Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Seçimlerden seçim beğen...

Seçimlerden seçim beğen...

‘Düşman’, harbî, hariçten ve açık olsa mesele yok; çirkef, dâhilî taşeronları olan ve sinsi olduğu için tehlike büyük…

 ‘Düşman’ derken hayâli bir varlıktan bahsetmiyorum; ülkenin ve İslam Dünyası’nın zararına olan nevzuhur her şeyi, her tavrı, her (f)aktörü, her örgütü ve her olayı kastediyorum. 

‘Dış güçler’ bahanesine sığınmak kolay; mesele iç güçleri ıslah etmede, müstakim kılmada ve iç mukavemeti artırmada...

Güç temerküzü ve zehirlenmesi sadece devlet yöneten iktidarlarda olmaz, her ölçekte iktidarın imtihanıdır bu. 

Aynı şekilde sulta ve cunta sadece devlet idare edenlerin meselesi değildir; her ölçekte idarî mekanizması bulunan yapıda sulta da olur cunta da! 

Âdil ve ahlâkî tedbirler alınmadığı takdirde nesiller, değerler ve kabiliyetler sultaların ve cuntaların kıskacında hebâ olup giderler. 

İşte İslam Dünyasının asıl imtihanı bu… 

Çeşit çeşit bulaşıcı hastalık gibi yayılan istibdat! 

İstibdat denilince sadece diktatörler aklımıza gelmesin; ilmî, fikrî müstebitler de var… Medya istibdadı da mevcut… İktisadî istibdat da baş belası… Vesayet düzenleri de istibdadın en sinsisi. Manevi yapılarda bile istibdat olabileceğini son aylarda açıkça görmedik mi?  

İstibdat, bulaşıcıdır ve çeşit çeşittir unutmayalım… 

4Y: Y/OL-SUZLUK, Y/OK-SULLUK, Y/ASAKLAR VE Y/ALAN

Son olaylar gösterdi ki 3Y ile mücadele etmek yetmez; 4Y ile mücadele şart. 

4Y’nin dördüncüsü YALAN

Yalan, aritmetikteki sıfır gibidir, neyle çarparsanız çarpın sonucu sıfırlıyor. 

YALAN, Allah’ın kudretine iftira etmektir. 

İFTİRA, en berbat ve en kirli yalandır. 

RİYÂ, fillî yalancılıktır. 

CERBEZE, şeytani bir yalancılıktır. 

PROPAGANDA, cerbezenin gayrı meşru veledidir. 

Yalan söylemek için konuşmak gerekmiyor bazen, susmak da yetiyor; hakikati gizlemek, dengeleri koruyacağım diye bâtıldan, ihanetten, sultadan yana taraf olmak da yalanın bir başka şekli.   

Bugün yalanlarla köpürtülen karanlık bir algı anarşizmi yaşıyoruz. Kim kimdir, neye hizmet eder, kimin kölesidir anladıkça hayret ediyor, tiksiniyoruz... Fitne tam da bu işte! 

Bu fitnenin asıl müsebbibi ise YALAN. 

Yalanın beyazı, siyahı, pembesi, grisi olmaz! Yalan yalandır. 

Gözümün içine baka baka yalan söyleyen siyasetçi de ilim adamı da gördüm. Birincisi sözüm ona ‘işinin gereği’ni yapıyor, idare ediyordu; ikincisi ise “kefaretini veririz” kurnazlığındaydı. Biri necis, diğer ences! 

YOLUNU ŞAŞIRANLAR, ROTADAN ÇIKANLAR!

Yol-suz olanların yolsuzluğa meyyal olduklarını söylemeye gerek yok. Hem yalancı hem yol-suz olanların ise her anları yolsuzluk üzere zaten. Bugün böyle bir fitne içerisinde yolumuzu arıyoruz... 

30 Mart seçimlerine giden yolda her vicdan sahibinin bir biri ardınca birçok seçimi olacak: Hakikatin, hakkın, sıdkın, doğruluğun tarafında olup olmama seçimi…

Her gün, her an seçimlerden seçim beğeneceğiz… 

İrademize, zihnimize, kalbimize ve duygularımıza yani vicdanımıza mukayyet olalım… 

Allah basiret ve ferasetimize kuvvet versin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Muhsin Meriç Arşivi