Genç Tayyip Erdoğanlar!.. Paralel Taarruz!..
Meslektaşımız Betül Bozdoğan’ın TRT Türk’teki “Manşetten” adlı programına katılmak üzere İstanbul’a gelmişken, seçim havalarına göz atalım dedik.
Kapalıçarşı’dan Eminönü’ne uzanan hat üzerinde “Paralel Taarruz” adlı gazetenin dağıtımını yapan çok sayıda genç…
“Sivil Dayanışma Platformu” mensubuymuşlar.
Gençlerden biri, Dostmodern Darbe adlı kitabımızı okuduğunu söyledi.
“Oradakilerin özeti bunlar!” diyen gencin uzattığı gazeteyi aldık.
“İşte Paralel Yapı’nın bu ülkeye ve bu millete ihanetleri!” demişler.
Etrafımıza birkaç vatandaş toplandı.
“Paralel Yapı” mensuplarının seçimlerden sonra cezalandırılıp cezalandırılmayacağına dair sorular…
“Olacak bir şeyler” dedim ve ekledim:
“Burada önemli olan operasyonları kuruların yanında yaşları da yakmadan gerçekleştirmek… ”
İtiraz ettiler…
“Cumhurbaşkanı ‘Paralel yapı var’ diyor, Başbakan ‘Var’ diyor, İçişleri Bakanı Efkan Âlâ diyor, Devlet diyor. Bunca uyarıya rağmen hâlâ orada duruyorlarsa hak etmişler demektir” yollu düşünceler dile getirildi.
“İyisi mi” dedim:
“Siz bunlara değil de seçimlere takın kafayı. Sonrasını devlet bilir, yargı bilir.”
Paralel Taarruz adlı gazeteye gelince…
Belki görenler olmuştur….
Malûm zatın “beddua eder hali” var sürmanşette.
Deniyor ki:
“Bu eller 28 Şubat’a değil, başörtüsü zulmüne karşı çıkmak için değil, Mavi Marmara katliamına tepki için değil…
Türkiye’nin âli menfaatleri gereği risk alarak ABD ambargosuna rağmen komşusu İran ile ticaretini yürüttüğü Halkbank’a operasyon yaparak, ülkemizin dört günde 40 milyar zarar etmesine sebep olanlar tasfiye edildiği için kalktı!”
Şöyle devam etmişler:
“Paralel yapı kendi emelleri doğrultusunda her zaman darbecilerle işbirliği yaptı. Kendi anlayış ve gruplarından başka hiçbir şeyi önemsemeyip her zaman darbecilerin yanında yer aldı. 28 Şubat’ta cuntacıların yanında yer alıp milletin seçtiği meşru hükümete darbeci ağzı ile ‘Bırakın gidin!’ dediler.
12 Eylül’ü ‘Hızır gibi yetişti’ diye desteklediler. 28 Şubat’ta darbecileri kutsamak için ellerinden geleni yaptılar. O kadar şuurlarını yitirdiler ki, ‘Asker daha demokrat” bile dediler. Darbecilere ‘hoşgörü’ ödülleri dağıttılar.”
Ne birikim ne birikim:
“Kızlarımız ağlarken… Darbecilerin okullarından uzaklaştırdığı genç kızlar gözyaşı dökerken ikna odalarında zulme maruz kalırken, (malum zat) , ‘Başörtüsü furuattır!’ diyerek hak ve özgürlük mücadelesine en büyük darbeyi vurdu.
Darbecilerin zorbalıkla yıktığı Refahyol hükümetinin yerine kurulan ara rejim hükümetini paralel yapının medyası büyük bir sevinçle karşıladı.
Düne kadar Gülen hareketine demediğini bırakmayan CHP, aldığı talimatlardan dolayı artık Gülen hareketi ile ortak hareket ediyor.
CHP İstanbul adayı Pensilvanya’da belirleniyor. Hükümet aleyhinde tasarlanmış komplo ve operasyonlardan önce CHP haberdar ediliyor. Montajlanan kayıtlar önce CHP’ye izlettiriliyor. CHP eliyle servis ediliyor.
Kendi siyasi ve ekonomik hedeflerine ulaşmak için her yolu mubah sayıyorlar.
Bu yapı her türlü düşünce sahibine hoşgörü gösteriyor ama bu ülkenin kendi cemaatlerine intisap etmeyenlere karşı her türlü iftirayı, kumpası, tezgâhı yapıyor.
İslam’dan bahsediyor ama yeryüzünde hiçbir mazlum Müslümanın derdine dönüp bakmıyor. Bilakis mazlumlara zulmedenlere övgüler düzüyor. Paralel medya çoluk çocuk demeden binlerce Filistinli’yi katlettiği için adı ‘Sabra Şatilla kasabı’na çıkan Şaron’a öldüğünde ‘Çığır açan siyasi lider!’ demekten bile geri durmuyor.”
Özetle…
Gençler organize olmuş, çıkarttıkları mütevazı gazete ile “Paralel Yapı”yı nasıl gördüklerini anlatıyor.
Bu tür faaliyetler son derece önemli.
Gençlerin yerel seçime kadar ve daha da önemlisi yerel seçimden sonra alana inmeleri ve varlıklarını dayatmaları şart!..
Yeni bir gençlik gelsin!..
Gümbür gümbür gelsin!..