Suları bir türlü durulmayan Ortadoğu denkleminde huzurun ve de kalkınmanın başını Türkiye çekiyor. Şehit cenazeleri yok, piyasalar sakin, kalkınmada önde gelen ülkeler arasındayız.

Bir Yunanlı dört Türk eder diye öğünüyorlardı, bugün beş Yunanlı bir Türk etmiyor.

Sebebine gelince, Yunan’ın kişi başına düşen milli geliri 10.000 dolardan 5000 doların altına geriledi. Komşu Yunanistan, Bulgaristan, Romanya sefilleri, oynuyor.

Her şeye rağmen Türkiye bölgesinde birinci.

Artık yerli uçağımız var, askeri sanayide önemli hamleler kat ettik.

Piyasalarda yağ kıtlığı, benzin kuyrukları yok.

Ulaşımda baş döndürücü gelişmeler.

Hastane kapılarında can veren hastalar devrini Türkiye çoktan kapattı.

Buna rağmen, “cumhuriyeti yıkacaklar” kışkırtması sebepsiz değildir.

Hatta Suriye uçaklarının sınırı aşmaları da maksatlı.

Durduk yerde Süleyman Şah Türbesi ile ilgili sorun çıkarma olayını da yabana atmıyoruz.

Biliyoruz ki bu bir kışkırtmadır. El Kaide en çok terörist İsrail’i rahatsız ettiği için bizimle takıştırılmak isteniyor. Ellerinden gelse seçimi yaptırmayacaklar.

İşçi Partisi’nin Doğu Perinçek’i CHP, MHP, BDP eşliğinde “Milli İttifak” diyor.

Milli imişler de mimli ittifak yapacaklar.

 “CHP’nin zayıf olduğu yerde MHP, MHP’nin zayıf olduğu yerde CHP’yi destekleyin” çağrıları yapılıyor. Gördünüz, Bozkurt’u da Kılıçdaroğlu ile paylaştılar.

Biri de çıkıp dese ki “Saadet Partisi’nin güçlü olduğu yerde AK parti desteklesin, AK Parti’nin güçlü olduğu yerde Saadet Partisi”. BBP için de öyle…

Demeyiz, onlar der biz demeyiz.

Biz ancak dedikodu yaparız.

İnsanların gizliliklerini araştırırız, yerine göre de insan etini çiğ çiğ yeriz.

Gıybet kötü bir haslet, aynı zamanda çaresizlikle beceriksizliğin bir nişanesi.

Kolay iş zahmetsiz laf üretme…

Cübbeli Ahmet Hoca haklı olarak feryat ediyor:

 “Yahu alırken bakmadınız mı?”

Veya bu kadar defoluyu nerden buldunuz getirdiniz?

Yediler, içtiler arkalarına bakmadan gittiler.

Herkesin sorduğu soru, özelliği olmayanlara özellik verildi de ne oldu?

Solun görev vermediği Ertuğrul Günay gibileri baş köşeye, görev bekleyen dürüst bürokratlar beklemede. Umarım seçim sonrası bu şikayetler giderilir.

Bu ülke taşı ile toprağı ile bizim, yapılanı da bizim, kırılıp döküleni de.

Hatalar düzeltilir de akıntıya gidenler bir daha geri gelmez.

O bakımdan küçük ve şahsi hesapları bir tarafa iterek doğru neyse onu yapmaya bakalım.

İşte Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın durumunu görüyoruz.

Bir gecede alaşağı.

Seçim, sandık, demokrasi dinlediler mi?

Şu anda beş yüzün üzerinde masum Müslüman Mursi katilinin mahkemelerinde idama mahkum edilmiş durumda. Gün sayıyorlar, bir canları var onu da Allah’a(cc) adadılar.

Şikayetler, sızlanmalar doğru da, şoföre kızıp da araçtan inmek doğru değil.

Tilkilerin, şeytanların cirit attığı bir ortamda Türkiye gibi bir ülkeyi idare etmek o kadar kolay sayılmaz. Lozan’ın, Sevr’in mürekkepleri daha kurumadı. Üzerimizde ki ağır taş hala duruyor…

Ortadoğu işgal altında, ülke ajan kaynıyor.

Siz bakmayın yolsuzluk, rüşvet deyip gevelediklerine, bunlar bahane.

Tırnak atsanız onların içerisinde daha allameleri, daha profesyonelleri çıkar.

Aç kurtlar gibi saldırıyorlar, ellerine fırsat geçse bir gecede hazineyi yağmalarlar.

O bakımdan düşünmek lazım, ümmetin istikbali her türlü menfaatten önce gelir.

Allah(cc) akıl sahiplerine, düşünenlere hitap ediyor.

Düşüncesi kıt olanları Kur’an muhatap almıyor.

Ümmetin de muhatabı değildirler.

Muhatap alınmayanlar bugün CHP’nin, yarında bir başkasının vagonuna takılıp giderler.

Kişisel şikayetlerimizi geleceğimiz adına bastıralım, ola ki bu halimiz pireye kızıp da yorgan yakmaktan daha hayırlı olur.