Ey Mısır Biz Üç Kişi Astık da…
Evet, ey Mısır, bir zaman bir darbe sonucu biz üç kişi astık da, hala onun ayıbını, utancını ve siyasetimize vurduğu darbeleri konuşuruz. Bir yerde bir şeyler eksikse, hala o darbeyi ve o üç idamı dile getiririz acı acı.
Aklına başına al ey Mısır! Darbeci askerleriyle, siyasetçisiyle, yargıcıyla, alimleriyle, aydınlarıyla, medyası ve iş dünyasıyla ve halkıyla ey Mısır, aman iyi düşün, öfkeni yen, adaletten sapma. Hukuku katletme. İstikbalini karartma, gelecek nesilleri bir birine düşman etme. Milletin arasına kapanmaz kin ve nefret tohumları saçma. Elbette bu günler geçer. Geride unutulmaz acılar bırakma.
Bizde de Menderes gibi halkın sevdiği bir nazik ve kibar kişiye askerler darbe yaptılar. Ona ve arkadaşlarına olmadık hakaretler ve tecavüzler, eziyet ve işkenceler ettiler. Sövdüler, sille attılar, üzerlerinde sigara söndürdüler.
Bunu yapanlar bugün kanı bozuklar olarak anılıyorlar toplumda. Millet kendilerinden saymıyor onları, dışlamışlar ve tarihin karanlık ve küflü dehlizlerine atmışlar. İsimleri lanetle anılıyor. Ama alçakça işkence ettikleri, haksızca idam ettikleri insanlar daha sonra iade-i itibarla şereflendirildiler. Devlet töreniyle anıt mezarlara taşındılar. Halk her sene ziyaret ettikleri kabirleri başında Fatihalar, Yasinler, dualar, rahmetler okur onlara.
Ama darbeciler ne dua alırlar, ne de kabirleri başında rahmetle anılırlar. Sadece lanetle yadedilirler, o da icap ettikçe. Bu idamların her sene-i devrinde yağmur gibi beddua yağar, dolu gibi lanet yağar yattıkları mezarlara.
Bu zulüm o kadar büyük bir rahmet şalı örtmüştür ki asılanlar üstüne, halk onların politikalarında faydalı olanlar yanında çok zararlı, çok başarısız, çok tehlikeli yasama ve icraatlarını sorgulamaz bile. Acı o kadar büyüktür ki, konuşmaz bile onları.
Nihayet halkın bu tepkisi karşısında askere cesaret vererek darbe yaptıran ve idamları engelleme gücünde olduğu halde sessiz kalan siyasi parti bile, bunun yanlış olduğunu kabul etmiş, halk nezdinde bunu kendisini temize çıkarma çaresi olarak görmeye mecbur ve mahkum olmuştur. O parti ondan sonra tek başına iktidar yüzü görememiştir, göre de Allah Teâlâ’nın izniyle.
Ey Mısır! Biz üç idam yaşadık, vaziyetin özeti budur. Siz 529 idamdan bahsediyorsunuz. Aman dikkat! Bizim yaşadığımızın 176 katına bedeldir bu. Bu acı taşınmaz. Bunun kin ve nefreti unutulmaz. Bunun çıkardığı düşmanlık yarası kapanmaz. Bunu yapanlar gün yüzü görmez. Bunu dünya da unutmaz ve affetmez.
Ey Sisi! Ey Mısır mahkemesi! Ey darbeyi destekleyen batıcı güruh! Belki olayların sıcağında ne yaptığınızı bilmiyor, acının dehşetini henüz hissetmiyor olabilirsiniz. Ama başınızı kumdan kaldırın da bir etrafınıza bakın! Azıcık aklınız varsa, azıcık insanlığınız varsa, azıcık yaşadığınız vatanınızı ve halkınızı seviyorsanız, bizden ve darbe yaşamış halklardan dersler ve ibretler alınız. Bu sizin menfaatiniz için söylenmiş sözlere azıcık kulak vererek dinleyiniz. Mısır gibi kadim medeniyetler yaşamış bir ülkenin adını lekelemeyiniz.
Adalet, düştüğünüz yanlıştan sizi kurtaracak tek yoldur, biricik çaredir. O yüzden öfkenizi yenin, düşmanınıza bile adil olun ki bu beladan kısmen salim çıkasınız. Atacağınız her yanlış adım, sizi diğerine mahkûm etmesin, dikkat edin.
Siz de öleceksiniz ey idam etme gücünü elinde tutanlar. Evet, ya üç, ya beş yıl daha yaşayacak, tıpkı 529 şehit gibi, Mısır’a sultan olsanız dahi sonuçta siz de öleceksiniz. Bundan kaçış var mı?
Öyleyse bu kendinize yaptığınız sonsuz kötülük ve ahirette yanacağınız cehennem niye?
Durun ve bir daha düşünün kendinizi ve evlatlarınızı seviyorsanız…