Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Zafer ayı Ağustos

Zafer ayı Ağustos

ülkemizde sıcağı ile ünlü Ağustos ayı, Kameri aylardan Recep ile girip, Şaban ayı ile tamamlanıyor. Mübarek Ramazan ayına ulaşan Eylül ayına ‘hoş geldin hüzün ayı’ derken, Ramazan’ın lezzetiyle bir daha şerefleneceğini selamlayarak, seneye sinesine alacağı oruç ayını iple çekecek görünüyor. Ulaşana ne mutlu derken, gazetemiz Vakit’in, aleyhtarları tarafından çeşitli komplolarla susturulma tezgâhları birbiri peşi sıra yaşanmış. Bunların binde biri kartele yapılsa, bilinen-bilinmeyen mihraklarca gök kubbe devletin tepesine indirilir. Okudunuzsa, gördünüz; iki istihbarat elemanı randevu istiyor. Mustafa Karahasanoğlu da talebi kabul ediyor. Görüşmenin safahatını da okumuş olmalısınız. Gereken cevabı da almışlar ve o cevabın isabeti umarım onları da sarsmıştır. Vakit’in mâruz kaldığını inanın ben de sizlerle birlikte dünkü yazıdan öğrendim. Görüyorsunuz, arkadaşlarımız ne kadar ketûmlar. Tabii kanun dışı hiçbir hareketin ne düşüncesini, ne de tatbikini akıl ve kalemlerine almamış olmaları, Cenab-ı Hakk’ın siyanetini yeterli görmeleri, dimdik ayakta olmalarının mükâfatı. Bu tezgâhları, takbih ederek, nezaketle ve kanunlar dâiresinde kalemin kılıca galibiyetini göstermeye devam efendim. Buradayız demenin bahtiyarlığı içinde; Vakit, duasıyla-aminiyle, yazarıyla-okuruyla karşı mahalleden olup da dürüstlüğe meftun olanlar da bizle beraberdir evelallah, elhamdülillah.

HER GüNE ZAFER SIĞMIŞ
1/Ağustos/1571 Kıbrıs’ın fethi, 3/Ağustos/1545 Estergon Kalesi’nin fethi, 9/Ağustos/1915 Anafartalar Zaferi’nin birincisini yaşadık. Otlukbeli Zaferi 11/Ağustos/1473, 14/Ağustos/1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 2. safhası ve nihai zaferimiz. 21/Ağustos/1915’de Anafartalar Zaferi’nin ikincisi. 22/Ağustos/1921 Sakarya zaferimizin başlangıcı, 26/Ağustos/1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nin Sultan Alparslan ve askerlerince kazanılması ve Anadolu’nun ebediyen Müslümanlara vatan olması. 26/Ağustos/ 1922 ise ceddimizin, Sultan Vahideddin’in vazifelendirdiği Osmanlı Paşası Mustafa Kemâl Paşa’nın yönetiminde, 19/Mayıs/1919’da başlamış Mücadele-i Milliye’nin finali, 39 ay sonra Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi kazanılarak ve 30/Ağustos’ta tamamlanan zafer, Başkomutanın emriyle: “ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR. İLERİ” komutu ile İzmir’e doğru adetâ kanatlanıp uçtu Mehmetçikler. Tabii bu arada da 29/Ağustos/1526’da Muhteşem Kanuni Süleyman ve ordusunun adetâ yıldırım savaşı denilen 4.5 saatte zaferle kucaklaşılan Mohaç’ı da minnetle yâd edelim.
Bu listede yer alan Kıbrıs 2. safha zaferinin evveli, 20/Temmuz/1974’de sabahleyin, Magosa gösterip, Girne’den vurup içine daldığımız Kıbrıs’taki adı sonradan Yavuz Plâjına tahvil edilmiş Platini’de çıkarma gemilerimizin kapak attığı güzel andır, bıkmadan, usanmadan, yüzyıllarca anmaya devamımız, vazife-i milliyemiz olan Şehit ve Gâzi’lerimizin emaneti bulunan fetihtir.
Bu haftaki yazımızı 20/Temmuz/1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile yapmış olduğumuz indirme ve çıkarma harekâtı, diğer ismiyle de amfibi harekâtı, 1699’da Karlofça Antlaşması’yla sona eren fetih hâlinin, 275 yıl sonra yeniden hayat bulması olayıdır. Başka bir deyimle, Cumhuriyet târihimizin ilk deniz aşırı seferinin böyle bir fetihle sonuçlanmasıdır. 1. harekâtın ateşkesi 22/Temmuz/1974’de saat 17.00’de tatbike girdiğinde Mehmetçik, beş kilometre genişliğinde 12 kilometre derinliğinde bir alana yâni 60 kilometrekare alana 20 bin kişiyle sıkışmıştı.
Muhterem Erbakan, Semih Sancar Paşa’dan, 2. harekâtın sözünü almadan CHP kanadının ateşkes teklifine evet dememekte kararlı davranmanın, azimle hareket etmenin bir örneğini altun harflerle yazdırmıştır târihimize.. Nitekim, Cenevre müzakereleri ademi sulh ile dağıldığında, Sancar Paşa harekâtı yeniden başlatmış ve bu hareket sonunda Ada’nın % 33’ ü bizim olmuştu.
Kara Kuvvetleri Komutanı merhum Org. Eşref Akıncı, Ada’nın tamamını alma hususunu Sancar’a açmışsa da, Paşa’nın, Başbakana meseleyi getirmediği istikametinde Deniz kuvvetleri târihinin yazarı merhum Amiral Afif Büyüktuğrul’un adı geçen eserinde beyanı vardır.

