Şehzade Bayezid neden öldürüldü?
Şehzade Bayezid’le oğullarının, Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle “Nizam-ı âlem” için katledildiğini, sonra getirilip Sivas’taki Melik-i Acem türbesine defnedildiklerini, tıpkı Şehzade Mustafa vak’asında olduğu gibi, yine absurd bir televizyon dizisi sayesinde, öğrenmiş bulunuyoruz…
Her ne kadar bu idamların üzerinden 453 yıl geçmiş olsa da, bizim gibi bilgiye boş vermiş toplumlarda böyle gecikmeler hep yaşanır. “O kadar kusur kadı kızında da olur” deyip geçelim en iyisi…
Hadi, devlete (ve babasına) isyan etmiş bir şehzadenin sağ bırakılması halinde, kardeşler arasında büyük savaşlar yaşanacağını, birkaç kişi yerine çok sayıda insan öleceğini, devletin bu iç savaşlar sebebiyle zayıflayacağını ve her daim pusuda bekleyen “küffar”a (haçlı orduları da diyebiliriz) yem olabileceğini, böylece yer yüzündeki bağımsız tek İslam devleti olan Osmanlı Devleti’nin tarihten silineceğini de görmezden gelelim…
Türbesine gidip gözyaşları arasında Şehzade Bayezit’e rahmet okuyup, “halife/Padişah” olarak “din-ü devletini” korumaya çalışan Kanuni’ye beddua etmeyi nasıl görmezden gelelim?
Bayezid isyan etti. Ne babasını dinledi, ne “Heyet-i nasıha”yı (belirli aralıklarla Bayezid’e gidip uyaran nasihat heyetlerini).
Kanuni’nin çok iyi örgütlenmiş bir istihbarat teşkilâtı vardı. Bu sayede âdeta oğullarının nefes alışlarını dinliyordu.
Şehzade Bayezid’in ağabeyi Şehzade Selim’i (II. Selim) yok etmek üzere hazırlık yaptığını öğrenir öğrenmez, çatışmayı engellemek için tedbir aldı: Şehzade Selim’i Manisa’dan Konya’ya, Şehzade Bayezid’i ise Kütahya’dan Amasya’ya tayin etti.
Şehzade Selim, emre derhal uyup Konya’ya gittiyse de, Bayezid bu tayini kişiliğine karşı yapılmış bir haksızlık olarak algıladı. Kütahya’da kalmayı sürdürdü. Çünkü tahttan uzaklaştırıldığını düşünüyordu.
Ancak babasının ısrarları sonucu Amasya’ya gitmek zorunda kaldı. Ne var ki, asker toplamayı sürdürdü. Yeterince güçlendiğine inanınca da, ordusunu alarak şehirden ayrıldı. Şehzade Selim’in üzerine gidiyordu.
Sultan Süleyman doğal olarak çok kızdı. Bu bir isyandı.
Bayezid’in sancağından çıkması isyan olarak değerlendirilmiş, Şeyhulislam Ebusuud Efendi ile diğer din âlimlerinden hüküm sorulmuştu…
Hüküm geldi: Bayezid “isyan” suçu işlemişti. Cezası “idam”dı…
O sırada Şehzade Bayezid, on iki bin kişilik ordusuyla birlikte Amasya’yı terk etti. “Padişah olan yalan söyler mi?..” diyerek Kanuni’yi suçluyor, nasihat heyetlerini yanından kovarak hışımla kardeşi Selim’in üzerine gidiyordu.
Kanuni hızlı hareket etmek zorundaydı. Sokollu Mehmed Paşa’yı bir ordu ile Şehzade Selim’in yardımına gönderdi.
Bayezid’in ordusu, Konya önlerinde Şehzade Selim’in ordusuyla kapıştı (Mayıs 1559). Savaş tam gün sürdü. Sokollu da yaklaşıyordu.Belki bu yüzden Şehzade Bayezid sonuç almayı beklemeden ordusunu alıp Amasya’ya döndü. Ama artık fermanlıydı: Yakalandığı yerde idam edilecekti.
İşte bu sırada o meşhur manzum mektubunu yazıp meşhur âlimlerden Muhyiddin Cürcani ile babasına gönderdi: “Allah biliyor ki günahsızım” diyor, af diliyordu. Kanuni’nin cevabı, “Bari günâhsızım deme de tevbe et cânım oğul” şeklinde oldu.
Bu mesele Kanuni’nin şahsi meselesi değildi, önemli bir devlet meselesiydi. Affetme yetkisi yoktu. Bütün yolların tıkandığını gören Şehzade Bayezid, hiç bir şart altında babasına teslim etmeyeceğine dair yemin verdikten sonra Safevi Şahı Tahmasb’a sığındı. Bu da sonu oldu. Çünkü Tahmasb, 1 milyon 200 bin altın ile Kars Kalesi karşılığında Bayezid’i babasına sattı (sonradan 200 bin altın daha verip Kars’ı kurtardı).
Anlaşma sağlanınca, Kazvin’e giden Osmanlı elçileri, 25 Eylül 1561 tarihinde Bayezid’i teslim alıp oğullarıyla birlikte infaz ettiler.
Ama infaz tabii ki dizide gösterildiği gibi gerçekleşmedi. Bayezid ayrı yerde, oğulları ayrı yerde idam edildiler.
“Kanuni, Bayezid’i affetseydi ne olurdu?..” sorusuyla birlikte, “küçük şehzadeler niçin öldürüldü?” sorusunu daha sonraki yazımızda cevaplayalım inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.