Cumhuriyet... İmtiyazsız, sınıfsız bir kitle!
Cumartesi günü Sabah'ın "İç sayfa manşeti" idi, Ankara Büro'dan Ceyda Karaaslan' ın haberi:
"Başbuğ, astsubayları resepsiyona çağırdı"
Alt başlık da şöyleydi:
"TSK'nın başına geçmeye hazırlanan Org. İlker Başbuğ, yıllardır ihmal edilen astsubaylara jest yapacak. Genelkurmay Başkanlığı, 30 Ağustos Resepsiyonu'na ilk kez astsubayları da davet etti."
Şöyle bir şey:
30 Ağustos'un 86'ncı yılında, Silahlı Kuvvetler'in yüzde 70'ini oluşturanlara ilk kez davet!
Sizce neden böyle olmuştu?
Yani "Bu yıl neden çağırdılar?" diye sormuyorum; "Bunca yıl niye davet edilmediler", diye hayret edelim istiyorum!
"En cumhuriyetçi kurum", kendi yüzde 70 mensubunun temsilcilerini, "Gazi Orduevi"ndeki Zafer Bayramı" resepsiyonuna neden davet etmiyor, edemiyordu?
"Cumhuriyet"; laikliğin dışında, aynı zamanda, insanların kökeni, konumu ne olursa olsun, "eşitlik, kardeşlik ideali" değil miydi? "İmtiyazsız, sınıfsız bir kitle iddiası" değil miydi?
"İmtiyazların kaldırılması esası" değil miydi?
Şimdi, Org. Başbuğ, son anda karar değişmezse, "doğru ve hakkaniyetli" olan bir şeyi yapıyor.
Ama "yanlış olan" bir tek "resepsiyon" değildi ki!
Bizzat Org. Başbuğ, şubatta Astsubay Meslek Yüksekokulu'ndaki konuşmasında, belli ki "haksızlık" gördüğü şu hususların da altını çizmiş, bir yerde vaat vermişti (Aslında kimisi sivil iktidar ve TBMM konusu ya!):
1. OYAK yönetim ve denetim kurullarında astsubayların da yer alması. (Ne tuhaf değil mi? Serbest piyasa holdingi mi yoksa emir komuta zincirinde bir şirket mi, yardımlaşma sandığı mı olduğu belirsiz OYAK'ta, cebri tasarrufun yüzde 70 kaynağının, yönetimde tek temsilcisi dahi olmaması! Bu konu zaten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitti.)
2. Astsubayların da ceza ve ödül verme yetkisine kavuşturulması. (Sadece iki dudak arasında 21 güne kadar oda hapsi cezası almakla kalmaması! AİHM bu cezaları insan haklarına aykırı bulduğu halde uygulama sürüyor.)
3. Astsubayların 1'inci derece 4'üncü kademesine kadar ulaşabilmesi. (üniversite mezunu, yüksek lisanslı, iki veya üç dil bilse bile, onca kıdeme, liyakate rağmen "bir tek bu memurların" o kademeye ulaşmasının yasak olmasına siz ne derdiniz?)
4. Kıdemli astsubaylara da görev tazminatı verilmesi. (özellikle yarbay ve üstü subaylara görev, temsil, kadrosuzluk gibi tazminatlar verilirken, binbaşı ve altındaki subay, astsubaylara verilmemesinin yarattığı maaş uçurumunu bilen biliyor!)
5. Astsubayların lojmandan yararlanma oranının yükseltilmesi. (Yüzde 70, lojmanların yarısından da çok azına ulaşabiliyor. Lojman kaliteleri ciddi farklı. çocukların oyun yerleri de. Servis araçlarındaki ön ve arka koltuklar bile.)
6. özel eğitim merkezlerinin astsubaylara tahsisinin artırılması. (Kastedilen, kamplarda tatil imkanı. Derin adaletsizlik orada da. Hem tahsis, hem koşullar. Orduevleri de öyle. Ama beterin beteri var. Birer, ikişer şehit olan uzman çavuşlar, jandarmalar orduevine giremiyor bile.)
7. Emekli maaşının yükseltilmesi. (Tazminat uçurumu yüzünden emekliler zaten uçuruma yuvarlanıyor.)
8. Yaş haddinden emekli astsubayların askeri hastanelerin B polikliniğinden yararlanabilmesi. (İşte bilmediğim bir konu: Demek ki, hastanenin A'sı, B'si, C'si var... Demek ki, herkes her polikliniğe giremiyor. Demek ki, hastanın da beyazı var, siyahı var!)
Org. Başbuğ, hiç olmazsa iyi bir adım atıyor.
105 liraya bomba imha eder miydiniz?
Her köşesinde kahpe bomba fışkıran memlekette, tabii ki "kamu görevi, millet ve vatan aşkı" karşılıkla, parayla filan ölçülmez!
Lakin, kendinize sorun:
Siz bir bombayı kaç YTL'ye imha ederdiniz?
"Cumhuriyetçi" bir TV kanalındaki dizide, adı "Başçavuş" olarak tavuğa münasip görülenlerden bir astsubay, henüz hayattayken yazıyor (Bir tavuğa da "general" diyebiliyorsan, öteki tavuğa "medya patronu" diye seslenebiliyorsan mesele yok!):
"15 yıllık bomba imhacı astsubayım. Görevim, patlamamış, tuzaklanmış her türlü el yapımı patlayıcının imhası.
Genelkurmay'dan takip ettiğim kadarıyla, Güneydoğu'da günlük 30 olay olmakta. 28'i, tespit edilip biz imha astsubayları tarafından etkisiz hale getirilir.
Bu imha işleminin karşılığı 105 YTL almaktayız.
24 Nisan 2008'de, bomba imha uzmanı polislere 693 YTL ödenmesi için yasayı Cumhurbaşkanı onayladı.
Yapmış olduğumuz iş aynı ama biz yararlanamadık. Gözümüz onlarınkinde değil. Ama gözünüz bizimkinde olsun. Lütfen siz seslendirin."
Ne basit, değil mi! Patlarsa canın, patlamazsa 105 YTL.
Kendi hayatını ortaya koyarak hayat kurtaran bir insanın bunu çok olağanmış gibi anlatışını kavrıyor muyuz?
Onu esas kıran ise, yukarıdaki yazıdaki hususlar dahil, "adalet duygusu" meselesi. Yoksa bomba değil!
Aslında asker, sivil, en ciddi sorun bu: Adalet duygusu! Cumhuriyetin de, demokrasinin de, sosyal hukuk devletinin de büyük yalanı!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.