Bazı kardeşlerimiz erken davranıp, “neden Ak Parti?” sorusuna benim adıma cevap verdiler. Bunu bir muhabbet eseri görüp onlara teşekkür ediyorum. İyi niyetle yazanların isabet ettiğini görerek sevindim.

Belki biraz daha çoğaltılabilirdi gerekçeler, ama bunlar bilinmeyen şeyler değildir. Bu yüzden uzun uzadıya yazmaya gerek görmüyoruz. Zaten bizim hayatımızda partiler, seçimden seçime ancak yer bulabilirler. Onun ötesinde bizim kendi işimiz başımızdan aşkındır zaten. İlgililerine havale ediyoruz.

Bizim de davamız zaten particilik değil, İslam toplumunu oluşturma ve üstüne İslam devletini inşa etmek olunca, bu kadarını maksada kafi görerek, uzun uzun yazmaktan istinkaf ettik.

Şimdi bizim bu münasebetle esas üzerinde durduğumuz mesele şu; bu ve benzeri sebeplerden dolayı oy verdik diye bu partinin ve hükümetin yanlışlarını görüp de eleştirmeyecek miyiz? Varsın yolsuzluk da yapsınlar mı diyeceğiz? Kendilerinden öncekiler daha fazlasını yaptılar idi, şimdi tekrar gelirlerse daha fazlasını yaparlar, bunlara mum ederler mi diyeceğiz?

Ne dersiniz? Bunu bizden bekler misiniz?

Bazıları ince ayar dalga geçiyor, istihza ediyor, imanî ve ahlakî seviyesini ele veriyor. Bazıları da sırtımızı sıvazlar gibi “korkmayın” diyerek bize akıl veriyor. Bir akıl verenler daha var. “Aman bunları yazmayın, işinizden, maaşınızdan olursunuz” diyorlar. Allah kalpleri görüyor.

Bizim öyle korkularımız yok şükür. Burada da ilk günden beri para, pul, maaş almadan yazıyoruz. Bunu bizimle alay edenler anlayabilir mi acaba?

Ne mutlu gariplere!..

Her neyse, biz sadede gelip soruların cevabını verelim: Asla böyle bir şey olamaz.

Biz ilmin ve kalemin haysiyetini korumak zorundayız. Bu ilkeleri dinimiz öğretti bizlere. Nasihatten, hakkı tavsiyeden, iyiliğe teşvik ve kötülükten sakındırmadan vazgeçemeyiz. Bu uğurda kardeşlerimizim kıskançlıklarından, garezlerinden, aşağılamalarından, hakaretlerinden, iftiralarından, su-i zanlarından meydana gelen acılara sabırla katlanacak ve hakkı tavsiyeye devam edeceğiz. Düşmanlarımızın verdikleri eziyet ve musibetlere katlanmak bundan daha kolaydır, lafı bile olmaz zaten.

Bütün bunlardan dolayı deriz ki, hükümet çok iyi işler yaptı halkın yararına, ama yetmez. Hizmete devam edecekler. Bu arada milletin malını korumaya, çoğaltmaya ve adil bölüşüme de devam edecekler. “Yolsuzlukları önlemeye de devam” diyerek varsa millet malını yiyenler, onları bulup adalete teslim etmeye de devam edecekler.

Böyle bir şey yok da yargısız infaz yapıp “yolsuzluk mutlaktır” diye kendilerine iftira atarak milletin huzurunu bozanlara da gereken cezanın verilmesini sağlayacaklardır. Milletin kendileri ile beraber yürümesini istiyorlarsa, durmak yok, doğru ve dürüst olarak hizmete devam edecekler.

Bu bir mecburiyettir. Neden mi?

Onları parti olmaya ve seçimlere katılmaya zorlayan mı var?

Yok!

Öyleyse mecburdurlar!

Madem seçimlere gönüllü girdiler, görevlerini en iyi şekilde yapmak zorundadırlar.  

Evet, kimse mecbur etmedi onları yükün altına girmeye, gönüllü girdiler, öyle değil mi? Millet de kendilerini sevip takdir ettiğini gösterdi işte. Öyleyse yeni dönemde birikmiş bir sürü sorunları çözmek için çok çalışmaları gerekir. Çalışmalılar, alınları terlemeli ki vebalden kurtulalar. Değilse millet eskileri cezalandırdığı gibi bunları da cezalandırır.

Kimse kendi sorumluluğundan kaçamaz.