“Şampanya” Fenerbahçe’ye yakışmadı!
Geçen pazar akşamı, ikisi Fenerbahçe’li ve yaşları 9, 15 ve 18 olan üç oğlumun hatırına ben de Fenerbahçe’nin kupa törenini izlemek üzere “zaman çalma aygıtının” karşısına oturdum. FB’li çocuklarımın, Galatasaray-Chelsea maçlarında İngilizleri desteklemelerine içerlemiş olmama rağmen, onların töreni izleme davetini bir Galatasaray’lı olarak yine de geri çeviremedim.
Tören başlamıştı. Alkış tufanı arasında futbolcular birer birer kupanın verileceği platforma çağrılıyordu.
O ana kadar her şey güzeldi.
Evet, izlemekte olduğumuz, bir spor takımımızın şampiyonluk kupasını alma töreni idi.
Muhtemelen gerek stadda, gerekse televizyonları başında bu töreni izleyenler arasında milyonlarca çocuk da vardı.
Nihayet, basit bir spor organizasyonu idi. Normal şartlarda çocuklar için sakıncalı bir içeriğin olması da beklenmezdi?
Çok geçmeden, duygularımın beni yanılttığını anlayacaktım.
Çünkü FB’nin şike davasında da yargılanarak beraat etmiş Nijeryalı futbolcusu anons edildiğinde, elinde “bir şişe şampanya” ile seyircileri selamlayarak yerine doğru ilerliyordu.
O anda bizim evde kıyamet koptu.
Fanatiğe yakın bir derecede FB’li olan büyük oğlumun yüz ifadesi değişti, ağzından birkaç kontrolsüz “lafcık” da dökülüverdi.
Dokuz yaşlarındaki FB’li en küçük oğlum ise abisinin bu ani değişimi karşısında, safça ve şaşkınlıkla “Babacığım o şişenin içerisinde ne var” diye sormasın mı?
Ayıkla pirincin taşını!
Ne cevap verebilirdim ki?
Ve az sonra kupa havaya kaldırılırken, bazı futbolcuların Kur’ân’ın ifadesi ile bir “pislik” olan şarap, üzerlerine sıçramasın diye kaçarak kurtulmaya çalıştıkları o meretin patlatılması ile oluşan rezaleti bu masum yavrucağa nasıl açıklayabilirdim.
Ve nasıl diye bilirdim ki bak yavrucuğum “bu zıkkım Allah (cc) tarafından Müslümanlara haram kılınan şarabın iki kez mayalanması ile oluşan, içilmesi dinimizce kesinlikle haram ve büyük günahlardan olan bir sapıtma aracıdır. Çünkü Allah (cc) Kur’ân-ı Kerim’de (bizleri kast ederek), “Ey iman edenler! Şarap (İçki), kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz (Maide 90)” diye buyuruyor.
Ve nasıl anlatabilirdim ki, bu öyle bir melanetti ki, bırakın içmeyi, rüyada bile bu mereti gören için, “mazlumun hakkını çalmaya, rızkını engellemeye ve bu yüzden onun bedduasını alarak varlık sahibi olmaya fakat, hayrını görememeye ve onu layığı ile harcayamamaya” delâlet eder.
Ya da nasıl izah edebilecektim ki, bu zıkkımın rüyada patlattığını gören için “onun doğru yoldan sapmasına, iyi huyları terk etmesine, dininin gereklerini yerine getirmemesine, hem ayıp, hem de günah olan işlere girmesine, başkasının malına ve parasına göz dikip bu yolla kâr elde etmesine” yorulur.
Rüyası bile şer olan bu “günah aracı”nı utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan, umursamadan, adeta “Müslüman mahallesinde salyangoz satarcasına” teşhir eden, üstelik de daha bir sene öncesinden yüz kızartıcı bir suçtan yargılanan, bir “cahil”’in işlediği kabahati küçük oğluma ve onun yaşındaki milyonlarca masuma nasıl açıklayacaktım?
Ve daha da önemlisi, bu faili hangi saikle işlediğini ne ile izah edebilirdim?
Atasözümüzün birinde “Ölümü gelen it cami duvarına pisler” der.
Buradaki it ile elbetteki o futbolcuyu kastetmiyorum. Ama onun da yaşadığı ve ekmeğini yediği kaba “pislememesi” gerektiğini şimdiye kadar öğrenmiş olması gerekmez miydi?
İlla da o mereti zıkkımlanacaksa ve inançları da buna müsaitse, 76 milyon Müslüman’ın gözü önünde değil, herkesin içtiği yerde ya da evinde o fiili işleyemez miydi?
ABD’de bulunduğum sırada Amerikalılarca benim adıma düzenlenen bir partide, benim dini hassasiyetlerim dikkate alınarak bütün yiyeceklerin ve pişirme aletlerinin “domuzdan münezzeh” kılınması beni hâlâ duygulandırır.
İşte sağlıklı, demokrat ve modern bir “insanlık anlayışı” bunu gerektirir.
Bu arada ne basından, ne de kutsal değerlere saygılı bildiğim FB camiasından bu “önemsiz” sapkınlığa bir tepki gelmemesini de anlayabilmiş değilim.
Daha elinde ilk görüldüğünde o şişenin alınıp bir tuvalete boşaltılmaması da ayrı bir garabet ya. Neyse geçelim bunları...
Son olarak, FB Kulübü’nün söze konu futbolcusunun, “bu sorumsuz davranışından” dolayı, milletimize ve çocuklarımıza bir özür borcu olduğunu da vurgulamak isterim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.