İşte Operasyondaki Asıl Büyük Hedefler
Önce, hukuk darbesi ile ilgili birkaç söz söylemek lazım. Bir yönerge yayınlandı birkaç gün önce.. Uzunca bir düzenleme ancak özü şu; savcıların soruşturma yürütme yetkilerini kullanmaları Başsavcıların onayına bağlandı. Adli kolluk görevi yapacak olan polis de bu görevini amirinin bilgi ve yetkilendirmesiyle yapacak.. Özetle aşağı-yukarı durum böyle.. Hâl böyle iken bir soruşturma furyası, ikinci gözaltı dalgası haberleri dolaşmaya başladı ortalarda.. Dendi ki yeni bir yolsuzluk soruşturması ile ilgili olarak savcı gözaltı talimatı vermiş fakat İstanbul Emniyeti bu talimatı yerine getirmemek için direnmiş.. Hoppala.. Ya hu daha yönerge değişeli iki gün olmuş.. Basın çarşaf çarşaf yazmış.. Buna kızanlar iptal davası falan açmışlar.. Herkesin, hatta en bilmeyeninin bile dilinde aynı konu var kaç gündür.. Şimdi kanunsuz bir emri uygulamadıkları için “direniyorlar” demek için insaf gerekir. “E savcı emreder, polis uygular” diyor bazıları. Arkadaş, emir “kanunsuz” deniyor.. “At kendini camdan” dese polise, atacak mı? İş mi şimdi bu?. Bir yandan da gözdağı veriyorlar.. “Polis uygulamazsa Jandarma uygular”.. Bilmeyen de zannedecek ki, polisin amiri Vali de Jandarmanın amiri mahalle muhtarı.. Bu yolla oluşturulan tehdit havasının tesiri altında bu haberleri yapan gazetecilere de söyleyelim, polisin yapamadığı operasyonu Jandarma hiç yapamaz.. Bunları geçeceksiniz bir kalem..
AŞAĞISI KURTARMIYOR
17 Aralık Operasyonunda 87 Milyar Euro büyüklüğünde bir vurgun (!)’dan söz ediliyordu.. Meğer bu operasyon da 100 Milyar Dolarlık bir operasyonmuş.. Daha aşağısı da kurtarmıyor.. Ne var bu son dalgada?. Başta Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan olmak üzere yakından tanıdığımız pek çok kişi var.. Bilal Erdoğan meselesine az sonra geleceğiz. Önce işadamlarına bakalım.. Hangi işadamları var biliyor musunuz? Gezi kalkışması sırasında, küresel güçler ve yerli işbirlikçileri eliyle veryansın edilen milli yatırımlar var ya. İşte o yatırımların müteahhitleri.. Kim Gezi Bileşenleri’nin eline, Bülent Arınç’a giderken “3.köprü, 3.Havalimanı ve Hes’ler iptal edilsin” yazılı metni verdiyse, önceki günkü soruşturmada da aynı izi sürmek gazetecilik namusundandır. Sadece bu bağlantı bile Gezi Kalkışması ile 17 Aralık’ta başlayan operasyon arasındaki akrabalığı anlamamız için kâfi..
KİMLER İHALEYE GİREMEDİ
Her ilahe tartışmalıdır. Hem de her yönüyle. Buna katılıyorum. Dolayısıyla hangi ihale üzerinden tartışma başlatsanız, tartışılır. İyi ya da kötü tartışılır. Sorular da sorulur ihalelerle ilgili. Buna da itirazım yok. Ama onlar sorarsa ben de sorarım bazı sorular. Mesela birilerinin bazı işadamları ile ilgili çeşitli iddialar ortaya atıyor olmasının altında, bir ticari rekabet yatıyor olabilir mi? Merak ediyorum. Bahsi geçen ihaleler başta olmak üzere teklif vermesi kabul edilmeyen, dolayısıyla ihaleye girmesine olanak sağlanmayan firmalar var mıdır?.. Bir Kanada firması mesela?.. Ya da YHT İhalesi için bir İsrail firması ihale yasaklı olabilir mi?. Bunları bilemiyoruz. Eğer öğrenirsek, bu sistemli küresel saldırının ekonomik arka planına da ulaşmış olacağız..
HEDEF ERDOĞAN
Ama Başbakan çok açık başka bir şey söylüyor. Ne diyor? “Asıl hedef benim”…(Türgev üzerinden Bilâl Erdoğan’a, oradan da kendisine ulaşacağını düşünüyor soruşturmanın) Başbakan’ın bugün oğlu üzerinden kendisine ulaşmaya çalışan güçleri daha evvel bir kaç kez daha faş ettiğini hatırlıyorsunuz değil mi?. Örneğin 7 Şubat’ta.. Hakan Fidan ifadeye çağrıldığında da orada asıl hedefin kendisi olduğunu düşünüyordu.. Asıl projeyi söyleyeyim. Erdoğan’ı Yüce Divan’da falan yargılatmak değil dertleri. Öyle olsaydı başka şeylerle uğraşırlardı. Onların derdi daha büyük.. Bakın dikkat edin, Uludere üzerinden de tertemiz bir siyasi mazisi olan Erdoğan’ı “sivil halka savaş uçağıyla saldırdı” diye suçlayan bir yapıyla karşı karşıyayız.. Aynı yapı, şimdi de, BM tarafından terörist olarak tanımlanan El Kadı ile bağlantı kurarak uluslararası terörizme destekle suçlayacak Erdoğan’ı.. Söyleyeyim mi neticesini? Siz biliyorsunuz zaten.. Kalın sağlıcakla.