Dil Vardır Keser Savaşı, Dil Vardır Kestirir Başı
Son zamanlarda, yaşadığım çevrede ve çıktığım seyahatlerde en sık karşılaştığım soru: Ne olacak bu gidişin sonu? oldu.
Bu gidişten şüphesiz Hükümet-Cemaat arasındaki ihtilaf kast ediliyor.
Ben de, konu hakkında ehil olmama rağmen soruya muhatap olmam dolayısı ile illaki bir şeyler söylemek durumun da kaldığım zamanlarda “bolca dua edin” demekten öteye fazla bir açıklama yapamadım.
İçinden geçmekte olduğumuz günler gerçekten nazik ve zor günler.
Bu yüzden konuşurken kılı kırk yararak konuşmak zorunda olduğumuz kadar, konuştuğumuzun hak olmasına da azami derecede dikkat etmemiz gerekiyor.
Çünkü “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı (Y. Emre)” düsturunun da işaret ettiği gibi, savaşı kesmek varken, başı kestirmek kar-ı akıl mıdır?
“Söz gümüş ise sükût altındır” sözü, çetrefilli ve ihtilaflı meselelerde benim daima şiarım olmuşsa da, bazen susmak haksızlığı onaylamak anlamına geldiği için her zaman doğrudur denemez.
Öte yandan, İslami daire de vuku bulan çekişmelerin, çoğu kere olduğu gibi basit birer “sen-ben” kavgası olmaktan çok öte manalarının olduğu da bir gerçektir. Cemel vakası, Sıffin Savaşı, Kerbela faciası bunların en ibret alınacak misallerindendir.
Bu durumda, sadece susmakta çözüm olmamakta, haklının savunulması, “gücü yeten Müslümanlar” için hakkın sahibine teslim edilmesi de gerekmektedir.
Diğer bir gerçekte, bu tür ihtilaflı meselelerde genellikle, herkes kendini tamamen haklı görmekte, diğer tarafın da haklı olabileceğine zerre kadar da olsa bir ihtimal vermemektedir.
Bu da ihtilafın çözümünü güçleştirmektedir.
Oysa herkes kendi sorumluluğuna sahip çıkarak gereğini yerine getirse, belki de birçok kavga daha başlamadan bitecek ve İslam düşmanlarının hevesleri kursaklarında kalacaktır.
Tarihe biraz aşinalığımdan dolayı, Müslümanlar arasındaki ihtilaflarda daima kaybedenin Müslümanlar olduğunu bilmemden olsa gerek, bu tür ihtilaflı meselelerde “ahkâm kesmek” en son yapacağım şey bile değildir.
Hele taraflardan birinin haklı bile olsa, Alâ-yi illiyyîn derecesinde yüceltmek, diğerini ise haksız da olsa esfel-i sâfilîne indirgeyerek aşağılamak, Müslümanlar arasındaki meselelerde çözümü daha da zorlaştırmaktadır ki, bundan herkes imtina etmelidir.
Hatta karşı taraf aleni haksız da olsa, aradaki İslam kardeşliği hatırına konuşmalarda ölçülü bir dil kullanılmasına özen gösterilmelidir. Kerbela faciası ile ilgili olarak, Üstad Bediüzzaman, Sadeddin-i Taftazani’nin, “Yezide lanet caizdir” ifadesini yorumlarken, Taftazani’nin “Yezide lanet caizdir dediğini, vaciptir demediğini” vurgulayarak, üstelikte bu lanetleşme için “Hayırdır ve sevabı vardır” da demediğini belirtir. Bu bakış çok önemlidir.
Öte yandan, “bu gidişin sonu nereye varacak” sorularının etkisi ile iyice artan kafa karışıklığım içerisinde bocalayarak, ümitsizce bir çıkış yolu ararken, namazlarda anlamını idrakten uzak olarak okuduğum insanlığın kurtuluş reçetesi “Asr Suresi kafama dank etti”.
İmam Şafiî Hazretlerinin, “Allah (cc) bu sureden başka bir sure indirmeseydi, yine de insanlara yeterdi” dediği Asr Suresi’nde Allah (cc) “Andolsun asra ki, insan gerçekten hüsrandadır. İman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna “ buyurarak, insanlığa her türlü burhandan çıkış yolunu veciz bir şekilde göstermiştir.
İşte, bu büyük hakikat her Müslüman’a olduğu gibi, bana da doğru yolu gösterdi ve dedi ki karşılaştığın mesele ne denli girift ve içinden çıkılmaz olursa olsun sen daima “Hakkı ve sabrı tavsiye et”.
Ben de bundan sonra, Müslümanlar arasındaki çekişmelerde başta nefsim olmak üzere taraflı tarafsız herkese dilimin döndüğünce, gücümün yettiğince “Hakkı ve sabrı” tavsiye etmeye karar verdim.
Ve Gerçek Yol Gösterici olan Allahu Teâlâ Hazretleri, Al-i İmran 103’te “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılınız, sakın ayrılığa düşmeyiniz...” buyurduğuna göre;
Her birimizin aklımızı başımıza alıp bir kere daha durumumuzu gözden geçirmekten başka bir çıkış yolu bilmiyorum, bilen varsa söylesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.