Kur’an Kime Lanet Eder
Enes b. Mâlik (r.â) şöyle dermiş: “Kur'ân okuyan çok kimseler vardır ki Kur'ân onlara lânet eder.”
Aman Allah’ım! Kur’an-ı Kerîm’in lanet ettiğine kim etmez ki! Demek Yüce Rabbimiz razı değil ki kitabına lanet ettiriyor. Arası Allah ile böyle açık olana melekler de, Peygamber Efendimiz (Aleyhi's Salatu ve's Selam) da, ashab-ı kiram (radiyellahu anhum) da, aklı başında ümmet sahip lanet eder. Böyle bir kula kim sahip çıkar?
Bence kimse çıkmaz!
Peki bu “Kur'ân’ın lânet etmesi” ne demektir?
Herhalde ya inanmadan okumak, ya da içindeki emirleri ve yasakları bilerek ve isteyerek yerine getirmediği için zımnen inkar etmek olsa gerektir. Biz bu tür günahkarlara “fasık” veya “facir” diyoruz. Demek Kur’an-ı Kerîm’in onların arkadaşlığından rahatsızlığı var. Yarın cehennemde görevli melekler olan zebanilerden bunların çekeceği var demektir.
Evet, adam hem Kur’an okuyor, hem de onun emir yasak, helal haram gibi kanunlarını, şeriatını yaşamıyor, teşvik ve uyarısını ciddiye almıyor. Öyle ya, Kur’an ona lanet etmesin de ne yapsın?
İbn Mes'ud şöyle der: “Kur'ân hafızına en uygun ve en yakışan hareket insanların uyuduğu zamanda geceyi uykusuz, insanların dünya meşgalelerine dalıp ifrat ettikleri zamanda da gününü uyanıklıkla geçirmektir. İnsanların sevinip eğlendiği zamanda üzülmek, insanların gülüp oynadıkları zamanda ağlamak, insanların dünya kelâmına dalıp gaflete düştükleri zamanda sükût edip düşünmek ve insanların onu bunu kandırmaya çalıştıkları zamanda da Allah'tan korkmaktır. Yine Kur'ân hafızına en yakışan hareket, yumuşaklıktır. Katı kalpli olmak, mücadeleci olmak, bağırıp çağırmak ve şiddetli olmaksa hiç de Kur'ân hâmiline yaraşmayan sıfatlardır”.
Bu manada bir hadis-i şerif de şöyledir: “Kur'ân seni yasaklardan alıkoyduğu müddetçe Kur'an'ı oku. (O zaman onu okumuş sayılırsın). Eğer Kur'ân, seni yasaklardan alıkoymazsa onu okumuş sayılmazsın.”(Taberânî)
Seleften bir zât şöyle buyurmuştur: 'Kul, Kur'an'ın herhangi bir sûresini açtığında, melekler ona, o sûreyi bitirinceye kadar salavat/dua ederler. Başka bir kul da Kur'an'ın herhangi bir sûresini açıp okur, onu bitirinceye kadar melekler kendisine lânet ederler, Bu söz üzerine o kimseye soruldu: 'Bu nasıl olur?' Şöyle cevap verdi: 'Kişi, Kur'an'ın helâl ilân ettiklerini helâl; ve haram ilân ettiklerini de haram olarak bildiği zaman, melekler onun üzerine salâvat/dua getirirler. Aksi takdirde de lânet ederler.”
Bir âlim şöyle buyurmuştur: "Kul, Kur'an'ı okur ve bilmediği halde kendi kendisine lanet eder. Şöyle ki: İyi bilin ki Allah'ın laneti zâlimlerin üzerinedir' der; oysa kendisi zâlimdir. 'İyi bilin ki Allah'ın laneti yalancıların üzerinedir' der; oysa kendisi ya-lancılardandır" .
Hasan Basrî (r.a) şöyle der: 'Siz Kur'an'ın okunmasını konak-lar edinmişsiniz, geceyi de deve... O deveye biner, onunla konakları geçersiniz. Oysa, sizden öncekiler Kur'an'ı rablerinden risaleler ve fermanlar olarak görürlerdi. Geceleyin sabahlara kadar Kur'an'ı düşünür ve gündüzleyin onun ahkâmını uygularlardı'.
Hiç şüphesiz Kur'ân insanlara onunla amel etmeleri için nâzil oldu. İlk muhatapları olan sahabeden insanlar, Kur'an'ı amel etmek için okudular. Bugün birisi kalkar da Kur'an'ı başından sonuna kadar okuduğunu söylediği halde onunla amel etmeyi terk etmiş ise, bu lanete müstahak olmuştur denilebilir.
Eskiden beri vaazlar şöyle söylerler: “Ey kardeşim, Allah Teâlâ’dan utanmaz mısın? Bazı arkadaşlarından sana bir mektup geldiğinde, yolda yürüdüğün halde durur, bir kenara çekilip, o mektubu okumak için oturursun. Sonra da istekleri varsa onları yerine getirmeye çalışırsın.
İşte bu Allah Teâlâ’nın kitabıdır. Dikkat et ki o kitapta senin için ne kadar hüküm beyan edilmiştir. Yine senin için orada nice ahkâmı tekrarlamıştır. Bütün bunlardan sonra yine de sen o kitaptan yüz çeviriyorsun. Acaba Allah Teâlâ birtakım arkadaşlarından senin yanında daha mı kıymetsiz ki, böyle yapıyorsun?
Ey kul! Sen bazı arkadaşların yanında oturduğu zaman, bütün varlığınla ona döner, ruhunla ona yönelirsin. Bütün kalbinle onun konuşmasını dinlersin. Eğer o konuşurken başka birisi konuşmak isterse, derhal o konuşmacıya işaret ederek onun susmasını istersin. Dikkat et! İşte bak Allah Teâlâ sana yönelmiş, kitabı vesilesiyle seninle konuşuyor. Oysa sen kalbinle ondan uzaklaşıyorsun. Niye böyle yapıyorsun? Acaba Allah Teâlâ’yı bazı arkadaşlarından daha mı ehven telâkki ediyorsun?”
Cevap vermen gerekmez, ama ne olur bir düşün!