Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Maldivler'de "Eyyub el-Ensari House"

Maldivler'de "Eyyub el-Ensari House"

Maldiv adaları ve Hz. Eyyub el-Ensârî’nin adının yan yana geleceğini hiç akıl etmezdim. Hint Okyanusu’nda bir tatil adaları takımı Maldivler... Hz. Ebu Eyyub el-Ensârî ile ne ilişkisi olabilir?

Geçenlerde bir akşam akşam bir TV programını göz ucuyla seyrediyor, kulak ucuyla dinliyordum. Program bitişinde reklamları vermeye başlamışlar. Uzaktan kumanda tembeli biri olduğum için, başka kanala geçmeye üşendim.  Reklamlarda bir ara “Maldivler’de Ebu Eyyub El-Ensari House” diye bir cümle duyunca, arslan kokusu almış tavşan gibi kulakları diktim... “Acaba yanlış mı duyuyorum?” dedim. Ekrana baktım.... Vallahi de billahi de cümle aynen öyleydi: “Ebu Eyyub El-Ensari House”...

Gözümün önüne bi Hz. Eyyub El-Ensârî’nin evini; Peygamber Efendimizi misafir ettiği o evi getirdim, bi de Maldivler’de gösterilen oteli... Ne feci bir mukayeseydi ya Rabbim!... Ne acıydı!... Ne zulümdü!..

Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı bu reklam karşısında...

“Fesüphanallah!...” dedim; kesmedi.

“Estağfirullah!...” dedim; kesmedi

“Hafazanallah!...” dedim... O da kesmedi.

Ne dediysem kesmedi...

Ancak bir yazı yazarsam rahatlayacaktım. Yok... Rahatlamayacak, öfkemi dile getirecektim.

Bu mu yani “yeni Müslüman trendi”?...

Müslüman’ın tek derdi Maldiv adalarında kadınların ayrı, erkeklerin ayrı tatil yapıp denize girmeleri miydi?...

Ve hepsinden de önemlisi, o büyük sahabe, Peygamber Efendimizi, o fakir evinde misafir eden Medineli Eyyub’un adı, böylesine bir ticarete malzeme mi edilmeliydi?

O fakr u zaruret ile bu lüks birbirinin tanımlayıcısı mı olmalıydı; zıddı mı?

LÜKSİYAT VE HZ. EYYUB EL-ENSÂRÎ

Dünyada pek çok kelimenin bir araya gelip kullanılacağına inanırdım da, Hz. Ebu Eyyub el-Ensârî’nin adı ile Maldiv adalarındaki lüks bir otelin yan yana geleceğine kat’iyyen inanmazdım. Hz. Eyyub El-Ensârî ve Maldiv adaları!... Oksimorondan da öte bir şey bu!... Oksimoron’un kitabını yazmış olan ben, inanın böyle bir kullanımı koyacak bir kategorii düşünememiştim. Düşünüyorum, düşünüyorum, Bu iki kavram arasındaki ilişkiyi bir türlü bulamıyorum. Kafayı yiyeceğim yaa!... Bir tüccar bu ilişkiyi kurar da kelimelere takla attıran ben, bu ilişkiyi nasıl kuramam!...

Saatlerce düşünüp tam kafayı yemek üzereyken, iki kavram arasındaki ilişkiyi buldum: Hz. Eyyub el-Ensârî misafirperver biriydi; o lüks otel de müşterileri misafir edecekti. Tek ilişki “misafirlik”ti benim kıt aklıma göre.

Böyle düşününce aklım ve zihnim bi açılsın, bi açılsın!... Eskilerin “zihne küşayiş gelmesi dedikleri şy, tam da bu olsa gerek.

Açılan zihminde ilişkiler sürüsü sökün etmeye başladı. Bu öyle bir sökün edişti ki, ilişki sürüsünü sıraya soksan buradan taaa Maldiv adalarına yol olur da, millet deniz yoluyla gitmektense, ilişki sürüsünün üstünü otoban olarak kullanır.

