Gıybet Şeytanîdir
Peygamberimiz(asm) gıybeti, “Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!”, “Din kardeşinin yüzüne karşı söylemediğin şeyi ardından söylemen gıybettir” ifadeleriyle tanımlar. İnsanı içten içe kemiren bu hastalığa karşı ümmetini şöyle uyarır: “Gıybet ve kovuculuk, kişinin imanını zayıflatarak yok eder.” (İsfehani)
Bazı şeyler için zaman bulamayan pek çok insanın dedikodu ve gıybet için mutlaka zamanı vardır. Çay-kahve saatleri, telefon görüşmeleri, yolda karşılaşıldığında ayaküstü sohbetler hep dedikodu nedeniyle uzun sürer. Öyle ki vedalaşıp evin kapısından çıkıldıktan sonra bile kapı önünde dakikalarca devam eder.
İlginç olan; insanların büyük çoğunluğunun dedikodudan haz almasıdır. Ortamda, dedikodudan hoşlanmadığını, yapılmasını istemediğini söyleyen insan bile bir süre sonra kendisini birilerinin hakkında anlatılanları zevkle dinlerken, hatta birilerini çekiştirirken bulabilir.
Allah insanlara dedikoduyu yasaklar. Kur’an’da gıybet olarak geçen dedikodu, Allah Katında beğenilmeyen çirkin bir davranıştır. İnsanları arkalarından çekiştirenler kimi zaman kendilerini mazur göstermek için, söylediklerinin gerçek olduğunu iddia ederler. Böyle de olsa, yapılan yanlıştır. Söyledikleri gerçek değil yalansa bu kez de yaptığı iftira atmaktır ki bu da günahtır. Allah, gıybeti “ölü kardeşinin etini yemek” olarak tanımlar ve “işte bundan tiksindiniz” buyurur.
Kur’an “Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline.” (Hümeze Suresi, 1) ayetiyle bu çirkin davranışlara karşı insanları uyarır. Samimi inananlar gıybetin ne denli kötü bir karşılığı olduğunun bilincinde, birbirlerinin arkasından konuşup gıybet etmezler. Hatalarını yüzlerine söyler, öğüt verir, uyarırlar. Gerçek dostluk budur; dünyada ve ahirette insana yarar sağlayacak şekilde davranmaktır.
Toplumda hafife alınsa da gıybet, özellikle sonuçları açısından gerçekte çok önemli bir konudur. İnsanların birbirlerine kin duymaları, aralarının açılması gibi istenmeyen durumlara sebep olan bir davranıştır. İnsanlar arasına düşmanlık sokar, nefret ve öfkeyi tetikler.
Kimi zaman çok ufak da olsa bir konunun, yayılarak içinden çıkılamaz büyük sorunlara, tartışma ve kavgaya dönüştüğünü görürüz. Dedikodu yüzünden boşanan çiftlere, ortaklıklarını bitiren insanlara ve hatta cinayetlere bile şahit olmak mümkündür.
Gıybet şeytanidir; çoğu kimsede kendi aklını üstün görme, aklını beğenme özelliğinden kaynaklanır. Bu yüzden insana nefsâni bir haz verir. Şeytan bu şekilde ele geçirdiği kişiyi belâlarla dolu yoluna yöneltir, bataklığına sürükler.
İnsanı bir virüs gibi içten içe kemirir dedikodu. Kendimizi gıyabında konuştuğumuz insanların yerlerine koymalı, gıybet ortamlarından uzak durmalı ve yapanlara uyarıda bulunmalıyız. “İnsanlar ne der?”, “yapmayın dersem ayıp olur” gibi düşünceler anlamsızdır. Önemli olan, davranışlarımızdan Allah’ın razı olup olmamasıdır.
İnanan insanların sohbet ortamında dedikodu yapılmaz Allah anılır. Bu da insana müthiş güç kazandırır. Kur'an ahlakını yaşamaya çalışan, Allah sevgisini ve korkusunu samimiyetle içinde taşıyan insanların bu virüse karşı bağışıklıkları vardır, dedikodu hastalığına yakalanmazlar.
“Gıybet ...nazar-ı Kur’ân’da gayet menfur(iğrenç) ve ehl-i gıybet, gayet fenâ ve alçaktırlar.” (Bediüzzaman, Barla Lâhikası)
https://twitter.com/Fuat_Turker
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.