Adamın birisinin, bakınca dikkat çekecek kadar komik  bir yüzü varmış. Bir gün, iş ortağının evine uğrayacak olmuş. Evin hanımı, küçük kızının huyunu bildiği için sıkı sıkı tenbihde bulunmuş. "Sakın" demiş. “Misafir amcanın yüzüne dikkatli bakma. Hoşgeldiniz de. Sonra,  salondan git”.

Küçük kız annesine söz vermiş. Misafir geldikden sonra, “Hoşgeldiniz” demek için salona girmiş. Girmesiyle ve adamı görmesiyle suratı değişmiş. Güldü gülecek. Kadıncağızın yüreği ağzına gelmiş. Sonra, küçük kız adamın karşısına gelince tekrar dikkatlice yüzüne bakmış. Kadının nutku tutulmuş.

Neyse ufaklık, pot kırmadan,  arkasını dönerek salon kapısına doğru yürümüş. Bu arada çaylar gelmiş. Küçük kız, tam salondan çıkacakken arkasını dönerek adama tekrar bakmış. Kadın bitmiş tabi. Kız savuşunca nefesini bırakmış ve çay servisine başlamış. Misafire dönerek şöyle sormuş:

“Yüzünüze süt mü alırsınız, limon mu?”

Bu fıkra neden aklıma geldi şimdi anlatayım.

Seçim sonrası, bir edebiyat meclisindeyim. Her görüşden insan var. Seçim öncesi, kırıcı tartışmalar olunca, edebiyatın huzurlu ortamını bozmamak adına siyaset konuşmama kararı alındı. İnsan hafızası böyledir. Men, arzu doğurur ya ne kadar tenbih ederseniz akıl yasağa gider.

Güzel güzel sohbet ederken, seçim sonuçları içine oturan birisi, Bakara Suresi’nden bir örnek verdi. Hemen “Makara mı?” karşılığı geldi. Ya sabır!  Neyse devam etmedi.

Sohbet ilerledi. Ben gibi “AKP’li hain” olmayan bir ülkücü arkadaş, söz arasında “Mavi Alay”dan bahsetdi. “O ne?” diye sorulunca “Hani Başbakan da bahsetdi ya” dedi. Başbakan’ın bahsetdiği Boraltan meselesi; Mavi Alay değil.

Aslında “Hay Allah! Buraya nereden geldim.” dercesine uzatmak istemedi. Israr üzerine, Mavi Alay’ı açıkladı. İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’nin tavsiyesi ile Almanlar tarafında savaşan; sonra  esir düşünce Türkiye üzerinden  Rusya’ya teslim edilen binlerce Kırımlı’nın acı hikâyesi. (Bu hadise, internetde var. Okuyabilirsiniz. Acı, çok acı bir hikâye.)

Ortaya, sus bombası düşdü sanki. Güleceğim, gülemiyorum. CHP’li arkadaşlara ne kadar ayıp. Şimdi bundan bahsetmenin sırası mı? Hiç CHP, öyle kötü şeyler yapar mı?

Görünen o ki düşmanını dost edinenler, ittifak adına “Aman ağzımızın tadı kaçmasın.” diye zalime methiye düzenler,  uzunca bir süre “Yüzünüze  süt mü alırsınız, limon mu?” diye soran kadının durumuna düşecekler.