Çifte ile tekme
Başı bozuk protestocu Başbakan’ın aracına çifte atıyor.
Başbakanlık Müşaviri de çifteciye tekme ile karşılık veriyor.
Anladık ki birisi katır cinsinden, diğeri ise sorumsuz...
Bu sefer devreye İstanbul MHP Milletvekili Atilla Kaya giriyor.
Onun da Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’e twitter’den yollaması:
“Şerefsiz, gördüğüm yerde tek yumrukluk canın olacak haberin olsun.”
Tablo müthiş... Aramızda dolaşan bu kadar katır cinsi ile can almak için fırsat kollayan cellat bozuntusu varken, Türkiye’yi yönetmek gerçekten o kadar kolay değil. Görüyorsunuz, AK Parti cephesinin her yanlışı ile toplumun başına gelen her işin faturası Başbakan’a.
Şimdi müşavir arkadaşa soruyorum, çifteciye güvenlik müdahale etmişken senin yetişip de tekme atmanın kime faydası oldu? Buna benzer hesapsız davranışlar ne kadar yanlışsa AK Parti içerisinden bu gibilere sahip çıkanların tavrı daha da yanlış...
Hele de MHP... Bana sorsalar derim: Geçmişte yaptıklarını unutan tek parti MHP’dir.
Oktay Vural sarılıyor mikrofona:
“Somalı vatandaşlara tekmeler savuran vicdanları kirli müşavir müsveddesi.”
Oysa cumhurbaşkanı adayı oldu diye Sadi Somuncu’yu makam aracından inmesine fırsat vermeden yumruklattıklarını Oktay Vural herhalde hatırlayamadı, zayıflama rejimine girince unuttu.
Tencere dibin kara...
Bakın ne oluyor? Mahalli seçimlerden birleşik muhalefetin mağlubiyeti ile yeni çıktık.
İstedikleri olmadığı için her birinin karnı şiş.
Erdoğan’ı bir sebeple devirmeye çare arıyorlar.
O yüzden her türlü karalama mubah...
Kazada ölenlere bin rahmet, ailelerine sabırlar... Bu tip kazaları Allah(cc) bir daha göstermesin. Tamam da muhalefetin doyumsuzluğu bunu da diğerleri gibi fırsat sayıyor.
Daha neyin ne olduğu belli olmadan özelikle Başbakan aleyhine sokaklara döküldüler, bir kısımları ülkenin Başbakan’nını yuhaladılar, attılar tuttular...
Toplantılarına bakıyorsun politika gereği timsah gözyaşları.
Mezhebi el vermediği halde Kılıçdaroğlu’nun bayramlarda kurban kesmesi, cenaze namazını camide kılması, dua ederken basına poz vermesi, ölenlerin isimlerini grupta okuyarak, salonu bir süre ayakta tutması, halka yansıyan siması ile hep poz, popülist politika...
“Ölmeye layıktılar” diyen bir zihniyetten her şey beklenir...
Şu Hürriyet ile Posta gazetesinin yazarları 301 aileyi ağlatan ve de ülkeyi yasa boğan olay hakkında neden argolaştıklarını psikolog değilim ama tecrübelerimle iyi anlıyorum.
Birisi “Ölenler, AK Parti’nin parayla mitinge taşıdığı işçilerdi, müstahaktır” derken, diğeri de “Onlar ne şehittir ne gazi, kâr yoluna gitti niyazi” şeklindeki saçmalamaları bulundukları psikolojinin bir gereğidir. Bu tiplere ben çokça rastladım...
Zengin işadamının bir tanesinden bahsedeyim.
Sabah erkenden sokağa çıkar, boyacı çocukların sandığını tekmeler, fırçalarına ayağını basar, daha da olmazsa yanaklarını ezer. “Dayı senin işin yok mu git” deseler de gitmez.
Maksadı çocuklar ona küfretsin.
Küfürleri yiyince de “oh rahatladım, ağzınıza sağlık.”
Kırıkkale’nin eskileri bu işadamı kuyumcuyu bilir.
Kalemleriyle faciaya benzin dökenler de aynı haleti ruhu taşımaktadır, maksatları isimleri duyulsun da nasıl duyulursa duyulsun. Lanetlenmekten, küfür yemekten rahatlayalar cinsinden.
Şeytan da öyle değil mi?
Her sabah “defol kör şeytan” demesen şeytan olduğunun tadına varamaz.
Bu ülkede birleşik muhalefet ruhu ile manyaklaşma şurada dursun, herkesin merakla cevabını beklediği, Soma Maden Ocağı faciası kimin işidir?
Sistemin mi, ihmalin mi, sabotajcının mı?..
Ortadoğu’da her gün onlarca sabotaj oluyor da Türkiye’de neden olmasın.
“MOSSAD’ın kirli oyunlarından birisi de budur” iddiası kamuda ağır bassa da peşin fikirli olmak yerine olayı derinliğine aydınlatmak lazım... Tabii ki görev savcılarımızın...
Olayın siyasi yönü ise, ister ihmalin olsun ister olmasın, çok değerli ve de seviyeli Çalışma Bakanı Faruk Çelik kardeşimizin yerinde olsam, istifamı hemen Başbakan’a sunar taktirini beklerim.
Yani Faruk Çelik’e yakışanı yaparım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.