Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Benim adayım da Bihlun Tamaylıgil

Benim adayım da Bihlun Tamaylıgil

CHP kendi mahallesinden birini bulamadı ve öteki mahallenin çocuğunu aday gösterdi. Demek ki CHP bitmiş de fatiha okuyanı yok. (“Fatiha okuyanı yok”tan özel bir anlam çıkarmayın lütfen. Yoksa bütün CHP’liler elbette fatiha okumayı bilirler. Şimdi burada nelere fatiha okuyup okuttuklarını saysam, bana ayrılan yer yetmez.) Madem öteki mahalleye tadandın, bari ismi kolay birini seç birader.

16 Hazirandan beri Ekmeleddin beyin adını bir türlü doğru söyleyemedi Kemal bey. Bu isme niye yabancılık çekiyor anlamadım... Kendi adı ile Ekmeleddin beyin adı aynı kökten gelir oysa, Aralarında sadece “din” farkı var. O kadar da olsun canııım!... Bilindiği gibi “kemâl” kelimesinin de “ekmel” kelimesinin de kökü Arapça “k, m, l” harflerinden oluşur. “Kâmil, ikmâl, tekemmül, mükemmel, tekâmül” kelimeleri de aynı kökten gelir.  

Kemal beyin, neredeyse adaşı olan Ekmeleddin beyin adını söyleyemeyişine takıldım kaldım arkadaş. Hadi başlarda zorlandın; hafta içinde Avrupa’da da zorlandın... Hâlâ adını söyleyemiyorsun birader.

Mesele adını söyleyememekten çıkınca, ben de aynı özelliği taşıdığını düşündüğüm Bihlun Tamaylıgil’i cumhurbaşkanlığına aday gösteriyorum arkadaş. Bazılarına göre Ekmeleddin beyin adını soy adını söylemek de zor, Bihlun Tamaylıgil’in de...  Madem pazar adını zor söylemekten açıldı, ben de “Bihlun Tamaylıgil” diyorum!...

Bihlun Tamaylıgil, hem CHP’li; yani kendi mahallesinin çocuğu, hem de kadın... Kemal bey geçen senelerde “Çankaya’a bir kadın oturmalı” demiyor muydu?... Alın size bir kadın. Hem CHP’li, hem de adı zor söyleniyor!...

Süheyl Batum ve şürekâsının (Oda TV ve Ulusal Kanal) “Emine Ülker Tarhan” demesini ciddiye almayın. Kadıncağızın adı Emine Ülker... Neresi zor bunun?... Olsa olsa soyadında bi karışıklık olur... Kimisi “Tarhan” der, kimisi “Tarkan”... (Ben “Tarkan”ın tutacağına eminim.)

Ben “Bihlun” hanımda ısrarcıyım arkadaş. Emine Ülker Tarhan’la yanyana koyun, cumhurbaşkanı koltuğunu hangisi doldurur görürsünüz. Emine hanım, koltuğunda kitapları, üniversite öğrencisi havasında biri... Bihlun hanım, maşallah hökümat gibi kadın valla!... O koltuğu hakkıyla doldurur; “godu mu oturtacak” cinsten.

Bihlun hanımın adına vurgunum. Gerçi soyadı da cafcaflı haaa!... “Tamaylıgil...” Tamaylızadelerden yani... (Gerçi “Tamay” kelimesi biraz Moğolca’yı falan hazıtlatıyor ama ben asıl adına vurgunum.

Bihlun hanımın adını ilk defa televizyonda duydum. Spiker kızcağız da ilk defa görmüş ki böyle bir adı, söylerken zorlandı ve ben o zorlamada doğrusunu daha sonra öğreneceğim kelimenin “dil-hûn” olduğunu zannetttim ve yürekten vuruldum böyle bir isme. “Gönlü, yüreği kanlı” demekti bu... İçinde hicranların, firkatlerin nice terk edilmişliklerin yattığı trajik bir aşk hikâyesi vardı sanki bu “dil-hûn” isminde.

Bir kaç gün sonra, hanımefendinin adının “Bihlun” olduğunu öğrenince içim bi burkulsun, bi burkulsun!... “Dil-hûn” gibi arkasında trajik bir aşk hikâyesi hayalini kurduğum bir  ismi kaybetmiş olmanın hüznü, beni trajik durumlara sürükleye yazdı. Bereket Süheylâ imdadıma yetişti de, kurtardım kendimi...Yoksa  malihülyalar ortasında yok olup gidecektim orta yaşın tecrübe kumkuması içinde.

Şimdi anladınız değil mi niye Bihlun Tamaylıgil’i cumhurbaşkanlığına aday göstermek isteyişimi? 

Bihlun Tamaylıgil’in adının zorluğu kesmediyse, Dengir Mir Mehmet Fırat verelim!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi