Deli Bal
Demokrasiyi deli bala benzetiyorum.
Bal şifa ama delisinden yerseniz ölüm tehlikesi bile var.
Teknolojinin bahsettiği yenikler harikulade, buna karşılık insanın mutluluğunu elinden alıp götüren inançsızlık, ilkesizlik, başıbozukluk...
Bir taraftan bal yiyorsun diğer taraftan deliriyorsun.
Yolda yürürken eskiden önümüze bakardık, şimdi ise onu da yapamıyoruz. Karşında cinselliğini teşhir edenler, önünde yollara serpiştirilmiş porno resimler.
Senin anlayacağın, uzak da kirletildi, yakın da kirletildi.
Adı ile şanı ile demokrasi rejimi.
Bu rejimde kadın hakları “kimseler bana karışamaz” felsefesine dayanıyor.
Ahlak zabıtası deseniz kıyametler kopar, özellikle CHP çevreleri “laiklik elden gidiyor” yaygarasını basarlar. O çevrelere göre laiklik bireysel hürriyetlerin gereği, bize göre her kirliliğin şemsiyesi. Çocuk tacizleri de sistemin kirliliği, kaçınılmaz sonucu.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis kısmen caydırsa da dışarıdan ithal ettiğimiz bozuk düzen geldiği yere gönderilmediği sürece hastalık kökünden kazılmaz.
Koruma kanunu aileyi korudu mu?
Aksine aile cinayetlerinde artışlar gözlendi, boşanmalar çoğaldı.
Tanrısını dünya işlerinden kovan bir anlayıştan ne beklenir?
Maddeleşen ruh nefsine hoş gelen her melanetin esiri neden olmasın?
Daha yeni, çocuk ticareti yapan bir şebeke ele geçirildi.
Çağın hastalığı çocuk ticareti…
Gidin turistik belgeli çağdaş takınan otellere bakın.
“Kadın hakları” diye ortalığı toza dumana boğanlar, küçük yaştaki kadın ve kızları sermaye olarak nasıl kullanıyor. Hatta erkek çocukları bile…
Paranın dini imanı kalmadı…
Nefis gemisi giderek suların derinliğine doğru batıyor.
Şu anda ülke Paralel Yapılanmaya kilitlendi.
Bu yapılanma sanki geçmişte yokmuş gibi.
Hani İttihat ve Terakki’nin enikleri?
Kuvay-ı Milliye, Batı Çalışma Grubu, JİTEM gibileri…
Hani bunlar nereye gittiler?
Eskiden de takip ediliyorduk, telefonlarımız da dinleniyordu.
Hatta yazılı takip formları doldurmaya zorlanırdık.
“Eşin kızın kapalı mı? Hangi okulu okudun?
Çocukların hangi okullardan mezun?”
Eve kadar gelen takipçiler, ailede örtülü, sakallı, namazlı olup olmadığını soruyorlardı.
O gün öyle idi, bu gün de bir başka yöntem.
Cemaatin paralel yapılanması ciddi bir sorun.
Bu yapıya cemaat bile yakayı kaptırmışsa gerisini siz düşünün.
Benim görebildiğim yapılanma sadece cemaatleri değil, bir dönem iktidarı da kullandı.
İlk seçimlerde milletvekili adaylar için MİT’in el altından AK Parti Genel Merkezi’ne yolladığı sözde istihbari raporlar yüzünden çoklarımızı listelerden sildiler.
Refah Partili kökenliler yaklaştırılmadılar.
Şu anda bile iktidara yakın bir çok bürokratın pasif görevlerde istihdam edilmesi, yönetim kadrolarının daha çok laik kesime verilmesi paralel yapılanmanın mahareti değil de nedir?
Artık kafaya dank etmişse temizleme işi geliyor akla, bu da o kadar kolay değil.
Beyin ameliyatı gibi zor, hem kim kimi temizleyecek?
Şu anda öyle bir kadronun varlığını göremiyorum.
Hatta bir çok paralelci iktidar koltuklarının yanı başında. Öyle olunca da “dinleniyoruz” şeklindeki sızlanmalar gereksiz, kolunun altındakiler zaten seni dinliyor...
İş yargıya intikal ettirildiğinde göreceksiniz bu malzemeden fazla bir şey çıkmayacak.
Gülen’in de açmış olduğu davalar gereksiz ve de cemaat aleyhine.
Cemaati cemaatleştiren elemanlar ortalığı karıştırdıkları gibi, şimdi de tazminat davaları açılarak cemaatin yaptıklarını belgelendiriyor. Göreceksiniz, bu tazminat işinden neler çıkacak.
Kimilerini deli bal tuttu, şimdi de kurdu çakala boğduruyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.