Ayşe'nin Mi Sofie'nin Mi Seçimi?
Bugün holokost kurbanlarının anıldığı gün. Böyle bir güne gerek yok aslında. Sinema filmleri ile sürekli bunu yapıyoruz. O kadar içselleştirdik ki içimizdeki Yahudiperestler önümüzdeki ay Struma faciasını anmaya hazırlanıyorlar.
Holokost filmleri, genelde oskar alır. Daha doğrusu oskar vermek için yapılır ve tüm dünya seyreder. Seyrede seyrede bir de bakarsınız ki dünyada sırf Yahudiler'in acıları var. Beyaz perdede Yahudilerin dünyaya verdiği acılardan bahsedilmez. Buna cesaret edenler ya hizaya gelir ya da piyasadan silinir.
Geçen sene Balkan savaşlarının 100. yılıydı. Milyonlarca insanımızı kaybettiğimiz bir facia. Ama sinema adına yapılan hiçbir şey yok.
Osmanlı topraklarında acı çeken halklar deyince önce azınlıklar akla geliyor.
Louisville Üniversitesi tarih profesörü Justin Mc Carthy'e göre 19. yy'ın 2. yarısından Cumhuriyet'e kadar Osmanlı topraklarında savaş ve zorunlu göçler sebebiyle hayatını kaybeden Müslümanların sayısı Hristiyanların 4 katı. Yine aynı tarihçi, Batılı tarihçilerin, zorunlu göç trajedisine sadece Hristiyanların cephesinden baktığına işaret ediyor.
Seneye Ermeni tehcirinin 100. yılı. Seyredin gümbürtüyü.
Savaş ve tehcir her millet için zordur, acıdır. Özellikle anneler için. Filmler sayesinde, Yahudi annelerin ikinci dünya savaşındaki acılarını ezberledik.
Yıllar önce, 1982'de Oskar alan bir film vardı. Sophie'nin Seçimi. Alman subayın iki çocuğundan birini seçmesini istemesi karşında, çıldırma noktasına gelen bir annenin, en sonunda ağzından çıkıveren "Küçük kızımı alın." cümlesi hafızalara kazındı. Bu tercihi yaptığı için, annenin bir ömür süren dramı da.
Savaşın acısını, savaş esnasında çocukları arasında tercih yapmak zorunda kalan bir anne üzerinden anlatmak çok tesirli yol.
Refik Halid Karay, bu tesirli anlatımı yıllar evvel bir hikayesi ile yapmış. Hikâyesinde, Balkan savaşı patlak verince sınıra ulaşmak için üç çocuğu ile yola düşen Dul Ayşe’yi anlatır. Gücü tükendiğinde, diğerlerini kurtarabilmek için hangisini feda etsem diye düşünüp vazgeçişi; ikisi kendiliğinden pes edince, kalan tek yavrusu ile ay-yıldızlı bayrak çekili kasabaya ulaştığında onun da öldüğünü fark edişi…
Balkan faciasını, her okuduğumda ağladığım bu hikâyeden daha iyi anlatan başka bir hikâye var mı bilmiyorum. Film çekmek isteseniz senaryo hazır.
Sofie'nin seçimine ağlayan seyirci, Ayşe'nin seçimine ne zaman ağlayacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.