Eğitim, insan ve hayvan!..
ESAM yani Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin düzenlediği “Milli Eğitim Sempozyumu”nun izleyicileri arasındaydım.
•
Etkinliğin hoşuma giden tarafı, gençlerin yoğun sayılabilecek düzeyde ilgi göstermesiydi.
Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nabi Avcı, eğitimin anlam ve önemine dair vecîz bir konuşma yaptı.
Özetle;
“Asıl olan öğretmendir, idareci gelip geçicidir.” dedi.
Katılımcılardan bir bölümü eğitimin yazboz tahtasına döndüğünü belirtti.
Sayın Bakan, bu türden yaklaşımları çok da sağlıklı bulmadığını ifade etti.
“İyi yaptık. Çok güzel yaptık. Değiştirdik, bozduk ve yaptık. SBS iyi bir düzenleme değildi. Çocuklarımız, öğretmenlerimiz, ailelerimiz çok zorlanıyordu. 10 bin öğrenci üzerine bir araştırma yaptık. Ve o gösteriyor ki çocuklarımız yapılan düzenlemeden memnunlar. Biz de memnunuz.” dedi.
Vesaire…
•
ESAM Lideri Sayın Recai Kutan’ın çizdiği çerçeveye bayıldım ve parantez içlerine kendi tespitlerimi düştüm…
•
Eğitim dediğin nasıl olmalı?..
Sayın Kutan dedi ki;
“Eğitim dediğin insanlarımızın kabiliyet ve davranışlarını geliştirmeli.”
(Bu dönemde, katsayı haksızlığının giderilmesi ve başörtüsü yasağının kaldırılması gibi önemli adımlar atıldı ama… Bugünkü okullar, insanlarımızın kabiliyet ve davranışlarını katiyen geliştirecek noktada değil. Okullarımızın –istisnalar müstesna- kabiliyetleri köreltmekten, davranışları tek tipleştirmekten, gençleri ‘test ile tost arasına sıkışmış’ mahlûklar haline getirmekten öte bir işlevleri yok! Bununla birlikte Milli Eğitim Bakanımız Nabi Avcı’nın çocukların üzerindeki ‘sınav baskısını’ azaltmaya matuf hareketlerini takdirle karşılıyoruz. Devamı gelmeli, sınav manyağı oldu kaç milyon evlâdımız!.. Sayın Bakan, başarısız okul idarecilerinin görevlerinden alınacağını da söyledi. Son derece isabetli. Başarısız olanı şutla.)
•
Efendim…
Eğitim dediğin…
Sayın Kutan dedi ki;
“Genç nesillerimizi milletimizin manevi maddi değerlerinin gösterdiği hedefler içinde ‘ideal insan’ tipine uygun fertler olarak yetiştirmeli.”
(Manevi değerden kasıt, İslam’ın prensipleri doğrultusunda bir eğitim. Maddiyata ilişkin değerlendirmelerin kaynağı da İslam olmalı. Maalesef okullarımızın böyle bir çabası yok. Her yıl şu kadar öğretmen atanıyor ama çoğunlukla militan solcu, bundan sonra paralelcilerle elele devam edecekler. Sayın Bakan ‘Asıl olan öğretmendir.’ dedi ama oralardan gelen sesler pek nahoş!)
*
Eğitim dediğin…
Sayın Kutan dedi ki;
“Mesleki gelişimi sağlamalıdır.”
(Bu da yok maalesef! Eğer bir gazetede, dergide çalışmamışsa iletişim fakültesini bitiren basit bir trafik kazası haberini yazamaz. Hukuk fakültesini bitiren vatandaş, avukat yanında çalışmamışsa en basit dilekçeyi yazamaz. İnsanlar 20 yıl yabancı dil görürler, yurt dışına çıktıklarında bakkaldan 250 gram beyaz peynir isteyebilecek kadar öğrenemezler. Bırakın onu, anadilleri Türkçe’yi bile doğru dürüst öğrenemezler!.. Bir de gencimizi bu köhne eğitim mekanizmalarında 30’una kadar tutuyoruz ya… İsraf ki ne israf!..)
•
Sayın Kutan, konuşmasında “İnsanı hayvandan ayıran farklara” işaret etti:
1-Doğru ile yanlışı ayırabilme,
2-Faydalı ile zararlıyı ayırabilme,
3-Adalet ve zulmü ayırabilme,
4-Güzel ile çirkini ayırabilme.
•
Karşımızdaki bunları ayırabilen bir gençlik mi?..
Kısmen.
Unutmamak lazım ki;
Vandallık alanında rekor kıran gençlik de bizden.
“Bunların hiçbiri aydan gelmedi!” klasik ifadeyle.
Ambulans yakan bir gencin “doğru ile yanlışı” ayırabildiğini söyleyebilmek mümkün değil.
Kirasını, elektrik / su faturasını ödeyebilmenin derdindeki gariban esnafın dükkânını başına yıkan genç, hayvani dürtülerle hareket ediyor demektir.
Dahası hayvanların bir takım “şedit” tavırları zarurî ihtiyaçlarından kaynaklanır, bunlar keyiften zevkten yıkıyorlar ortalığı!..
•
Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de “belhum adal” (hayvandan aşağı) diyerek işaret buyurduğu tiplerden bolca ürüyorsa …
Bir yerlerde “eksiklikler” var demektir.
•
Bu eksikliklerle yürüyemeyiz 2023 / 2071 hedeflerine!..