Mesela Eyyub el-Ensârî ile Maldiv adalarındaki otele gitmenin bir de seyahat ilişkisi var. Öyle değil mi ama? İstanbul’u fethetmek için Mekke-Medine’den taaa İstanbul’a kadar gelmek de bir tür seyahat değil miydi yani?

Ayrıca, Hz. Eyyub el-Ensârî, İstanbul eteklerine kadar gelip şehid olarak ölmemiş miydi?... Şimdi de “beyaz Müslümanlar”, taaa Maldiv adalarına kadar gidip oranın güzelliğine vurulup öleceklerdi işte!...

EDEB YA HU!...

Şaka bir yana, yarım yüzyılı 8 sene geçen ömrümde, bu kadar sakîllik, bu kadar istismar, bu kadar dejenere bir şey görmedim. “Akabe Kundura, Bedir Çay ocağı, Hicret köftecisi, Miraç berber salonu” gibi şeyler görmüştük de, bu kadar sakîlliği görmemiştik.

Şimdi Allah korkusuyla yüreği titreyen ve  “Fakirliğim övüncümdür” diyen bir Peygamber’in ümmeti olan bir Müslüman Âdemoğlu, onca parayı harcayacak ve ulu bir sahabenin adını taşıyan lüks bir otelde tatil yapacak ha!...

Kimsenin merede ve nasıl tatil yaptığıyla hiç ilgilenmiyorum. İsteyen istediği yerde, istediği şekilde tatil yapsın... Ammaaa!... Nasıl kazanıldığı meşkûk paralarla, kutsal bir şahsiyetin adının ilgisiz bir  şekilde kullanılarak yapılan ticarî iş, o aşhsiyetin adını ve temsil ettiği zihniyeti kirletir. Ben buna karşıyım.

Peygamberi evinde misafir etmenin şerefine nail olup bunun mutluluğunu yaşayan Eyyub el-Ensârî’nin  İstanbul önlerine gidişindeki vecd ile, Maldivlere tatile gidecek bir Müslüman’ın hazzını yanyana getirmek, akıllara zarar bir şey!... İnsan bu ikikavramı yanyana getirirken biraz edeb eder.

ELEŞTİRDİĞİNE BENZEMEK

Hep millî gelir paylaşımındaki adaletsizliklerden söz edip aşırı lüks tüketimi eleştiren; halkı sömürerek sermaye depolayanların; açlıktan karnı içine göçmüş insanların yanı sıra, sömürdükleriyle karnını sişirenlerin yaşadıkları sınırsız tüketim hayatına eleştiri okları fırlatan Müslümanlar Maldiv adalarında tatil mi yapacak şimdi. Asgarî ücretin 800 TL olduğu ve bir türlü on bin dolarlık millî gelirin onda birini göremeyen fakir fukara insanların yaşadığı bir ülkede yaşayan Müslümanlar, istakoz gibi kızarmak için taaa Maldiv adalarına mı gedecek ve oraya gidip Hz. Eyyub el-Ensârî’nin adını taşıyan bir tesiste tatil mi yapacak? Bağda tarlada çalışmaktan teni, kızarmayı geç, kara-kavruk insanların yaşadığı bir ülkenin Müslümanları, kara-kavruk insanların bir yılda kazanamadığı paraları ödeyip Maldivler’de tatil mi yapacak?

Hani bu tür adaletsizlikleri hep eleştirmiştik?

Hani Müslüman için israf haramdı?

Hani komşusu açken tok yatan bizden değildi?

Bırak bütün bunları; o yüceler yücesi Hz. Muhammed’i evinde misafir etme ve i’lâ-yı kelimetullah uğruna İstanbul önlerinde şehid olma şerefine nâil olan bir sahabenin adı böyle kirletilecek miydi?

Bu işe değil bir Müslüman’ın, şeytanın bile aklı ermez.

Yazık!... Çok yazık!...

İşte sana sözünü ettiğim “eleştirdiğine benzemek” budur Süheylâ!... Örnek istiyordun... Al sana örnek!...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi