1 Mayıs gerilimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi
Her yıl olduğu gibi bu sene de mübarek “1 Mayıs Amele Bayramı” yaklaşıyor. Mübarek, o kadar mübarek ki, her sene kendisi gelmeden önce gerilimi geliyor.
Haftaya Perşembe günü 1 Mayıs...
“İşçinin emekçinin bayramııııı”nı kutlamak isteyenler (DİSK, KESK falan filan.) “Bu sene de 1 Mayıs’ı ille de Taksim’de kutlayacağız!...” diye tutturdular. İktidar da “Olmaz kardeşim!... Git Kazlıçeşme’ye!... Git Yenikapı’ya... Orada kutla!...” diyor.
Günler öncesinden başlayan Taksim gerilimi, bu sene 10 Ağustos’a kadar devam edeceğe benziyor.
Önceki senelerde, 1 Mayıs’tan bir hafta falan önce bu tartışmalar başlar... 1 Mayıs günü “Taksim’e girdiydik, girecektik” kavgası yapılır... Bir hafta sonra da unutulur giderdi.
Bu sene durum farklı...
10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Göreceksiniz, iktidar Taksim gerilimini, büyük bir avantaja dönüştürecek. 2007 seçim dönemini hatırlayın... Laikçiler meydanlara dökülmüş; 367 meselesi çıkmış ve Cumhurbaşkanı seçilememiş; askerî bürokrasi siyaset topuna girmiş... O durumda AK Parti’nin büyük mâliyetli ve ciddi bir seçim propagandası yapmasına gerek yoktu ki... Muhalefet AK Parti’nin değirmenine su taşıyor; AK Parti, yelkenini şişiriyordu.. Böyle geldi o yüzde 47.
2011 seçimleri öncesi politik gerilimi bir hatırlayın. Hele o 2008’deki kapatma davası... AK Parti, o gerilimi de sandıkta oy olarak devşirdi.
2014 Yerel Seçimlerinin tetiği 27 Mayıs 2013 günü Gezi olayları ile çekildi. AK Parti Gezi’yi, tabanını derleyip toparlamak için kullandı. Arkasından gelişen “paralel işler”, AK Parti’nin sandığına oy taşıdı. Hele 27 Mart’taki Dışişleri dinlemesi ve sızdırması, iktidar için kaymaklı ekmek kadayıfı oldu.
Türkiye’deki muhalefet artık şunu öğrenmelidir: Siz vurdukça iktidar büyüyor. (Bu duruma, vaktiyle “Tepegöz Sendromu” demiştim.) Siz saldırdıkça, halk indinde iktidar mağdur duruma düşüyor ve bunu çok güzel bir şekilde oy’a tahvil ediyor.
Şimdi geldi çattı 1 Mayıs ve Taksim gerilimi...
Bu sene DİSK, KESK ve falan filanlar, Taksim’de ısrar edecekler. İktidar da Taksim’de kutlamalara izin vermeyecek. O gün tüm falanlar, filanlar Taksim’e girmek için “savaşım verecek”... Polis eylemcileri sokmayacak... Tatsız şeyler olacak... İnşallah kimsenin burnu bile kanamaz ama belki nekrofilikler, birilerinin ölmesi için ortam hazırlayacaklar... Ardından da cenaze törenleri, anma toplantıları, eylemler, yazılar, kışkırtmalar, sokaklarda, meydanlarda kaos...
Bütün falan filanlar gerçekleştirecekleri romantik devrimci eylemlerde naif bir tatmine ulaşacaklar... Gene yüzde 30’ları zorlayacaklar ama; iktidar da seçmenini konsolide ederek yüzde 50’yi aşan bir oranla Cumhurbaşkanını seçecek.
Yazın bu dediklerimi bir kenara. 10 Ağustos akşamı “Dediydi...” dersiniz.
•
Az kalsın unutuyordum. Hani bu cumhurbaşkanlığı seçimiydi!... Hangi ara Başbakan belirleme seçimine dönüştü? Şuna bakar mısınız? Tayyip Bey Cumhurbaşkanı olmuş da “Başbakan kim olacak?” tartışması başlamış. Bence mevcut durum hiç değişmemeli. Taş yerinde ağırdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.