Darbenin Şifreleri
17 Aralık’ın bir darbe girişimini söylüyoruz ilk günden beri.. Başbakan Erdoğan’ın Okmeydanı’ndaki tapu dağıtım töreninde yaptığı konuşmadan anlıyoruz ki, darbeciler, hesaplarını, Nisan ayına göre yapmışlar.. 30 Mart Seçimleri sonrası, bakanları kendileri atayacaklarmış.. Durun kızmayın hemen.. Zira darbecilerin böyle düşünmelerinde bir problem yok.. Onların işi bu.. Beni tedirgin eden, darbecilerin bir parmak şıklatmasıyla harekete geçmeye hazır seçilmiş milletvekilleri.. Biz aynını 28 Şubat’ta da, 27 Nisan’da da gördük.. Kendilerince otorite kabul ettikleri bir merkezden gelen ilk müdahalede, güç dengesinin değişeceğini düşünerek pozisyonlarını güncelleyenler.. Adeta transferi tamamlanmış da uygun vakti bekleyen 78 kişi olduğundan söz ediliyor.. Böyle diyorlarsa böyledir.. Böyledir de bu seçilmiş, halkın önüne çıkıp oy istemiş, demokrasiye bağlılık yemini etmiş 78 kişi, hakikaten demokrasi dışı yollarla kurulması planlanan bir yapının parçası mı olmuşlar?.. Eğer böyleyse vah hallerine..
TARİH SİZİ YAZMAYACAK
Tarih 27 Nisan’da, 367 garabetinin tarafı olan Erkan Mumcu’yu değil, buna aslanlar gibi direnen Tayyip Erdoğan’ı yazdı.. Bunu da mı görmüyorsunuz?.. Bu halk demokrasi dışı oyunları, tertipleri, tezgahları sevmez.. Seçmediği bir adamın iş başına gelmesinden hoşlanmaz.. Bir tek askeri sever, canından çok, onu da kışlasında sever.. Hele de Türkiye içinde kurulacak bir tertip, arkasına İsrail’i ya da Amerika’daki bir takım güç odaklarını almışsa, bununla beraber iş tutan kim varsa, siyasi hayatı çöp sepetindeki yerini almış demektir.. Ortaya çıkan tabloyu artık kim; “hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, ayakkabı kutusu...” gibi sunmaya çalışıyorsa, benim için o da darbenin bir tarafıdır. Kimse kusura bakmasın. İşin yolsuzlukla, usûlsüzlükle falan alakası olmadığını görmüyor musunuz? Eldeki bütün veriler gösteriyor ki, “Büyük yolsuzluk operasyonu” kapsamında tüm ülkede patır patır tutuklamalar yapılacak ve kaotik bir ortam oluşması sağlanacaktı.. Başbakan’ı istifaya zorlayan yayınlar yapılacaktı.. 28 Şubat’ta olduğu gibi ayrı bir parti kurulup, muhalefetle ittifak kurarak görev istenecekti.. Bu oyun bozuldu.. Hem deşifre oldu hem de ittifakları dağıldı..
YAZICIOĞLU’NU YİNE ANDIK RAHMETLE
Dün Abdurrahman Dilipak, çok net bir BBP analizi yaptı.. Dershane tartışmasından bu yana hükümete yönelik sert eleştirilerde bulunan BBP Lideri Destici’nin, kendisini bu son tartışmada, cemaate yakın bir yerde görmesi sanıyorum bu iddiaların güçlü bir şekilde seslendirilmesini de sağlıyor.. Belki de Destici’nin niyeti bu değil. Ama sonuçta merhum Muhsin Yazıcıoğlu nasıl ki; “bizim tarlayı başkası sürmüş” dediyse, bugün de Destici’nin tarlasını Destici’ye rağmen sürmezler inşallah.. Ben Dilipak’tan farklı olarak, BBP üzerine yoğunlaşılmaması gerektiğine inanıyorum.. Evet BBP birilerinin üzerinde hesap yaptığı bir parti olabilir ama, hatırlayın 28 Şubat’ta darbeyi, mevcut küçük partilerden birine yaptırmadılar.. Bizzat DTP diye bir parti kurdular.. Belki “güçlü BBP” ile ittifak yapan ama ayrı bir parti.. Zira “BBP seçmeni” diye de bir olgu var.. Tayyip Erdoğan’ı tutuklama planları yapan bir organizasyonun, kurucu lideri demokrasi şehidi olmuş bir BBP’yi ele geçirmesi mümkün görünmüyor.. Ama eli CHP’ye gitmeyecek cemaat tabanı için, oy verilebilecek en makul partilerden biri BBP olsa gerek.. Bunu da bazı çevreler tepe tepe kullanıyor.. Hatırlatmamı bir kez daha yapayım.. Tarih, Çevik Bir’in kendisine gönderdiği yarı tehdit yarı teklif içeren notu, uçak yapıp geri yollayan Muhsin Yazıcıoğlu’nu yazar.. 7 milletvekiliyle darbeye direnen Yazıcıoğlu’nu.. YTP ile Ecevit’i parçalayan İsmail Cem’i ya da DTP ile darbe hükümetinin temellerini atan Hüsamettin Cindoruk’u yazmaz.. Kalın sağlıcakla.