Kur'ân’ı Nasıl Okuyalım?
Yoğun gündemden günaha girmeden, gönül yıkmadan, yanlış yapanlara doğruyu görecek zamanı vermek ve daha serinkanlı düşünmek ve yorum yapmak için, daha çok Kur’an okumaya yönelelim demiştim. Bu konuda bir yazı yazıp, “Nasıl Kur’an Okuyalım?” üstünde ayrıca duracağımızı söylemiştim.
İşte o yazı.
Bu konuda özel kitaplar bile yazılmıştır. Doğrusu bunların okunmasını hararetle tavsiye ederiz. Ama biz sözü uzatmadan kısaca şunlara dikkat çekelim inşallah.
Kur'ân okuyan Müslüman abdestli olmalı, edepli ve sâkin bir şekilde durmalı. İster ayakta isterse oturarak okusun, mümkün mertebe kıbleye yönelmelidir. En güzeli diz üstü oturmalı ve başını tevazu ile önüne eğmelidir. Bir mazereti varsa elbette bağdaş kurarak veya yaslanarak oturabilir. İslam’da zorluk yoktur. Ama ayak ayak üstüne atarak kibirli ve gurulu bir şekilde asla oturmamalıdır.
Kur'ân okumak için, en faziletli ve uygun hâl, namazda ayakta iken ve camide okumaktır. Bu şekilde okumak, amellerin en faziletlisidir. Eğer yattığı yerden veya abdestsiz olduğu halde ezberinden Kur'ân okursa, yine de sevabı vardır. Çünkü Allah Teâlâ (cc) Kur'an-ı Hakîm'de iyileri anlatırken “ayakta iken, otururken ve yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler” demektedir.
Kur’an-ı Kerîm’in tilavetine “istiaze” ve “besmele” ile başlanılır. Tane tane ve tecvid ile okunur. Sese hüzün vermek ve mahzuru yoksa kendisi duyacak miltarda açıktan okumak tavsiye edilmiştir. Teğanniden, yani makam yapacağım diyerek okuma kurallarından vaz geçilmez. Secde ayetlerinde secde edilir.
Kur'ân okunurken riayet edilmesi gereken bâtınî usul ve edepler de vardır. Bunları şöyle özetleyebiliriz:
“Kelâm'ın aslını anlamak.
Bize indirilmesindeki ilahî tenezzül ve tevazuyu görmek ve büyük nimete şükretmeye çalışmak.
Sahibinden ötürü ona tâzim etmek.
Kur’an-ı Kerîm’in sanki şimdi kendisine indirildiğini düşünerek ürpermek ve pür dikkat uyanık bir kalp, kafa ve zihinle huzur içinde okumak.
Ayetlerin anlamını, maksadını, hikmetini, buyruğunu tefekkür, tedebbür, tezekkür ederek murad-ı ilahiyi kavramaya çalışmak. Anlamayı engelleyen her şeyden tecerrüd ederek sıyrılıp uzaklaşmak.
Kurân-ı Kerimi her okuyuşta aldığı manevi mesafeyi, terakkiyi anlamaya çalışmak. Ona sıkı sıkı sarılarak dostunu dost bilip düşmanını düşman tanımaktır.
Böyle okuyan nasıl olur da ondan istifade etmez, bu mümkün müdür?
EK YAZI:
İşte Habervaktim’den bir son dakika haberi:
14 Ocak 2014 Salı 09:12
HH İnsani Yardım Vakfı Kilis ofisine emniyet görevlileri tarafından hukuksuz bir şekilde arama gerçekleştirildi. İHH İnsani Yardım Vakfı Kilis şubesi bu sabah baskına uğradı. İHH İnsani Yardım Vakfı Basın Koordinatörü Serkan Nergis'in konu ile ilgili attığı Tweetler şu şekilde:
Burada yazdıklarım sadece beni bağlar, çalıştığım kurumu değil...
Avukatlarımız şu an Kilis depoda. Terörle Mücadele ekipleri Van'dan gelmişler... Operasyon Van'dan yönetiliyor...
Güya bir personelimiz üzerinden operasyon yapıyorlar. Ama ne hikmetse personelin adreslerine değil bizim depomuza arama kararı çıkıyor...
Terörle Mücadele ekipleri Van'dan gelmişler Kilis'te hiç bir yetkilinin operasyondan haberi yok...
Emniyet mensupları arama esnasında mevzuata aykırı olarak hiçbir görevli ve avukatın olmadığı ortamda yalnız arama yapmaktadır...
Emniyet mensupları görevlilerimizi depodan çıkartıp avukatımızı beklemeden arama işlemlerine başlamıştır...
Depolardaki bilgisayarlarımıza el konulmaya çalışılıyor...
Terörle Mücadele ekipleri depolarımızdaki bilgisayarlara şu an itibari ile el koydular.
İHH Kilis deposunda Terörle Mücadele ekipleri tarafından yapılan arama ve malzemelere el konulması tamamen hukuksuzdur...”
Evet, Suriyeli Türkmnlere MİT’in götürdüğü yardımı “İHH’nın tırları silah taşıyor” diye dünyayaya yayanlar, yavaş yavaş meyvelerini topluyorlar.
Öfke sel olup sizi boğmadan çekin ellerinizi acılı ülkemin yakasından ey karanlık güçlerin iş birlikçisi uğursuz haramiler! Zavallı polisin işi başından aşkınken, bir de bu gereksiz işlerle siz yormayın onları…
Sözkonusu habere bu linkten ulaşabilirsiniz: TIKLAYIN