Vay “ananası”nı sayın seyirciler!..
O “yapı”nın bir “yazar”ı gündeme son derece berbat twitleri ile gelmişti.
Şimdi de şunları yazdı adam:
“Türkiye için tek çıkış yolu var. AKP’ye derhal kapatma davası açılmalı! Artık hukuki ve toplumsal meşruiyetlerini kaybettiler!..”
Vay ananasını sayın seyirciler!..
*
Evet gündemlerinde şimdi de bu mevzu var:
AK Parti hakkında bir kapatma davası?..
*
Böyle bir dava açılabilir mi?..
Refah Partisi hakkında nasıl dava açıldığını hatırlayın…
Basın toplantısı ile duyurulan bir iddianame…
Sütü bozuk darbenin bir kısım medyasına “Patronlarınıza söyleyin, bu davayı kuvvetli versinler!” mesajı.
Ayakta küçük hacet gidermeme “tavsiyesinin” bile Refah Partisi’nin kapatılmasını temin için “delil” olarak sunulması…
Mahkemelerden tek bir “aleyhte karar” çıkmamış olmasına rağmen her tavrın “suç” addedilmesi…
Eldeki mevzuatın “kapatma kararına” kifayet etmediğinin anlaşılması üzerine “kapatmayı mümkün kılacak” değişikliklerin gerçekleştirilmesi…
Evrensel hukuk kurallarını ayaklar altında çiğnemek pahasına, eski fiillerin yeni maddeye göre değerlendirilmesi…
Şu, bu…
AK Parti hakkındaki “google davası” da malûm; aleyhte tek bir delil olmamasına rağmen kapatma kararı direkten dönmüştü!..
Bu süreçlerde Türkiye yüzmilyarlarca dolar kaybetti, enerjisini, yıllarını kaybetti ama ne gam!..
Rahatları rahat, lojmanları lojman, maaşları da kallavî.
*
Bu “kapatma davası” mevzuuna kafa yorarken aklıma “Yetmez ama evet, mini referandumu”nun bir maddesine konulan takoz geldi.
O gün orada, AK Parti içindeki bazı “takozların” ihanetleri yüzünden, kapatma davasının açılmasını Meclis onayına bağlayan madde takıldı kaldı.
Bugün görüyoruz ki, yaşadıklarımızın temeli o günlerde atılmış!..
*
“Paralel yapı”dan “AKP’ye kapatma davası açmak şart!” çığlıklarının yükselmesi, ne denli zora düştüklerine işaret.
“Son çarelere” sığınmaya başladıklarını böylece göstermiş oluyorlar.
*
“Kim ne yapıyor, ne yapacak?” diye düşünmenin anlamı yok, tedbirlerin alınabilecek olanları alınır, diğer kısmı da Yüce Allah’ın tuzaklarına ve milli iradeye bırakılır.
*
Demek oluyor ki, önümüzdeki süreç Türkiye’nin geleceği açısından “hayati” öneme sahip. Milli iradenin, “karartma, saptırma ve tezvirattan” etkilenmeden tecelli edebilmesi için, milli iradenin hakimiyetinden yana tavır alanların her saniyelerini verimli kılma çabası içinde olmaları şart.
Milletimiz yerel seçimde öyle bir mesaj vermeli ki…
Öyle bir mesaj ki…
“Türkiye’ye tezgah kuranlar ve onların içerideki uzantıları milletten yedikleri “sandık” tokadı ile adeta “sarhoş” olmalı!..
¥
“Bazıları”nın “hâlâ” denge arayışı içinde olduklarını, “hâlâ” du bakali ne olcek tavrı içinde gün öldürdüklerini görüyoruz…
Evet, vatandaşlarımızın büyük bir bölümü “tezgahı” fark etmiş durumda…
Bu doğru da, işler gevşek tutmaya gelmez!..
¥
Bir de…
Bulundukları pozisyonlarda “yeterince” faydalı olamayacaklarını görenlerin de fedakârlıkla bulunmaları lâzım.
Onlar kendilerini biliyor ve milletimiz de onları biliyor!..
¥
Bu kadar!..