“Ekmel” Bey, Aziz Nesin ve Başbağlar
''Zor durumdaki” Kemal Kılıçdaroğlu’nu rahatlatmak için seçim kampanyasına Hacı Bektaş’tan başlayan –daha doğrusu başlatılan- Ekmeleddin İhsanoğlu...
İsmindeki “Din hanesi” kaldırılmış haliyle söylersek “Ekmel Bey”, Anadolu insanına ne denli yabancı olduğunu ilk günden ortaya koydu.
Bir dost; “Otuzuna kadar Anadolu’ya, 60’ına kadar memleketi Yozgat’a ayak basmamış bir zattan ne beklenirdi ki!” diyor.
Katılmıyorum.
“Ekmel Bey” gibi okumuş, efendim –katliamlar, darbeler karşısında dilsiz kalmasını engellememiş de olsa – üç, dört dil bilen bir zatın, Anadolu’yu “kara taassup” içinde yüzen insanların diyarı olarak göstermesi, “memleketten uzak kalmasıyla” izah edilebilir mi?..
Sivas’taki “Şeytan Ayetleri” tezgahına tepki gösteren bütün vatan evlatlarını nasıl olur da “kara taassup” içinde yüzen insanlar olarak nitelendirebilirsiniz muhterem Ekmel Bey!..
Ayıp ki ne ayıp!..
Paris’te yoldan çevirdiğiniz herhangi bir Fransız bile Anadolu insanını daha fazla tanır.
Bir Cumhurbaşkanı Adayı’nın Anadolu insanına “Fransız’dan da Fransız” kalmasının izahı var mı?..
•
Vâhâmet!..
Bir Cumhurbaşkanı Adayı, bir Kültür ve Bilim Tarihi profesörü, nasıl olur da Cumhuriyet ve hatta dünya tarihinin en büyük tezgâhlarından biri olan Sivas olaylarında kaç kişinin öldüğünü bilmez...
“30’a yakın insanımızın öldüğü!”
Bu bir “ilim adamı”na yakışan laf mıdır?..
•
Bir “ilim adamı” ,
Nasıl olur da, 33 vatandaşımızın idama mahkûm edildiği davadan “mahkûmiyet çıkmadığını” zanneder!..
Yok aslında kimyacıymış, yok sonradan bir şekilde Kültür ve Bilim Tarihi profesörü olmuş!..
Diyelim ki, hiç akademik kariyer yapmadı.
Diyelim ki açık öğretim fakültesinin Konaklama İşletmeciliği bölümünden mezun...
Bu memlekette yaşayan –olmadı, bu memlekette yaşamadı Ekmel Bey- bu memleketi uzaktan da olsa, göz ucuyla da olsa takip eden bir vatandaş, Sivas olaylarında kaç kişinin öldüğünden habersiz olabilir mi?..
“Mahkûmiyete çıkmadığını” zannedebilir mi?..
•
Hadi bilmiyordunuz diyelim...
Akıl almaz bir durum ya, hadi bilmiyordunuz diyelim...
Birinin (belki de Emine Ülker Tarhan takımından kamuflajlı birinin zor durumda kalmanız için) elinize tutuşturduğu- notlarda bir gariplik olduğunu fark etmemenize ne demeli?...
Bir memlekette “30’a yakın” (!!) vatandaşın öldüğü olaylar meydana gelecek ve bundan dolayı hiç kimse mahkûmiyet almayacak...
Koca “çatı adayı”, -bilgisayar okur yazarıysa eğer- şöyle bir kenara çekilip “arama motoruna” girmez mi?..
•
Bir girse...
Görecek, ölen “30’a yakın” değil, 37!..
Bunlardan 33’ü “Aziz Nesin’li Şeytan Ayetleri tezgâhı”na kanarak Sivas’taki sözde şenliklere gelenlerden.
Ekmel Bey; size doğru söylememiş etrafınızdaki mezhepçiler!..
Sizi aldatmışlar, kandırmışlar, ayakta uyutmuşlar.
Bilmezliğinizden istifade etmişler.
“Kimsenin mahkûmiyet almaması” gibi bir durum yok “Ekmel Bey”; tam 33 idam var!..
•
Ekmel Bey, biraz araştırsa 33 idam kararıyla sonuçlanan davalarda mahkûm ve mağdurların yeniden yargılanmasını gerektiren ne büyük hukuksuzluklara imza atıldığını görecek de...
Nerdeeee!..
•
Ekmel Bey, Sivas olaylarının hemen ardından, Başbağlar’da 33 vatandaşımızın hunharca katledildiğini de bilmez tahmin ederim!..
Erkeklerin sakallarından vurulduğunu ne bilsin Ekmel Bey, etrafındaki mezhepçiler söylemediler ki!..
Bilmiyordu Ekmel Bey...
Bileydi...
Hacı Bektaş’ta Sivas olaylarından bahsederken yalan, yanlış, saçma sapan ifadelerle “Anadolu insanını” karalayan Ekmel Bey, Başbağlar hakkında “tek kelime etmemek” durumuna düşer miydi?..
Bileydi...
“Mezhepçilerin” tuzağına düşer miydi?..
Bileydi, “Ali’siz Alevilerin” (yani sözde Alevilerin) tuzağına düşer miydi?
•
Ekmel Bey’e ağır gelecek ama...
Kendilerine “33’ler üzerinde” düşünmesini de naçizane tavsiye etmiş olalım.
Sivas’ta 33 “tezgâha düşmüş mağdur”,
Başbağlar’da 33 vatan evlâdı maktûl,
ve Sivas Davası’nda 33 idam kararına muhatap gariban!..
33, 33, 33!..
Tefekkür Ekmel Bey!..
Fazla değil, biraz tefekkür!..