Fehmi Koru Ve Paralel Dizi
Gezi Parkı'ndan beri dizilerin hali içler acısı. Gündeme göndermeler yapmak uğruna kimyaları bozuldu.Bununla ilgili ileride bir yazı yazacağım. Şimdilik dikkatimi çeken bir konudan bahsedeyim.
"Eğer Kabataş’ta yaşanmış yakışıksız bir ‘sözlü’ müdahaleyi toplumu meşgul edecek çapta bir saldırı biçimine sokma söz konusuysa gerçekten, bunun sebebini, anlatanın birkaç ay önce doğum yapmasıyla açıklamak mümkün... Psikolojide bunun bir adı da var; ‘post-partum depresyon’ deniyor... Bayağı yaygın örnekleri bulunan ve etkisi altına aldığı genç kadınlarda beklenmeyen ârazlara yol açan bir rahatsızlık bu. Bir tür travma."
Bu ifadeler, Star yazarı Fehmi Koru'ya ait."Çabalama Kaptan" yazısından.
İlk dikkatimi çeken, yazıda, Zehra Develioğlu'nun isminin geçmemesi. İlk paragrafda "genç kadın" diye bahis var. Yukarıda da "anlatan". Açıkçası bunu anlayamadım. Bu hadiseyi yaşayan kadın belli. Bir adı var. Bir brey. Bazı yerlerde Z.D., Zehra D., başörtülü gelin diye tanımlanması yeterince ayıpken Fehmi Koru'nun isminden bile bahsetmemesi garib değil mi? Zehra Hanım gizli tanık değil ki…
Üstelik anneyi "post-partum depresyon" a yakalanmış, rahatsız bir kadın gibi göstermek neyin çabalaması? Artı, altı aylık çocuğu olan bir anne birkaç ay önce doğum yapmış olarak göstermek neyin nesi? Doğum zamanı yakın olursa depresyon ihtimali daha kuvvetli mi oluyor .
Bu tip depresyonda anne, bebeğine zarar verebiliyor. Dolayısı ile küçük bebeğe annesinin zarar vermiş olma ihtimali de mevcut olmuş oluyor. Ya annedeki morluklar? Muhtemelen eşi dövmüştür. Sen benim kızımı döversin de ben seni dövmez miyim diye.
Zehra Develioğlu ile ilgili bir yığın menfur yorum yapıldı. Beni en çok Fehmi Koru'nun yorumu üzdü? Nedenini açıklayayım.
Daha evvel hakkında fikrimi yazdığım bir dizi var. “Merhamet”. Köpeğe “Babür” isminin verildiği dizi. Esasında Babür dizinin kötü adamı. Nam-ı diğer Sermet. Katil, psikopat bir ülkücü. Tabi bunlar Gezi Parkı’ndan önceydi.
Bu sezonda Babür değişmeye başladı. Birden iyi adam oluverdi. Sosyetik kızımız Deniz’e de aşık. Ne de olsa yazın parkda kanka oldular. Artık Babür’e bir kıyak çekmek lazım. Desteğinden dolayı öteki mahalleye transfer edilmeyi fazlasıyla hak ediyor. Aynı Mansur Yavaş gibi.
Bu dizinin bir de kötü kadını var. Irmak. Fehmi Koru’nun depresyon teşhisini koyduğu hafta yayınlanan bölümde, kamera kayıtlarına bakılarak Irmak’ın işlediği bir suç tespit edildi ve yalan söylediği belli oldu.
Bu haftaki bölüm daha ilginç. Irmak hastaneye yatırıldı ve sosyopati teşhisi kondu. Hastalığın belirtileri sıralandı. Yalan söylemek, şahsi menfaati için diğer insanları kandırmak, kendisinin veya başkalarının emniyetine yönelik umursamazlık, başkalarına zarar verme isteği, kötü davranma konularında kesin bir merhametsizlik.
Bu hastaların genelde, kanunla başlarını ciddi belaya sokarak büyük hapis cezaları aldıkları da eklendi.
Ayrıca, bu hastalığa, aşırı baskıcı ve cezalandırıcı aile ortamı, anne mahrumiyeti, tutarsız ebeveyn davranışları sebeb oluyormuş.
Kanal D, Fehmi Koru’nun teşhisini havada kaparak senaryoya uyarladı.
Az kalsın unutuyordum, Irmak kısa bir süre önce karnındaki bebeğini düşürdü.
Ne dersiniz çok mu şüpheciyim?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.