Deliklerin fareleri işbaşında
Bildiğimiz iki ayaklı fareler deliklerin efendisi sayılır.
Mikroplar yarıklardan girer, fareler deliklerden çıkar…
Devletin ve milletin yarıkları ile deliklerinden girip çıkanlara bakıyoruz, bir tarafta iktidarı hedef alan birleşikler, diğer tarafta milletin kimyasını bozmaya yönelmiş zehirli fareler.
Seçim arifesinde her birisi işbaşında.
Geçen pazar günü Çubuk ilçesinde bir cami yaptırma derneğine eski Çubuk Belediye Başkanı Süleyman Haksever’in daveti üzerine katıldım. Önce yeni yapılmakta olan camide birlikte namaz, sonra da sobalı odada yemekli sohbet. Toplantıda Samsun Milletvekili Mustafa Çakır bey de vardı.
Tanışma faslı sonrasında konuşmalar başlayınca bir doktor arkadaş demesin mi,
“Tüm Ehli Sünnet kaynaklarında Haz. Ali’nin halife olması gerektiği yazdığı halde Haz. Ebubekir oldu. Hatta Haz. Ali’nin halifeliği konusunda ayet bile var.”
Ayeti işin içine katınca ben de soğuk bir duş.
Mustafa bey, “fitne çıkarıyorsun” ikazı ile, dinlememek için müsaade istedim.
Bu tip üzeri kabuklu fikirleri yaymak Rus Parlamentosuna duman attıran(!) Haydar Baş ekibine has bir meziyet. Bu doktor kardeşim de oralardan esinlenmiş olabilir, veya aynı yolun yolcusu diye düşündüm. Her neyse, anladım ki fitne gerçekten durmuyor.
Suçlanan başta Haz. Ebubekir, Haz. Ömer, Haz. Osman, Haz. Ali efendilerimiz.
Ki onlar Allah Resulü’nün(s.a.v) değil açıktan vasiyeti, bir kaş hareketi veya bir işaretinin aksine bile duramayacak kadar kendilerini İslam’a adamış müjdelenmiş şahsiyetler.
Müslümanların şanlı halifeleri, onlara iftira atanların dili kurusun…
*
Öte yandan cemaat- iktidar çekişmesinde çekilen silahların en acındırıcısı Hocaefendi gibi birisine ehli iman cephesinden hakaret, tehdit, şantaj suçlamasıdır.
Özellikle Zaman Gazetesi’nin başında bulunan Ekrem Dumanlı’nın yazdıkları sanki bir hicret olayı, veya iktidardan kaynaklanan bir mağduriyetmiş gibi.
Bunun da baş müsebbibi tabii ki Başbakan!
Öyle ya, Hocaefendi Pensilvanya’da zoraki ikamet(!) ettirildiğine göre, bunun suçlusu başka kim olabilir? İşte bu mağduriyetin üzerine nameler, romanlar, trajediler yaz yazabildiğin kadar.
Yazanlar da eh maşallah kalemlerine kuvvet yazıyorlar.
Bir tarafta hizmet, diğer tarafta bu hizmete insafsızca saldırıda bulunanlar…
Evlerde ve de kişisel gayretleri olanları bir tarafa alıyorum, çünkü geçmişte oralarda ben de bulundum, diğer taraflara gelince, tarih bugünleri acaba öyle mi yazacak, yoksa “hizmet” dedikleri Samanyolu Televizyonu’nda baldırı çıplak reklamlar ile Avrupai tarzda yaşam biçimini özendiren diziler mi? Onun da ötesinde “Türkçe Olimpiyatlar” adı altında imajını yine de batılılaşmaktan alan ve hiçbir şekilde İslam akaidinin cevaz vermediği kız- erkek karışımı danslar mı?
İşin garibi; birisi de rüyasında Allah Resulü’nü(s.a.v) bu sahnelere iştirak ettirince “iyi iş yapıyorsunuz ki Allah Resulü aranızda” gibi bir kutsama ile milletin ar ve haya duyguları üzerine seansları belki yüz sefer tekrarlanarak inen perdelere hizmet mi deniyor?
Laikliğe bağlılık hizmet, demokrasi yolunda yürümek hizmet…
Hem de nasıl iş ki bu hizmet, bir zamanların merhum Özal’ına ağza alınmayacak laflar, Erbakan’a ne sıkıntılar, şimdi de Erdoğan’a yüklenmeler, karşı duruşlar...
Yoksa bu hizmet Papa’ya hoşgörülü, ama İslami kesimin siyaset ataklarına müsamahasız mı?
Ey Dumanlı kardeş, bu hizmet denilen iksiri biz mi anlayamıyoruz, yoksa İslam’ın kuralları mı değişti, yoksa senin başın mı dumanlı? Hangisi doğru?..
Paralel Yapılanmaya gelince, üç yıl önce bu olayı “cemaatçilik” adı altında yazmıştım.
Dedim ki, sonuçta fatura iki kişiye çıkacak; birisi Fethullah Gülen’e, diğeri de Başbakan’a.
Sebebine gelince, cemaatin giderek çalı çırpı cemaatleştiğini, iktidarın da öz kadrolardan uzak birtakım yabancı unsurların işe vaziyet etmekte olduğunu görünce uyardım.
Biz de saçımızı sakalımızı bu devletin koltuklarında ağarttık.
Yanlış olan o dur ki, giderek bozulmakta olan dengeler adına kendilerini bir yerlere oturtanlar ne hikmetse iktidarı hedef alıyor. MOSSAD da onu alıyor, CIA da onu alıyor.
Hedef tek, atışlar müşterek.
İşin aslı, delikler alabildiğine büyük, zehirli fareler ortalıklarda cirit atıyor ki bu sahneden doğru çıkmaz, eğri çıkar, hele de hizmet demek abesin abesi olur…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.