Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Nereye kadar gelebildik?

Nereye kadar gelebildik?

Gözü başka heriflerde olan kadının kendini savunma şekli:

“Kocam bana yaptı, ben de çağdaş değil miyim, istediğimi yaparım.”

Şimdi de cemaatçilerin CHP tutkusu öyle, “sen benim yağlı börekli dershanelerime çomağı sokarsan ben de gider CHP vagonuna takılırım.”

Bu piyasada pireye kızıp da yorgan yakan bile var.

Hadi cehepenin vagonuna takıldınız diyelim, bu zihniyetin  zulmünden yıllarca çile ve acılar  çeken Üstat Bediüzzaman hiç mi gözünüzün önüne gelmedi?

Veya şapkayı eleştirdi diye ipe giden Atıf Efendi?

 Kabul edelim ki Başbakan politikacı olması hasebiyle popülist, atalım çöpe gitsin, hem o bugün varsa yarın olmayabilir. Ama sen cemaatsan, her dönem varsın.

Asıl hesap verecek birisi varsa o da sensin.

Birincisi, hizmet adı altında halktan topladıklarını ne yaptın?

İkincisi, her akşam ekranlara taşıdığın Kılıçdaroğlu reklamı ne demek oluyor?

Durduk yerde Başbakan’a karşı nefret koalisyonu oluşturdular.

Hepsi bir yana, BBP Genel Başkanı ile Saadet Partisi Genel Başkanı da AK Parti’ye düşmanın silahları ile yükleniyor... Doğru mu yapıyorlar, yoksa onlar da rüzgara mı kapıldı?

Anladım ki bu ülke gerçekten sahipsiz, şoför mahalline oturma adına beş kuruşa satar çıkarız işin içinden. Maalesef kıblelisi de bunu yapar kıblesizi de...

Akıl mantık basitleşti, yollar çamurlaştı...

Vebal, iftira, bühtan dibe vurdu.

Görüyoruz ki “bu hanıma haddini bildirin” diyen Ecevit kutsandı, hatta dershanelerde ruhuna Fatihalar okutuldu, “şefaat ederim” denildi, şimdi de Dersimli Kılıçdaroğlu kutsanıyor.

Ey millet, buldun mu püsküllü belayı?

O günler Hocaefendi’nin Reha Muhtar gibisine yapmış olduğu açıklamaları duyunca gerçekten şaşırdım. Herkesin sorduğu, “durdu durdu da ne diyor bu Hocaefendi?”

Ne diyecek? Demek istediğini dedi de biz anlayamadık...

Ama şimdi her şey alenileşti.

Anlaşıldı ki hizmet görüntüsünde oylar Dersimli Kılıçdaroğlu’na.

Sen şimdi “yüzlerce okul açtım” desen bunun anlamı var mı?

Be kardeşim, hiç kimse çocuğunu Kemalist baronlara kıyam edenin rahlesine teslim etmek niyetinde değildir, hiç kimse aklını peynir ekmekle yemedi.   

O kara günlerde İslam dedik, şimdi de hürriyetler tavana vurduğu bir devirde CHP mi diyeceğiz? Veya Latin bozması demokrasi mi?

Camiye alternatif cemevi aynı avluda mı olsun?

İşte iktidar bu tip başı dönenlerin saldırısı altında.

Başbakan “Gurur ve kibir Allah’a aittir” dedi diye Samanyolu TV’i bu yanlışı belki yüz sefer diline doladı. Sohbetlerde cemaatçilerin mönüsü oldu.

Maksat saf zihinleri bulandırmak, karıştırmak, istikrarı bozmak...

Başbakan, yorgunluk eseri o tip yanlış bir söz sarf etmişse delikanlı gibi çıkar düzeltir.

Ama senin cemaat adı altında kırdığın yumurta küfesi yüzü aştı...

Onlar ne olacak?

Cemaat televizyonunda oynatılan dizileri görüyoruz, Peygamberimizi kamyonetin arkasına bindirme olayına mı hizmet diyeceğiz? Batılı tasvir hizmet mi?

O diziler çaktırmadan Batılılaşma derken, bakıyorsunuz göz boyama nevinden arada birisi çıkıp, risaleden bir cümle söylüyor. Gerisi hep Yeşilçam havaları, ekmek arası domuz etinden köfte.

Böyle de Müslümanlık olurmuş...

İşte nereye kadar gelebildik?

Bu soruyu soruyorsanız, Kestane Pazarı’ndan bugünlere geldiğimiz apaçık görülüyor.

Görmeden, emin olmadan, gayeye vasıl olmak adına Başbakan ile oğluna iftira da dahil çamurun her türlüsü meşru!  Nasıl olsa bu çamur atmaların vebalı günahı yok!

İddia da sensin, yargı da sensin, ortalığı karıştıran da sensin...

Benim merakım; sayın Başbakan, cemaatçiler nazarında dün iyi iken, aradan 12 yıl geçtikten sonra hırsız nasıl oldu, diktatör nasıl oldu. Birileri mi yaptı, yoksa yerden mi bitti?

Ah o menfaat, nefis, hasislik, kıskançlık...

Deveye sormuşlar “neren eğri”, demiş ki “nerem doğru”?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi