Kasetler Havada Uçuşuyor
Askeri deyimle, istihbarat ordunun bel kemiği, bu kurum sağlıklı çalışmadığı sürece savaş taktikleri yerine oturamaz. Aynı şekilde siyasi yapının da ana kumandası istihbarattır. Geçmiş darbelerin iktidarlar tarafından önlenememe nedeni haber kaynaklarının sağlıklı işlememesiydi. Şimdi de yetersiz eleman zaafı var ki sorunlar korumaya alınandan başlıyor. Muhalefet MİT yasasındaki değişikliği neden istemiyor? Biliyor ki fitne delikleri tıkanırsa iş yapamayacak, parsel kapamayacak.
Sayın Başbakan’ı bu mücadelede yalnız görüyorum, “dere gider kumu kalır” hesabı kumanda kabininde ipe sağlam sarılanlar Bülent Arınç ile Beşir Atalay… Diğerleri de var tabi, ancak bu kadro yine de yetersiz… Başından beri komploları görüyordum. Hukuk mücadelesi dönemlerinde en yakından işler aksi yöne sürükleniyordu. Hatta bu konuda Genel Merkezde tartıştıklarım sonradan gemiyi terk ettiler. Ne var ki, yaklaştırmadıklarından anlatamadık. Milletvekilliğimi de onlar engelledi. Kaç senedir şu cemaatçiliği yazdım durdum, anlı secde görmeyenlerden tutun da, her akşam birkaç yatak değiştirenler bu aşamada cemaatçi…
İşin garibi Ecevit’i yolladık, şimdi de Kılıçdaroğlu cemaatçi. Bu kadar gaflet, bu kadar derin uyku olur mu? Cemaate ait yayın organlarının CHP değirmenine su taşıyacağını rüyamda görsem inanmazdım. Şimdi düğmeye bastığınızda karşınıza cemaat ekranından bir CHP klasiği çıkıyor. Allah’tan (cc) korkmak lazım, kuldan da utanmak… Kim derdi seviyenin bu kadar dibe vuracağını. MİT yasası değişiyor diye içtekilerin muhalefeti bir yana, ta Amerika’dan tepkiler geliyor. İsrail lobileri cemaatçileri sürekli körüklüyor. CHP sözcüsü Haluk Koç, çıkıyor kürsüye bağırıyor: “Bu saatten sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni böylesine kirli ilişkilerin odağında bulunan bir kişi artık yönetemez. Erdoğan’ın başbakanlığındaki hükümet şu andan itibaren meşruiyetini kaybetmiştir.
Hırsızlık ve rüşvet olaylarının altında ezilen bu başbakan şu andan itibaren istifa etmek durumundadır.” İşte tam bir 27 Mayıs ağzı. O günlerde de aynı merkezden Menderes’e suçlamalar yükletiliyordu. Menderes, subayları kıyma yaptırmış Gölbaşı’ndaki buzluklarda saklıyormuş. Bunları devlet radyosundan kulaklarımızla duyduk. Şimdi de hırsızlık, kasetler.. Kimseler otobanlardan, hızlandırılmış trenlerden, yıllardır istikrara kavuşan piyasalardan, ülkenin kredi notundan, deniz altı ulaşımdan, hastanelerin rahatlığından, özürlülere verilen önemden vs söz etmiyor… Bahçeli de Başbakan’ın yüce divanda yargılanmasına taktı. Ülkeye bu kadar hizmeti olan bir başbakan yüce divanda yargılanacaksa, senin yatacak yerin yok ey Bahçeli. Sen de 30 bin insanın katlinden sorumlu olan kişinin idam fermanını çekmecene kilitlemek suretiyle bir devre mührünü vurdun. Yok mu bunun Yüce Divanı?
Dumanlı hava, bu havayı en çok kurtlar sever. Ne var ki kendilerini bir şey sananlar oyunun aktif piyonları. Kaset savaşından göz gözü görmüyor, Allah, Kitap, sünnet, hak hukuk her şey rafa kaldırıldı. Yıpratmak, bozgunculuk, kargaşa adına salla gitsin.. Tek hedef iktidar ve onun başbakanı… İktidar gidecek, yerine kaos gelecek. Tıpkı Ukrayna’da olduğu gibi… Ey bu Milletin fertleri; Dünkünden daha samimi, daha hızlı Allah’ın (cc) ipine sarılın, bir olun birlik olun… MOSSAD’ın oyuncağı kurt sürülerine vermeyin başbakanınızı…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.