AYM Başkanı Haşim Kılıçdaroğlu...
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıçdaroğlu Ne Yapmak İstiyor?
Anayasa Mahkemesi’nde alınan kararlarda sürpriz şoklar yaşamaya başladık. Önce Twitter üzerindeki yasağın kaldırılması, sonra üniversite hocalarını ilgilendiren tamgün yasası kararının durdurulması ve HSYK ile ilgili olarak çıkarılan yasanın iptali.
Ne hikmetse yüksek mahkemedeki bu değişiklik 10 Ağustos’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi öncesine denk geliyor. Tabii olarak da insanın aklına bin türlü şüphe geliyor. Bir dönem darbecilere hukuki gerekçeler hazırlama merkezi gibi çalışan Anayasa Mahkemesi’nin normale döndüğünü düşünürken bu dönüş neden tekrar rayından çıkması söz konusu? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mahkeme başkanı Haşim Kılıçdaroğlu’na hitaben söylediği Twitter kararına yönelik “saygı duymuyorum” eleştirilerine bakınız başkan ne cevap veriyor:
“Biz ifade özgürlüğünün şok edici, rahatsız edici ve bizleri huzursuz edici boyutlarını her zaman hesap ederiz. Bunları normal karşılarız. Mahkeme bir karar vermiştir ve bu kararın sonucunda da bu tür duygusal birtakım refleksler olabilir. Biz bunları anlayışla karşılıyoruz. Bu konuda çok fazla değerlendirilmesi gereken bir durum yok.”
Şimdi dönüyoruz Haşim Kılıç’ın geçmişte yaşadığı ve “duygusal tepkiler” verdiği bir olaya...
28 Şubat’ın en azgın dönemi-siyasi iktidar bıçak sırtında. Eşleri başörtülü olanlar ailece zenci muamelesi görmekte. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş yeniden seçilmemiş ve emekli olmuş. Haşim Kılıç’ın eşi Gönül hanım da Vural Savaş’ın eşine insanî bir ziyaret yapıyor, yani onların misafiri. Haremlik-selamlık oturdukları için o anda eve gelen Vural Savaş karşısında birden panikleyerek başörtüsü arar. Savaş da evine konuk olan bu hanımın haline saygı duymak yerine medyaya konuşarak, “Haşim Kılıç’ın eşi beni görünce halının altına saklandı” gibi terbiye sınırlarını aşan, rencide edici küstah sözler söyleyecektir. Sayın Kılıç, o günlerde bu çirkin tavrı şöyle eleştirmiştir:
"Eşim birçok yargı mensubunun eşiyle birlikte Sayın Savaş'ın eşine 'hoş geldiniz' ziyaretine gitmiş. Bir saatten sonra Sayın Savaş eve gelmiş. Sayın Savaş diyor ki, Haşim Bey'in eşi beni görünce kendini yerden yere attı, halıyı kafasına geçirmeye çalıştı, sara nöbeti geçirir gibi davrandı. Sayın Savaş'ın bu sözleri yakışıksız sözlerdir. Eşim böyle bir davranışta bulunmamıştır. Bulunması da akıl ve mantık dışıdır. Kaldı ki söz konusu evin tabanı boydan boya halıdır. Bu halının kaldırılıp kafaya geçirilmesi herhalde düşünülemez. Eşim, medeni bir insan olarak böyle davranışlara girecek biri değildir. Sayın Savaş'ın bu sözlerini teessüfle karşıladığımı bildirmek isterim."
Aynı Kılıç, verdikleri hukukdışı karara tepki gösteren Başbakan Erdoğan’ı duygusal davranmakla tavsif ediyor. Bugün kendisinde gördüğümüz olağanüstü değişiklikler karşısında “Acaba muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı olacak da, mavi boncuk mu dağıtıyor?” sözlerine de “Benim böyle şeylerden haberim yok!” demeye getiriyor. O zaman “Bayram değil, seyran değil, muhalefet seni neden alkışlıyor?” Biz de sizdeki bu bukalemun tavrı karşısında ister istemez geçmişte söylediklerinizi düşünüyoruz.
"Sayın Sezer'in Anayasa Mahkemesi Başkanı seçilmesi için oy verdiğim doğrudur. Ancak bunun pazarlıkla bir ilgisi yoktur. Anayasa Mahkemesi'nde oylama gizli yapılır. Sayın Sezer ilk turda da 4 oyla en fazla oy alan kişidir. Son oylamada da 6 oy almıştır. Oylar da dağılmıştı. Yani iki adaydan biri 6, diğeri 5 oy almış değildir. Bu nedenle Sayın Sezer'in sadece benim oyumla seçildiğini öne sürmek gerçeğe aykırıdır. Ben Sayın Sezer'i, 11 yıl Anayasa Mahkemesi üyeliği görevi yapmış biri olarak yakından tanıma olanağı buldum. Kişiliğini, karakterini, hukuka hakimiyetini her zaman takdir ederim. Bu nitelikleriyle de Anayasa Mahkemesi'ni başkan olarak en iyi temsil edebilecek birisi olarak gördüm ve bu nedenle oy verdim. Bugün seçim olsa yine tercihimi Sayın Sezer'den yana kullanırım."
Alın size Ahmet Necdet Sezer hayranı bir portre! Bugün aynı şahsı Haşim Kılıç değil de Haşim Kılıçdaroğlu diye anabiliyorsak bilin ki yüreğimiz kanıyor! Sayın Erdoğan kendisi çok rahat cumhurbaşkanı olabilecekken o makamı sayın Gül’e altın tepside sunup, Türkiye’yi götüreceği yere bir an önce vardırmak için yollara düşmüştü. O zaman cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bile “Erdoğan mutlaka oraya çıkacak, çünkü o makam başkasına ikram edilmeyecek bir makamdır” demişti.
Oysa Erdoğan’ın başka hedefleri vardı ve Türkiye’yi oraya götürmek için acelesi vardı. Bunun Süleyman Demirel gibi kafaların anlaması mümkün değildi. Ama biz Haşim Kılıç’ın, Turgut Özal’ın Sayıştay’a atadığı Haşim Kılıç’ın o Erdoğan’ı çok iyi anlayacağını düşünüyorduk. Bugün düştüğümüz hüsranı saflığımıza verin. Aynı Kılıç, cumhurbaşkanlığı hayali ile elbisesini değiştiriyorsa diyecek tek sözümüz var:
Yolun açık olsun Haşim Kılıçdaroğlu!