Siyonist gazete Jewish Daily Forward, Sayın Fethullah Gülen için “Philosemitic” / “Yahudisever İMAM” (loves Semites, loves Israel) nitelemesini münasip görmüş idi…

Aynı gazetenin linkleme yoluyla kullandığı bir başka “haber”de de, “Hareket”in devlet içinde nasıl kadrolaştığına dair pek çok “paralel” iddia yer almış.

İddialar “tekzibe” muhtaç…

Varsa böyle bir imkânları muhterem kardeşlerimizin, “tekzip” etsinler de görelim!..

•

Mesela…

Şöyle diyorlar:

“Fethullahçılar Türkiye’nin 200,000 polisli Emniyet teşkilatını ele geçirmeyi başarmışlardır!..”

“Bu yapı, sadık bürokratları, üniversiteleri, akademiyi, SAVCI ve YARGIÇLARI emniyet ve İSTİHBARAT KURUMLARINI, kapitalist ticaret odalarını, sivil toplum kuruluşlarını, işçi sendikalarını, öğretmenleri, doktor ve hastaneleri (…) içeriyor.”

Şu ifadelere de dikkat:

“Nisan 2007’de Türk Emniyet Teşkilatı’na mahkeme kararıyla verilen sınırsız yetkileri kullanarak, teşkilatın Türkiye’deki bütün telefon, cep telefonu, SMS, e-posta, fax ve internet iletişimlerini gizlice kaydetmesi, pekçok Türk vatandaşının kişisel telefon konuşmalarının Fethullahçılar tarafından dinlendiği kanaatini daha da büyümüştür.”

Devam edelim:

“İki eski CIA çalışanı, George Fidas ve Graham Fuller ile Amerika’nın eski Türkiye büyükelçisi Morton Abramowitz de Gülen için destek mektubu yazdı.”

(Abramowitz, Cengiz Çandar’a ‘Çıkarlarımıza aykırı hareket ettiği için Erbakan hükümetini devirdik!’ yollu açıklamalarda bulunan Yahudi devlet adamıdır! –S.A.-)

•

“Fethullah hareketi, emrindeki bütün örgütler ve üniversiteler büyük paralar akıtıyorlar, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Avrupa’da… Ekim 2007’de, İngiltere Lordlar Kamarası Fethullah Gülen onuruna bir konferans organize etti.”

•

“Son olarak, mahkeme Gülen’in Amerika’da yaşamak isteyen kişilerde aranan ‘Birleşik Devletler’in menfaatinedir’ zorunluluğunu da yerine getirdiği kararını verdi.”

•

Evet, Yeni Akit gazetesi yazarı Faruk Köse kardeşimiz, Jewish Daily Forward’ın Fethullah Gülen hakkındaki “Yahudisever İmam” nitelemesini “tekzip” etmeye çağırmıştı “Hizmet”in ilgili organlarını…

Maalesef, o taraftan “Yahudisever İmam”a tekzip sâdır olmadı.

Biz tekzip beklerken, berbat işler oldu.

En berbatları da Hazret-i Peygamber’e (S.A.V.) olan büyük sevginin akıllara ziyan laflarla istismar edilmesiydi.

Olimpiyat Stadındaki Türkçe Olimpiyatları programına Rasulullah’ın (hâşâ) teşrif etmesi, Rasulullah’ın (S.A.V) rüyalara girip (hâşâ) ‘twitleri ikiye katlayın” talimatı vermesi…

Ve son olarak “Şefkat Tepe” hadisesi…

Sayın Ahmet Taşgetiren sahneyi şöyle yansıtmış:

“Bir ışık huzmesi... Özel timin seslendirdiği salavat-ı şerifeler eşliğinde geliyor. Bu ışık huzmesi Rasulullah’ı temsil etmiş oluyor. Sürekli hareket halinde. Sonra orada peyda olan bir kamyonete binip gitmeye başlıyor. Kamyoneti kim sürüyor, kim Rasulullah’ı nereye götürüyor. Sırlar dünyası Samanyolu’nun klasiği ya. Rasulullah Efendimiz de sırlar dünyasının figürü haline getirilivermiş. Şefkat Tepe’nin özel timleri ‘Eyvah Peygamberimiz gidiyor!” çığlıkları ile arkasından koşuyorlar, bu arada komutan kendini ön tekerleklerin önüne atarak kamyoneti durduruyor. Sonra ışık huzmesi ne oluyor? Meçhul.”

•

Bir yandan Siyonistlerin “Yahudisever İmam” övgüsü…

Diğer yandan bu övgünün sadır olduğu kaynaktan gelen “Devlet ele geçirilmiştir!” yollu “güven” aşılayıcı yayınlar…

Ve akıllara ziyan tavırlar, tasvirler, sözde rüyalar, berbat ki ne berbat!..

Bir genç yazmış:

“Hizmet’teyim ama bizimkilerin ne yapmak istediklerini anlayamıyorum…”

•

Eminim ki…

Ne yapmak istediğini “bizimkiler” dedikleri de bilmiyordur…

Sızmaya çalışırken “sızılan” bir yapının karmakarışık hali.

Toparlanamayacak kadar dağılmış!..

Allah (C.C.) şifa versin.