Ne Kadar Umut, Korkudan Daha Güçlüdür?
Açlık Oyunları'na kaldığımız yerden devam edelim.
"Umut, korkudan güçlü tek duygudur. Biraz umut etkilidir. Fazlasıysa tehlikeli. Kontrol altındaysa bizi tatmin eder."
Bu cümleler Açlık Oyunları 1'de geçiyor. Kapitol'ün başkanı, geleneksel Açlık Oyunları'nın oyun kurucusuna söylüyor. Yani, oyunu öyle kur ki mıntıkadakilerin (ezilenlerin) umudu olsun ama, az olsun. İsyan fikri oluşturmasın.
Umut, bir hayale dair olabilirlik inancıdır. Umut, bir erdemdir. Umutsuzluk ise inanca aykırıdır.
Yani, Allah'a inananın umudu çokdur.
Zalim ile mazlum arasındaki ilişkide ise umudun çokluğu, zalimi zora sokar. Bu yüzden, zalim tarafından kontrol altında tutulmalıdır.
Peki zalim için, ezdiklerini kontrol altında tutarak yorulmak yerine, yok ederek ya da sıfır umut aşılayarak kurtulmak daha kestirme bir yol değil mi?
İşte sorun burada. Filmde de bu soru var zaten. O zaman kim üretecek de sen tüketeceksin? Üstelik, tanrılaşan taraf için tatmin olma diye bir ihtiyaç da var. "Umut eziyetin süresini artırır." diyor bir düşünür. Dolayısıyla ezenin tatminini. Korku, kavga etme ve kaçma tepkisi verdirir; umut ise bekletir. Ezilenlerin, biraz umuda kapılarak ezeni tatmin etmesi, adeta tanrılaştırması gerek. Oyunun kuralı bu. Ama eğer, umut artar ve tehlikeli hale gelirse yok edeceksin.
Kısacası, umudu korkudan güçlü kılan kendisi değil, ne kadar olduğu. Az ve kontrollü umut zalimi; çok ve kontrolsüz umut mazlumu güçlendirir.
Konu ile ilgili olan önceki yazımda, Açlık oyunları kitabının yazarı, Collins'in ilham kaynağının, televizyon seyrederken bir kanalda reality show; diğer kanalda Irak işgalini görmesi olduğunu ifade etmişdim.
Şimdi dünyada sömürülen ülkeleri, filmdeki mıntıkalar; sömüren Batı'yı ise Kapitol olarak düşünün. Batı, bir yandan sömürürken, ezerken diğer yandan ışıltılı gösterilerle, güzellik ve spor yarışmalarıyla sömürdüğü mıntıkaları ne güzel oyalıyor. Medya diye bir gücü öyle bir üstümüze saldı ki uyuşturucudan daha tesirli. Demokrasi, seçim, iktidar olma, hepsi bir oyun. Yarışa gir, kazan ya da kaybet. Esas kazanan Batı.
Eğer bu oyunda, mıntıkalardan birinde, kendi yaşam tarzını tehdid edecek derecede halka umut aşılayan birileri çıkarsa yeniden bir oyun kuruyor. Yok etmek istediği yere suç isnad etmek için her şeyi yapıyor. Kendi gökdelenlerini bile yerle bir edecek kadar hain oyunlar kuruyor.
İkiz kuleler yıkılmadan evvel, "Kod Adı Kılıçbalığı" filminde "Gerekirse kendi gökdelenlerimizi kendimiz yıkarız" ifadesi vardı. Sonra, filmde dediklerini yapdılar. Ama, suçlu bir mıntıka bulundu ve cezalandırıldı.
Son yıllarda Beyaz Saray'ın yıkılması ile ilgili iki film yapıldı. Bir gün Beyaz Saray yerle bir olur da Amerika, Kuzey Kore'ye saldırırsa şaşırmayın.
Biraz karmaşık biliyorum. Ama böyle filmlerin gücü burada zaten.Kafanızın karışması iyidir.
Şimdi gelelim filmdeki 12. mıntıkaya. Bu mıntıkayı Türkiye olarak düşünün. Batı'nın bize aşıladığı az umutla her şey güzel güzel giderken, yani "ne olduk; ne öldük" halinde yaşarken mıntıkamızdan çıkan temsilciler halkın umudunu arttıran işler yapdı. Batı, kontrolü kaybetme tehlikesini görünce hemen tedbir aldı. Umut verenler canıyla ödedi.
Fakat, bu sefer, umut kontrolden çıkdı. Sınırları aşarak diğer mıntıkalara da sıçradı. 12. mıntıkayı öyle bir hizaya getirmeli ki diğerlerine de ders olsun. Ne demek kendisinin koyduğu kuralları aşmak? Ne demek iktidar oyunu oynarken muktedir olmaya kalkmak? Mıntıkayı değil de mıntıka liderini hedef alarak, kendisini temsil edenleri, yani tokları sokağa saldı.Tutmadı. Mıntıkanın yerlileri, umut veren liderini bırakmadı. Filmde, ne olursa olsun Katleen'in yok olması gerektiğini hatırlayın.
Bugünlerde ise öyle bir oyun kuruldu ki aşkolsun. Filmin dili ile ifade etmek gerekirse 12. mıntıkada birileri, Kapitol'e itaat etme kararı verdi. Çünkü onların umutları, daima kontrol altında. Daima, "güç bende" diyenleri tatmin edecek düzeyde.
Bizim mıntıka düşerse diğerleri de düşecek farkında değiller.
Bütün bunları nereden çıkardım diye itiraz edenlere şöyle izah edeyim. Ezilenlere, açlara, mazlumlara umut aşılayan bir filmden gezi isyanı çıkarmaya çalışanlara inat ben de bu sonuçları çıkardım. Açlık oyunlarından tokluk oyunları çıkarmak, kitabın yazılış sebebine ve ruhuna aykırı olduğu halde, buna cesaret edenler var.
Serinin üçüncüsü çekildiğinde tesir gücü çok fazla olacak. Lütfen uyanık olalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.