının verilmesi gerekmez mi?
ÇOK UZAKTA OLMAYABİLİRLER
Değerli MHP’li dostlar.. Eğer bu kaset işi Cemaat’in işi ise, ya da Hükümet’in işi ise.. Farketmez.. Bulunup ortaya çıkarılması, canına okunması için gayret göstersenize.. Benim lideri olduğum partide 10 tane adamıma kasetle tuzak kurulsa, bırakırım memleket meselesini falan derim ki; “arkadaş bu tezgahı yapanları bulmak boynumun borcudur”.. Bunu diyorlar mı? Ben çok da duymadım açıkçası.. Acaba bu kasetli tezgahı tertipleyenler arasında İhsan Barutçu’nun da yakından tanıdığı bazı isimler olabilir mi? Bu acaba aile içi bir kavga olmasın sakın.. Tamam, Cemaat “asla olamaz” gibi bir yargıya sahip olacak veri yok elimde.. Ama fırsat bu fırsat, MHP kasetlerini de Cemaat’e yıkalım anlayışı, sakat bir anlayış ve bizi doğru yere götüreceğini zannetmiyorum.. Kalın sağlıcakla.