Afrika algım ve anlayışım, daha doğrusu bize anlatılan Afrika algım ve anlayışım, hızla değişmeye devam ediyor.

Hani derler ya “Görmek, duymak ve okumak gibi olmaz” diye. Afrika ülkelerini gördükçe, tanıdıkça, bize sunulan “bitmiş, tükenmiş Afrika” fotoğrafı başkalaşıyor.

Kenya, Doğu Afrika’nın en gözde ülkelerinden birisi. Pek çoğumuzun; aslanlarıyla, kaplanlarıyla ve değişik türde yaban hayvan belgeselleriyle tanıdığı ünlü ülke.

Aynı zamanda ABD başkanı Hüseyin Barak Obama’nın da memleketi. Obama’nın dedesinin Müslüman olduğu, babasının ise İslam ile Hıristiyanlık arasında gidip geldiği, kendisinin de “Müslümanlığı bildiği” söyleniyor.

Müslümanlığı bildiği söylenmekle kalmıyor. Müslüman olduğuna dair iddialar da var.

-“Müslümansa neden gizliyor, artık gelebileceği noktaya kadar gelmiş, Müslüman olsa gizleme ihtiyacı hisseder mi” sorusu, çok sorulan sorulardan.

Bu soruya da yine kendileri cevap veriyor:

Yahudiler dünyanın her yerinde milletlerin baş belası olduğu için Obama’nın da Müslümanlığını gizlediğini düşünüyorlar.

Hatta Hillary Clinton’un Obama’ya karşı desteklenmesini, dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan Yahudi lobilerinin organize ettiğini söylüyorlar.

Bu destek kampanyasına Türkiye’den katılanlar olmuş ve Hillary Clinton’un seçim harcamalarına “himmet patentli” ciddi para desteği verilmiş.

*

Neyse konumuz Barak Obama’nın Müslüman olup olmadığını anlatmak değil. Yalnız akla şu gelebilir.

-“Nasıl bir Müslüman öyle? O da bir Yahudi dostu. Hala Irak’ta, Afganistan’da ve çeşitli Müslüman ülkelerde ABD zulmü devam ediyor?”

Kimsenin Müslümanlığını sorgulamak durumunda değiliz. Günümüzde Müslüman gözükenlerin hali ortada.

“Secdelilere” düşman olup, “secdesizlere” dost oluyorlar. Hiç olmazsa Obama’nın Müslüman olup olmadığı belli değil.

Yine laf uzadı. Kenya’nın Karadeniz’i Nairobi’yi anlatacaktım.

Nairobi, Kenya’nın başkenti ve tam bir Karadeniz şehri. Karadeniz’den tek ayrılan özelliği trafiği. Nairobi’nin trafiği yanında İstanbul trafiği yıldırım gibi akıyor.

Yağmuru bol, yeşili bol, insanı bol, zengini bol, fakiri bol, yiyeceği bol, hayvanı bol, turisti bol, gazetesi bol bir şehir.

Karadeniz olduğu için çayı çok güzel ama üretim meselesine; “Armut piş, ağzıma düş” tembel mantığıyla yaklaşıyorlar.

“Azıcık aşım, ağrımaz başım” dedikleri için ancak kendilerine yetmekteymiş. Bizim “Çaykur”un çayına çok yakın, belki de aynı denebilecek bir lezzeti var.

Yine mesela zeytin ağacından çok güzel el işleri var. Aynı zamanda bir zeytin memleketi ama zeytinin sadece dalları var, zeytinleri işleyen yok.

Yani bolluk içinde kıtlık çekiyorlar. Artvin ya da Rize gibi toprak görmek mümkün olmayan Nairobi’de, hayvancılık neredeyse sıfır noktasında.

Bu sebeple süt ve süt ürünleri bilinmiyor denilse yeridir. Öylesine florası zengin bir memleket ki, toprağa ne atsan bitiyor, topraktan ne çıksa yeniyor.

Kenya devam edecek.