Hakkı ayaklarız biz hak adına
Yazının başlığı ve dörtlük, Türk Dünyasının Milli Şairi Bahtiyar Vahapzade’ye ait.
Hakkı ayaklarız biz hak adına
Dil uzun, el kısa, fikir derbeder
Ya Rab! Bu dünyada öz ecdadına
Çirkef atan var mı bu millet kadar?
*
Bu ülkede şeytanın; “Yeter bee! Benden betersiniz, iyi ki de insana secde etmemişim” dedirtmek için o kadar çok hadise meydana geliyor ki, olup bitenlerden şeytanın yüzünün kızardığını sanıyorum.
Yine şeytan utanarak ve sıkılarak diyor ki;
-“Ben insana secde etmeyi reddettim, Yaratıcıyı reddetmedim. Ama insanoğlu hem Allah’a iman etti hem de iman ettiği Allah’ının istemediği ne kadar haslet varsa işledi.”
Şeytan haksız değil. Müslümanlık adına mangalda kül bırakmayanların, külleri savururken, kendilerini de savurdukları görüldü ama hayra yorduk.
Dedik ki, “Bu insanlar büyük insanlar, bir bildikleri vardır, yanlış yapmazlar. Kusur bizde, biz hatalıyız, biz yanlıştayız” diye diye dünyamızı da ahiretimizi de harap ettik.
Meğer kendimizi aldatmışız, oyunda oynaştaymışız. Sözle “biriz ve beraberiz” demişiz ama özümüzde “ayrıymışız.”
Kimi oyuncular büyük piyonların birer parçası olarak görev yapmış, kimi oyuncular kendi büyük ve küçük menfaat odaklarının bir parçası olarak işlev görmüş.
*
Cenab-ı Hak iyi ki de Hz. Ebubekir Efendimizin duasını kabul etmemiş. Duanın detayını bilmem ama şöyle dua ettiğini söyleyenler olurdu.
-“Allah’ım benim vücudumu öyle büyüt, öyle büyüt ki, Cehennemi doldursun ve hiçbir Müslüman Cehenneme girmesin.”
Şükürler olsun ki bu dua kabul edilmemiş. Ya kabul edilseydi, ya tüm dünyada Müslümanların Müslümanlara ettiklerinin hesabı nasıl sorulurdu.
Ölüme ve sonrasına iman eden her kul iman eder ki, Allah gizlediklerimizi de açığa vurduklarımızı da niyetimizin her türlüsünü de apaçık bilen tek Yaratıcıdır.
Bu gerçeğe rağmen, maalesef pek çoğumuzda bulunan ve tedavisi de bir hayli zor olan rahatsızlıklarımızdan birisi; “Önce ben ama sadece ben” dememizdir.
Cüzdanlarımız vicdanlarımıza hâkim olduğu, nefsimiz aklımızın önünde durduğu müddetçe, bu hastalığın tedavisi imkânsızdır.
Hastalığın en önemli belirtisi ise kişilerin kendilerini haklı bulmaları ve işlerine gelmeyen ne varsa her şeyi reddetmeleridir.
*
Yanlış anlaşılmasın, bir umutsuzluk sergilemek istemiyorum. İşin güzel tarafı şudur:
Bu toplum, bu millet; sabırla, gayretle, inanç değerlerine olan bağlılıkları sebebiyle, yüz yıllarca böyle nice olaylarla karşılaşmış ve nicelerini başından savmıştır.
Vatanını, bayrağını, milletini, dini, diyanetini kutsal bilip, kula kulluk yerine, Allah’a kulluk eden büyük ve sessiz çoğunluğun “amentüsü” sağlamdır.
Allah bu toprakları, yerin altı ve üstüyle kutsallaştırmıştır. Üstündekileri bilmem ama altındakilerin yüzüsuyu hürmetine Rabbim milletimizin yüzüne gülecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.