Bakalım bu kuzudan kaç post çıkaracaklar
Ağrı ile Yalova iktidar için şimdilik kayıp.
Ama nasıl kayıp?
Bir kişiye beş kişi.
Pehlivan da olsa, bir kişiyi beş kişi rahat yıkar.
Yıkar da, bizim oralarda buna erkeklik denmez...
Erkekseniz tek tek gelin... Yalova’da başta MHP’nin adeta CHP’ye katıldığı, cemaatçilerin keza CHP sandıklarına koştuğu, diğer küçük partilerin de muhalefet ruhu ile hareket ettiği bir gerçek...
Tanzimatçı zihniyete göre AK Parti kaybetsin de isterse barajlar taşsın, isterse dereler kurusun, yer sallansın, maden ocaklarında patlamalar olsun, ambulanslar nefes almasın...
İstikrarsızlıktan medet ummak Kemalizm’in saplantısı. İşlerine geldi mi demokrasi, işlerine gelmedi mi “seçim demokrasi değildir” der çıkarlar işin içerisinden...
Yalova, Kılıçdaroğlu cephesinde Kemalizm’in zaferi!..
Bu zaferi sakız gibi çiğneyecek ama yine de sayılar tutmuyor...
AK Parti’nin il genel meclis sayısı tüm muhalefetin iki katı.
Bundan şunu anlayabiliriz, kaybedilen yerlerde halk AK Parti’ye oy verdi, ama adayına vermedi. Bunun bir başka anlamı, bir daha ki sefere adayını iyi belirle demektir...
Ağrı’ya geçince burası bir başka efsane.
Mahalli yönetimler özerklik için bir nevi referandum.
“Madem mahalli idareler bizde söz de bizde olacak” diyorlar.
PKK geçmişte Kürt halkının çocuklarına varıncaya kadar katletmiş olsa da bugün eski acılar yerine örgütün Kürtçülerle bütünleşmiş olduğu imajı ağır basıyor.
Propagandaları, “Örgüt, Kürt halkı ile bir bütündür.”
Hatta inançları odur ki, kısa süre sonra Başkan Öcalan hapisten çıkarak fiilen örgütün başına geçecek. “Örgüt çocukları dağa kaçırıyor” diyenlere de tepkileri var.
Çevresindekileri teşvik için birisi, “18 yaşından küçük iki çocuğumu örgüte gönderdimse ne olmuş” diyor? Bir kısım anneler feryat etse de görülen odur ki giderek Kandil azalmıyor çoğalıyor. Bilinen sayı 2700 çocuk...
İslam kardeşliğini referans alan HÜDA-PAR (Hür-Dava Partisi) bu gidişata karşı.
“Devlet operasyonlarına devam etmiş olsaydı şu anda örgüt bitmişti. Şimdi hem toparlandı hem de ne versen doymaz, birini versen diğerini ister” diyor...
Kürtçülük damarı basınca akılları, hesapları “çoğunluk bizde”.
Ağrı seçimleri Kürtçüler için yeni bir aşama...
Ama gözden kaçan şu var, Güneydoğu halkının %60’a yakını göç etmiş durumda.
Oy veren sayısı %30-40 bile değil...
Göç edenler ise, gittikleri illerde (çoğunluk) AK Parti’ye oylarını veriyor... Kalanlarla BDP birçok ilin belediye başkanlıklarını kazanmış olsa da bu sayı Kürt halkının gerçek iradesi değildir...
Toparlarsak şu tablo çıkar karşımıza;
Bir tarafta “Kemalist politika” dediğimiz ülkeyi yılardır geri bırakan zihniyet, diğer tarafta özellikle Kuzey Irak-Türkiye yakınlaşmasına darbe vurmak isteyen Türkiye Kürtçülüğü.
Her iki tehlike, tarihî MOSSAD projesi...
Duyuyorsunuz, “biz ayrılmak istemiyoruz, özerklik istiyoruz” diyorlar.
Bunun anlamı, siz gönderin biz yiyelim; su, elektrik parası ödemeyelim...
Devlet hâlâ zalim, ne versen Kürtçüler yine masum, ezilen!
Maalesef bu iki çarpık zihniyet hem ekonomide hem de ülkenin birlik ve beraberliğinde yıllardır patinaj yapıyor. Türkiye’nin Kürtçülük terörüne harcadığı para 400 milyar dolar.
Güneydoğu bu para ile şaha kalkardı maalesef teröre gitti...
İktidar ekonomide birçok şeyi kırdı ama etnik bölücülüğü bir türlü kıramadı.
Akil Adam dedi, şu dedi bu dedi olmadı.
Geçen yazımda da bahsetmiştim, gene de yineliyorum.
Bu işlerin panzehiri eğitimdir.
Askerle polisle bir yere kadar, ondan o yanı karanlık...
Alelacele merkez Şırnak olmak üzere tüm Ortadoğu’ya hitap edecek ve de Osmanlıca eğitim verecek büyük bir üniversite vacip. Osmanlıca sayesinde herkes hem tarihini öğrenecek, hem de ortak dile kavuşacak. Halklar bir yerde buluşacak, şimdi ise uzaklaşıyor...
Bu coğrafyada barışın dili Osmanlıcadır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.