Bir imam ve bir Kemalist'ten ''iffetsiz''lik örneği!

Bir imam ve bir Kemalist'ten ''iffetsiz''lik örneği!

“Kişi, suçu sabit oluncaya kadar masumdur..” ilkesini çok önemserim; o yüzden dün gazetelerde bir imamın söylediklerine “Bu, sadece bir iddiadır” diyerek değineceğim..

Haber şu: İstanbul Beylikdüzü'ndeki bir caminin imamı cuma namazı öncesi verdiği vaazında “Karılarınızı çalıştırmayın. Kadın, nefsine hakim olamaz” demiş..

Gerekçesini de “çünkü karılarınızı çalıştırırsanız günaha girersiniz. Erkeğin tek nefsi var ve buna hakim olabiliyor. Halbuki kadının 9 nefsi var, hangisine hakim olsun?” şeklinde açıklamış.

İmam bunları söylemişse elbette “halt etmiştir” ve günaha girmiştir; çünkü evde oturup “9 tane nefsinden” en az birini harekete geçiren kadın sayısı herhalde az değildir!

Evet ne yazık ki bazı imamlarla bazı Kemalistlerin düşünce yapısı aynı olabiliyor..

Bu arada, “iffetsiz kadın” deyince geçenlerde yaptığım kısa bir araştırma aklıma geldi..

“Anayasa.gov.tr” adresinde yer alan kararlar hanesindeki arama boşluğuna “fahişe” yazınca karşıma 1988 /4 Esas no ile kayıtlı 12.01.1989 tarihli bir karar çıkmıştı..

önce dosyanın “münderecatını” aktarayım:

Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, o gün yürürlükte olan ve fahişeye tecavüz halinde üçte iki oranında indirimi öngören TCK'nın 438. maddesinin anayasaya aykırı oluşu nedeniyle iptali için Anayasa Mahkemesi'nde dava açar.

Anayasa Mahkemesi'nin 7 üyesi “Fahişeye tecavüz halinde üçte iki oranında indirim yapılması gerekir; çünkü fahişeler iffetsizdir..” diye görüş bildirir.

4 üye ise “Fahişeye tecavüz halinde indirim yapılması eşitlik ilkesine aykırıdır..” der ve sonuçta Anayasa Mahkemesi 4'e karşı 7 oyla talebi reddeder.

Şimdi sıkı durun; “Fahişeler iffetsizdir; o yüzden cezada indirim yapılmalıdır..” diyen bu 7 üyenin içinde Ahmet Necdet Sezer de yer alıyor.

Sezer, gerekçe olarak özetle şöyle diyor: “çünkü fahişe kadın, fuhşu meslek edinmiş olduğundan iffetsizdir. İffetsiz olan bir kadın diğer kadınlarla yasa önünde eşit sayılamaz.”

Yani Sezer şunu demek istiyor: “Fahişeye değil de fahişe olmayan bir kadına tecavüz eden bir adam tam cezayı hak etmiştir. çünkü kafası çalışmamaktadır. Ey tecavüzcü kardeşlerim, Salı pazarına sabah sabah gidip domates alan aptallardan olmayın; çünkü akşam giderseniz akşam pazarı indirimi var. Dolayısıyla birisine tecavüz etmeyi düşünüyorsanız fahişe olmayanlara tecavüz etmeyin, fahişeler ne güne duruyor, onlara tecavüzde cillop gibi indirim var..”!

Evet, Ahmet Necdet Sezer'in mantığını bir başka örnekle şöyle açıklayabiliriz:

Diyelim ki bir tefecinin arabasını birisi gasp etti.. Bu durumda çıkıp şunu mu diyeceğiz: “Bu tefeci, faizden para kazanmayı 'meslek edinmiştir'. Dolayısıyla bu şahsın parasının gitmesi onu fazla üzmez. Bu nedenle gasp suçunda üçte iki oranında indirim yapılmalıdır..”

“Büyük hukukçu” Ahmet Necdet Sezer'in ta Roma Hukuku'ndan beri en temel insan haklarından biri olan “eşitlik” ilkesini nasıl anladığını bu karar ortaya koyuyor.

Bir insanın 18 yıl önceki bir siyasi görüşünü değiştirmesini anlarım; örneğin bir kişi 18 yıl önce Marksist olup şimdi liberal bir görüşe sahip olabilir.

Ancak bir hakim, hukuk fakültesinin birinci sınıfında da, en üst seviyede hakimlik yaptığı bir yaşta da “cins, dil, din, mezhep, renk, ırk ayrımı” konusunda “sapma” taşıyamaz.

Bu arada şunu ilave edelim: Anayasa Mahkemesi, Atatürk döneminde TCK'ya konulan bu maddedeki adaletsizliği TBMM 1990 yılında yani özal döneminde ortadan kaldırdı.

Bir ilave de şu: Anayasa Mahkemesi'ne dava açan Antalya Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ali Güzel, açtığı davayı “beğenmemiş olan” Cumhurbaşkanı Sezer tarafından 2004 yılında Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirildi!

Tabii, Sayın Sezer bugün Anayasa Mahkemesi üyesi olsaydı TCK'daki “adam öldürme” maddesinde de adaletsizlik olduğunu düşünür müydü, bilmiyorum.

örneğin şöyle der miydi: “öldürülen bir adamın düşünceleri önemlidir. Şayet öldürülen adam Kemalist değilse üçte iki oranında indirime gidilmelidir..”

çünkü “Kemalizm'i meslek edinen” Ahmet Necdet Sezer birkaç ay önce şöyle demişti: “Kemalist olmak, adam olmaktır..”!

Yani “iffeti olmayan” bir kadına tecavüzde indirim oluyor da “adam olmayan” bir insanı öldürünce niye indirim olmasın?!

Hele o insan kadınsa, bir de çalışıyorsa, üstelik fahişe ise, hele hele Kemalist de değilse, faili “beraat” ettirmemek bu ülkede “mahkumiyet” sebebidir!




Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi