CHP aklı
Oldukça çekişmeli geçen Yalova belediye seçimlerini CHP adayı kazanınca Başkanvekili Muharrem İnce’nin AK Parti’ye tavsiyeleri oldu:
“Siyasette yenmek var, yenilmek var. Bu işi daha fazla uzatmayın. İnsanları kapılarda süründürmeyin. İnsanlar soğukta burada bekliyor. Bu işin hakkı bu. Yani say da say. Saydıkça artıyor zaten sayı. Buna gerek yok. Bakın yüzünüz olsun. Yarın o belediye binasına gidecek, belediye başkanımızın çayını kahvesini içeceksiniz. Oraya gitmeye yüzünüz olsun.”
CHP aklı Yalova’da böyle.
Kaybedince, aynı akıl Ankara’da fıttırıyor.
Durmuyor, ille de şaibe, ille de yolsuzluklar...
Muharrem İnce aynı aklı adayları Mansur için neden kullanmıyor?
Neden “gardaşım Yavaş” demiyor?
Mantık şu mu? Yalova adayı orijinal CHP’li, yani kendilerinden, Mansur’a gelince denemede kullanılan birisi, ödünç, geçici, işi bitince baksın başının çaresine.
Öyle değil mi?
Artık o Mansur ne CHP’lidir ne de MHP’li.
İsa’sı da yok Musa’sı da yok...
İlçe Seçim Kurulu dedi olmadı, İl Seçim Kurulu dedi olmadı, son çare YSK.
O da olmazsa İnsan Hakları Mahkemesi.
Buna demişler Melih Gökçek sert kayası...
Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra ne diyecek bu mahkeme?
Diyecek ki, “Ankara’da seçimlere şaibe karıştı, Mansur bey madem hırsını yenemeyerek ısrarla yeniden seçim istiyor verelim gitsin”. Ama önce bunu bireysel başvuru dediğimiz Anayasa Mahkemesi’nin demesi lazım. Diyecek de, arada 30 bine yakın fark var.
Yok efendim, kaybeden CHP olunca şaibe diyorsa şaibedir.
Muharrem İnce, adayını çekse kenara dese ki:
“Siyasette yenmek var, yenilmek var. Bu işi daha fazla uzatmayın.”
İnce bunu Yalova’da der, Ankara da demez...
Birisi de seçim öncesi diyordu; Hocaefendi oksijen yakar, Başbakan hidrojen yakar.
İkisi birleşince su olurmuş, kazan kazan olurmuş.
Yani sen de kazan ben de kazanayım.
Neyi bölüşeceksek? Ha Milli Eğitim Hocaefendiye, hamaliye işleri Başbakan’a.
Kimseler öteye beriye büküp durmasın, bu hesaplar yapıldı ama sonuçta galip gelen aklıselim.
Diğer taraftan anlaşılamayan, PKK terör örgütünün siyasi kanadı olan BDP’ye giden Kürt oyları. Daha yakın zamanda binlerce Kürt ailesini çoluk çocuk demeden katleden bu örgüt değil miydi?
Halen de yollarda, şantiyelerde çalışan araçları yakmıyorlar mı?
Yolları kes, insanları katlet, yörenin kalkınmasına taş koy, yine de seçil.
Bunda bir terslik yok mu?
Bir de CHP merkezli ittifak dediler, ne var ki halk bu ittifaka sıcak bakmadı.
Hatta fazlasıyla dersini bile verdi...
Beni en çok düşündüren, hadi inlerini bulduk diyelim, sonuçta devreye yargı girmeyecek mi?
İşte o yargıda “seçim sistemi” olduğu sürece korkarım yarınlar bugünleri aratacak.
Yargıda seçim gruplaşmayı, sendikalaşmayı, dernekleşmeyi getireceği için riskli dedik, yapmayın etmeyin dedik. Dinleyen, soran bile olmadı.
Anayasanın 159. Maddesi referandum yolu ile kabul edilince kurulun hesabı şöyle:
HSYK’nın 22 üyeden 7 asıl üyesi adli yargıdan, 3 asıl üyesi idari yargıdan, 3 asıl üyesi Yargıtay’dan, 2 asıl üyesi Danıştay’dan seçilince eder 15 üye...
Zaten işi bilenler de bunlar, çoğunluk da bunlar...
Şunu söylemek istiyorum, yargıda seçim sistemi var olduğu sürece, inlerine girmenin kolay olacağı kanaatinde değilim. Orada da ittifakın aynısı olması halinde sonuç bugünkü gibi olmayacak.
Sonra bu tip riskli operasyonlar kadro işi...
Beyin ameliyatı kadar zor...
İşte eski Genelkurmay başkanı, sanki Ergenekon örgütünün birinci adamıymış gibi “ben mahkemenin kararını tanımam” diyerekten adeta devlete meydan okuyor...
Devlet Ergenekon örgütünü sildi mi? Hayır...
Veya İttihatçılıktan miras kalma “ölürüz, öldürürüz, öldürülürüz” aklı. Sonuçta CHP zihniyeti; mahkemede başkadır, sandıkta başkadır, yargıda başkadır, sokakta bir başkadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.