Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Yürek Mektuplar

Yürek Mektuplar

M. Günay;
“Yavuz Abi. Bir radyodan (adını yazıyor) her sabah milli ve manevi değerlerimize saldırılıyor. çok rahatsız oluyorum. Sanki bu ülkenin ekmeğini yiyerek büyümediler. Sanki şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklarda yaşamıyorlar.
Bu zibidilere hadlerini bildirir misiniz lütfen. Her şey gönlünüzce olsun.”
• Bir konuda anlaşalım sevgili dostum; insan bu dünyaya sağa-sola had bildirmek için değil, kendi haddini bilmek için gönderilmiştir.
Herkes kendi imtihanını vermektedir. Onun gibiler olmazsa iyilerin kıymeti bilinmez.
öte yandan, her gün buna benzer şikâyetler alıyorum. Dostlarım sağ olsunlar, her akşam şu kanal senin bu kanal benim diyerekten televizyon kanalları arasında mekik dokurken rastladıkları, ya da sabah iş gelişi takıldıkları radyodan duydukları yahut gazetede okudukları olumsuzlukları bana ihale ediyorlar.
“Şunlara bir cevap verin!..”
Sizin ne işiniz var oralarda be kardeşlerim? Televizyonunuz mu yok, radyonuz mu yok, gazeteniz mi yok, okuyacak kitabınız, muhabbet edecek caminiz mi yok?..
Sürekli başkalarının abuk sabukluğuna laf yetiştirmeye kalkarsak, işimiz var. Kendi söylememiz gerekeni ne zaman söyleyeceğiz peki? “Tebliğ” mükellefiyetimizi ne zaman yerine getireceğiz?
Başkasının önümüze koyduklarını tartışa-konuşa varabileceğimiz hiçbir yer yoktur. Böyle bir yaklaşım, gündemi belirleyenin işine yarar, sadece ona güç verir.
Benim kendi gündemim var dostlarım. Kıyamete kadar yeter.

Nurten Kokoç;
“Hepimiz suçluyuz” başlıklı yazınızı okurken, farkında olmadan kendime sormuşum: “Ben de mi?”
“Evet” dedim sonra, “galiba.”
Bizi suçlayabilirsiniz, ama lütfen kendinize haksızlık etmeyin. Siz ülkemiz için, tarihimiz için ve bizim için elinizden gelenin fazlasını yapıyorsunuz.
Buram buram tarih kokan Fatih’de oturuyorum. Fakat tarih gözlerimin önünde yok ediliyor. Bu yüzden karşılaştığım her tarihi yapıyı tüm ayrıntılarıyla hafızama kazımak istiyorum. Ne olur ne olmaz, belki o da kaybolup gider korkusuyla…
Tarihi mekânlar konusunda ne kadar hoyratız!
Eski yapılarda, malum, tarihin nefes alıp vermesi duyulur. Alır götürür sizi kendi zamanına. İnce zekâ ile duyarlılığın ve sorumluluğun ürettiği evlerin verandasından hayatı seyretmeye başlarsınız.
Darüşşafaka Sokağı bana çok yakın. Malum: Sokağın ön kısmında Benlizade Ahmet Reşit Efendi türbesi ve sebili var. Ne durumda derseniz, içler acısı pes perişan durumda. Bir himmet elini bekleyerek şartlara dayanmaya çalışıyor.
Bu zat 18. Yüzyılda Mekke kadılığı yapmış. (Oradaki levhada okudum)
Durumu belediyede çalışan bir arkadaşıma ilettiğimde, türbelerin bakım ve tamirinin vakıflara ait olduğunu söyledi.
Aslında tarih nasıl hepimizin malı ve sorumluluğu ise, tarihi eserler de hepimizin malı ve sorumluluğudur diye düşünüyorum.
“Dediğiniz gibi, hepimiz suçluyuz!”
Okulda tarih öğretmenlerim ‘kızım kalk sen anlat’ dedikçe bir bahane bulur, dersime çalışmış olsam da anlatmak istemezdim. Ne bileyim, tarihten bahsetmek içimden gelmezdi. ‘Konuyu siz daha iyi bilirsiniz, önce siz siz anlatın, sevdirin, bizi bizi heyecanlandırın’ deme cesaretine, ancak yazılarınızı okumaya başladıktan sonra ulaştım. Ama zaten o tarihlerde üniversite yılları başlamıştı.
Diyeceğim, siz hem tarihi sevdirdiniz bana, hem de bilinçlenmemi sağladınız. Bilirim yetmez, ama yine de teşekkürler.”
Cevabım: O kadar güzel ifade ettiniz ki kendinizi, ben de beni çok iyi anladığınız için size teşekkür ediyorum.

Turan Gök;
“Bir yıldır Vakit Gazetesi okuruyum. Sizi ondan önce tanımıyordum. Bu da benim kusurum. Köşe yazılarınız dikkatimi çektiği için kitaplarınızı da okumak istiyorum. Nerede bulabileceğimi bildirirseniz mutlu olurum.”
Cevabım: “Kitaplarımı tabii ki kitapçılarda bulabilirsiniz sevgili kardeşim” desem, eminim alınacaksınız. Ama başka bir cevabım da maalesef yok. Ya da şöyle söyleyeyim: İdeolojik saplantı ile kitapçılığı karıştırmayan kitapçılara bakın, mutlaka bulursunuz.
Daha da olmazsa, Nesil Yayınları’ndan isteyebilirsiniz (0212 551 32 25).

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi