Baht hikayeleri
Olucak bir kişinin bahtı kavi talii yar
Biti dahi mahallinde anın işe yarar
Bir insanın bahtı açıksa icabında bitinin bile işe yarayacağını ifade eden bu beyit, Kanuni'nin veziri ve damadı Rüstem Paşa için söylenmişdir. Diyarbakır Valisi iken Rüstem Paşa hakkında, cüzzamlı olduğu dedikodusu çıkar. Ona kızını vermeye niyetli olan ve söylenenlerin doğruluğunu öğrenmek isteyen Kanuni, Diyarbakır'a bir hekim yollar. Hekim, Paşa'nın üzerinde bit bulursa cüzzamlı olmadığına delildir. Zira, cüzzamlı insanda bit olmazmış. Paşa'nın üzerinden bit çıkar ve hem damat hem sadrazam olur. Artık bir adı da" Kehle-i ikbal Rüstem Paşa"dır.
İşi yolunda gidenin biti bile yardım ederken, gitmeyenin, muhallebi yerken dişi kırılır malum. İşte böyle bahtsız insanlardan birisi, ll. Mahmud zamanında yaşamış Tıkandı Baba'dır. Tıkandı Baba'ya, rüyada nasip çeşmesi tıkandığı için bu isim verildiğini öğrenen Padişah, her gün, her bir dilimin altında altın olan bir tepsi baklava yollar. Daha sonra Baba'nın tepsiye hiç dokunmadan sattığını öğrenir. Saraya çağırarak hazineden, kürekle nasibini almasını ister. Fakat Baba, küreği tersine daldırır. Sonunda Padişah, uygun bir yerde eline bir taş alıp, ne kadar uzağa atarsa kendisinin olacağını söyler. Zavallı adam, eline ağır bir taş alır ve uzağa değil havaya atar. Taş gelip başına düşer ve ölür. Bunun üzerine Sultan Mahmud, meşhur sözünü söyler.
"Vermeyince Mabud, neylesin Sultan Mahmud"
Tıkandı Baba hikâyesine atfen mi söylediği bilinmez ama, Ziya Paşa'nın meşhur beyiti bu durumu pek güzel açıklar.
Bî-baht olanın bağına katresi düşmez
Bârân yerine dürr-i güher yağsa semâdan
(Gökyüzünden yağmur yerine inci yağsa, bahtsız insanın bağına bir tane bile düşmeyeceğini ifade eder.)
Bir insan, bahtına müdahale edebilir mi? Dayağın bile nasiple yenileceğine inanarak, bahtın açılmasını beklemek mi gerekir yoksa baht hep açıkdır da biz mi görmeyiz? Behrengi'nin, "Feleğin Peşinde" masalında, talihini sorgulamak için feleği arayıb bulan genç, feleğin kendisine gösterdiği kısmetleri bir bir teper . Yaptığı aptallıkları da başının ağrısından kurtulmak için bir aptalı yemesi gereken kurda anlatır. Neticede kurt, baş ağrısından kurtulur. Bir aptalı yiyerek….
Binbir gece masallarından Habbal Hasan'da ise Sadi ve Suat isminde iki arkadaş baht üzerine bir iddiaya girerler. Sadi, fakir bir urgancı olan Hasan'a iki kere altın verir ve işleterek zengin olmasını söyler. Her seferinde Hasan altınları kullanamadan, talihsiz kazalar ile kaybeder. Sadi, Hasan'a ne verilse işe yaramayacağı kanaatindedir. Suat ise, ilahi bir tesadüfün altınların yapamadığı işi yapabileceğine inanır. Hasan'a bir kurşun parçası verir ve saklamasını ister. Bir gece, Hasan'ın balıkçı komşusuna ağını tamir için kurşun parçası gerekir. Sabah balığa çıkacağından acildir. Kurşunu Hasan'da bulur ve ertesi gün ilk avladığı balığı Hasan'a gönderir. Balığın ağzından bir elmas çıkar. Neticede, bu elmas Hasan'ı zengin eder.
Masalda Hasan, altınları kaybetdiği için Sadi'ye mahcub olur ama, kısmetden öteye gidemeyeceğinin farkındadır. Her seferinde tevekkülle işine devam eder. Kurşun parçasını ise "Ya nasib!" diye saklar.
Çok sevdiğim dört hikâyeyi sizlerle paylaşmak istedim bugün. Siyasetin dayanılmaz bir cazibesi var ama, çok yoruyor , geriyor ve üzüyor. Ara sıra mola verelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.