GEBZELİ GARİB’İN FETİH RüYASI
Barış harekâtının 2. safhası olan 14/Ağustos, kimi harp muhabirlerince üç Günlük Savaş diye isimlendirilmiş olup, bu muhabirlerden biri de Milliyet’in Kıbrıs harbindeki savaş muhabiri Güngör Gönültaş’tır. Gazetesinde “üç Günlük Savaş” adıyla tefrikasında 31/Ağustos/1974 târihli Milliyet’te anlatıyor:“Beşparnak Dağları’nın Akdeniz’e bakan yamaçlarında limon ve portakal ağaçlarının altında mevzilenmiş bir komando takımının konuğuydum. Takım komutanının verdiği battaniyeye sarınıp uyumuştum. (...) Komando erlerinin benimle paylaştıkları mataralarındaki su ve sigaralarımız çoktan tükenmişti. Susuzluktan ağzım kurumuştu. Parolayı biliyordum. Kırk metre kadar ilerideki bir limon ağacından limon kopartarak, hararetimi gidermek için kalktım. İki limon alıp döndüm. Sabah olmamıştı. Ham limonlardan birini yerken, Teğmen hayretle elimdeki limona baktı. ‘Nerden aldın bunu?’ dedi. Gösterdim. Müthiş kızdı. Kolumdan tutup o ağaçlara doğru götürdü. ‘Beni büyük bir fâcianın sorumlusu yapabilirdiniz’ diyerek. Meyvasını kopardığım limon ağacının yanındaki ağacın dalına portakal büyüklüğünde asılı plastik bombaları göstererek, ‘geçmiş olsun’ dedi.” Gönültaş, bir gün sonra aynı tefrikada Yozgatlı Komando Hasan’ı hastane yatağında anlatıyordu: Diyor ki: “Yozgatlı Hasan komandoymuş, ayağına dört mermi isabet etmiş. Fakat yine de bulunduğu yerde çarpışmaya devam etmekteymiş. Alıp hastaneye getirmişler. Ameliyatı yapılmış, istirahata çekmişler. Hasan, bunun için ağlıyor, cepheye gitmek istiyor. ‘Ağlama’ dedim. ‘Asker ağlamaz’ dedim. Bir sigara verdim, yaktı. Hem içiyor hem ağlamaya devam ediyordu. Ben orada olduğum yerde çatışmaya devam ediyordum, şimdi bunlar bırakmıyor diye de, söyleniyordu.”
Gelelim; ara başlıktaki “Gebzeli Garib’in Fetih Rüyası”na. Bu ifade, Sayın Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın 27/Ağustos/1974 tarihli Milliyet’te Açı adlı köşesinde yayımlanmış bir yazı. Bilindiği gibi Soysal, senelerce Kıbrıs meselesinde danışman sıfatıyla vazife almış, meselelere vukufiyeti bilinen biri. Ancak bu gibi zevatın, hadiselerin cesameti karşısında maddi mülahazaların ağırlığı altında ezildikleri bir vakıa. Mâna dünyasına uzak duran pozitivist-maddeci anlayış tarafından elde edilmiş kimseler olduklarını bilerek veya bilmeyerek sergiliyorlar. Söz konusu yazıda da, Kıbrıs’ın tamamının fethini isteyen görüş sahiplerine de adeta istihfafla ders vermeye kalkıyor. Kamyon kullanan bir şoförün, küçük arabaları ezmek isteme psikolojisine benzetme istikametinde ifadelerle ve de fetih zihniyetini taşıyanlara karşıtlığını açıkça söylemek yerine, ele aldığı “Gebzeli Garip Şoför”le ortaya koymak istiyor.
Hemen ifade ederek yazıyı ikmal edelim. O günlerde Başbakan başta olmak üzere herkes tek devletli iki federe devlet anlayışını ileri sürüyordu. Yalnız Milli Görüş Lideri Erbakan ve arkadaşları savaş esnasında fetih düşüncesi taşımanın farkını konuşmalarıyla, teklif ettikleriyle ve günümüzdeki tutumlarıyla devam ettirmektedirler. Cenevre konferansında, Başbakan’ın Kissinger patentli teklifleri Cenevre’ye aktarmanın çok sıktığı Hariciye Bakanımız olan ve istifa etmekten bahseden Turan Güneş merhuma, silah çekip ‘asla istifanıza geçit vermem’ diyen, dönemin genç milletvekili, günümüzün ak saçlı fakat zinde delikanlısı İsmail Müftüoğlu Beyefendi, farkı fark ettiriyorlardı. Kıbrıs meselesinde bugünkü iktidar, o günün Ecevit’i ve CHP’si gibi duruyor vesselâm.
Not: Geçen haftaki yazımda Karadeniz ilçesi yazmışım ki, Karadeniz Ereğli olması gerekirdi. özür dilerim. Geçmiş olan Berat Gecesi hasebiyle gelen bütün mesajları cevapladım. Yalnız Mehmet Emin Bahar Beyefendinin mesajına cevap verirken en küçük torun Oğuzhan, bir düğmeye basıp numarayı sildi. Cevaplayamamış oldum. Buradan bilmukabele diyorum. 22/Ağustos SP Kadıköy İlçe Divanı’nda misafir konuşmacı olacağım. Beklerim efendim. Fiemanillah.
[email protected] İrtibat tel: 0542 497 03 27


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi