Size bir münafık haber getirdiğinde “kırmızı bültenle” hemen anons edin, deyin ki “bir bakan işimizi yapma karşılığında bizden bir el araba dolusu dolar istiyor”...

Veya deyin ki, “evinde 4,5 milyon dolar bulunan Halk Bankası Müdürüne bu parayı Van’ı Ermenilere satma karşılığı rüşvet olarak verdiler”...

Daha da deyin, “Başbakanın oğlu Bilal, bir hafta boyunca kamyonetlerle para taşıdı”.

“Başbakan da Malezya’dan sığınma hakkı istedi”!

İçtihat ediyorsunuz ya, tutarsa iki sevap!..

Bunlar da projenizin hitamı için yetmeyebilir, deyin ki “Ülkeyi IMF tutsaklığından Merih’ten gelenler kurtardı, sonra da seyyareleriyle uçtu gittiler”...

Eti misafirlere ikram eden Hoca’nın hanımı akşam sofraya tarhanayı koyunca Hoca sormuş.

Kadın doğruyu söyleyeceğine:

“Efendi, eti kedi yedi” demiş.

“Getir şu kediyi bakalım hanım.”

Hoca. Terazi ile kediyi tartmış. Bakmış ki tam iki kilo geliyor.

“Peki hanım, kedi bu ise bizim et nerede? Et buysa kedi nereye gitti?”

İnsafsızlar, kediler eti yemişse bu kadar baş döndürücü yatırımlar neyin nesi?

Para yiyen iktidar İMF’den borcu nasıl keser?

Yerli uçak nasıl yapar?

Mal varlığı mı diyorlar, o zaman şu Kılıçdaroğlu namına soralım.

Halen de Mustafa Kemal’in mal varlığından daha zengin bir siyasetçi var mı?

Merak edenler (Atatürk’ün mal varlığı yazarak) İnternet’e girsin baksınlar.

Görsünler, Kemalizm’in kaç kara okka geldiğini...

İttihatçıların yaşantılarına, mal varlıklarına bakın isterseniz.

Bir de savaş yıllarında ekmek bulamayan halkın sefaletine.

Bir sefer daha vurguluyorum, bazıları (benim gibi şahsi meselesi yüzünden) bu iktidardan memnun olmayabilirler, ama bilmeliler ki her akşam ekranlarını Doğu Perinçek’in kanallarına rahmet okutacak şekilde ayıranların derdi  “yolsuzluklar” değil, “süreçtir”, Türk ve Kürt Müslüman kardeşliğinin pekiştirilmesidir. Ekonomidir, istikrardır, yatırımlardır...

O yüzden, çıkarlar bir tarafa ülkemiz adına aklımızı başımıza alalım.

Görmüyor musunuz? Cemaatçiler eskiden Kemalist ipte oynamazken AK parti iktidarını düşürmek adına halay çekmeye başladılar. Haydar Baş Kemal diyor, cemaatçiler Kemal diyor, Adnan Oktar Kemal diyor. Hangi Kemal derseniz, hem birinci hem de ikinci Kemal...

Şu anda hepsi aynı kaleye top oynuyor.

Niye mi? Çünkü İsrail lobisinin bu coğrafyada başka tutacak dalı kalmadı.

Göreceksiniz, mahalli seçimlerde beklediklerini bulamazlarsa gözler yine teröre çevrilecek.

Sen mi “bir yıldır şehit haberleri gelmiyor” dedin, al sana şehitler.

Sürekli dolara yüklenmeleri halkı soygun olayı, 17 Aralık’tan bu yana ülkenin dolardan yediği kazık % 30’ları geçti. Kimin cebine girdi bu paralar? Bundan daha büyük yolsuzluk olur mu?

Sebep olanları Allah (cc) kahretmez mi?

Hem bu kesimin geçmişteki sicili de oldukça kabarık.

ANASOL-M döneminde yağmaladıkları deprem paraları gündemlerinde hiç yok.

Kalkınma Bankası’nın kasasındaki (Japonya’dan alınan krediler-yargılamasını ben yaptım) paralar birilerinin cebine uçuşurken ekranlarına bir damla haber bile düşmediler.

İstanbul’un göbeğindeki tarihi İSKİ soyulurken neredeydiler?

Darbe soygunlarını bu mazlum halk unutmadı.

“Namaz kılıyor” diye, ordudan atılan binlerce subay ve astsubayın yürekleri hâlâ kanıyor.

Biraz olsun terimiz soğudu, üzerimizdeki ağır baskılar kalktı...

Şimdi de yalan makineleri harekete geçti. Pensilvanya da onlara eşlik ederek “yolsuzlukları kapattılar” diyenlerden. Geçmişte benzerini onun için de dizmişlerdi.

“Fethullah Gülen’in dört karısı var, Edremit’de zeytinlikleri, kaçak aranıyor.”

O zamanlar biz de bu tip yalanlara karşı çıkmış, gerek yargılamalarında gerekse hastalığında hem yardım hem de dualar etmiştik. Ne var ki devir değişti, iktidarın kumpasa alındığı en sıkışık bir ortamda O, bu ülkeye dua yerine beddua ediyor, gazete ve televizyonlarını 24 saat çalıştırarak CHP değirmenine su taşıyor...

Allah (cc) bunun hesabını sormaz mı?