Müslüman Belediyelerden Rica
Muhterem Müslüman Belediyelere:
Selam ve hürmetlerimi sunar, Cenab-ı Hak’tan hayırlı başarılar dilerim. Mübarek Ramazan ayındayız. Müslüman bir okur-yazar vatandaş olarak bir temennimi nâçizâne arz etmeme izin vermenizi ve cür’etimi bağışlamanızı rica ediyorum.
Geçtiğimiz yıllarda birtakım belediyeler yatsı ve teravih namazları vaktinde birtakım eğlenceler, şenlikler, etkinlikler yaptılar. Oruç tutan halkın bir kısmı camiye gitti, bir kısmı bu şenliklere…
Takdir buyurulacağı üzere namaz vakti böyle faaliyetlerin yapılması uygun olmaz.
Eğlencelerin, şenliklerin, etkinliklerin bir kısmı dine uygun oluyor, herhangi mahzuru yok, lâkin bir kısmı İslam’ın ve Ramazan’ın ruhuna uymuyor.
Dinimiz ve Şeriatımız umuma açık toplantılarda kadın-erkek karışık oturulmasına izin ve cevaz vermiyor. Müslüman hanımların yerlerini ayırmak, onları aşağılamak değil, bilakis onlara saygı göstermek ve değer vermektir. Kendi aralarında otursunlar, rahat etsinler…
Yatsı ezanı okunduktan sonra Ramazan şenliği ve eğlencesi yapmak, dolaylı şekilde de olsa “Camiye gitme, eğlenceye gel” demektir.
Müslüman halkı namaza, ibadete, camiye, cemaate davet ve teşvik etmek gerekir.
Aslında bu uyarıyı yapmak bendenizin işi değil, Diyanet’in vazifesidir.
Oruç tutan, vakit namazlarını kılan belediye başkanlarımızı bilhassa yatsı ve teravih namazlarında camilerde görmek istiyoruz.
Camilerle ilgili bazı dilek ve temennilerim var; tabiî onları belediyelerden değil, Diyanet’ten istiyorum.
1. Ezanlar, en fazla yetmiş desibel şiddetinde okunmalıdır. Bundan ötesi ezana, kulaklara zarar verir. Hoparlör terörü ve fetişizmi medenî ve görgülü Müslümanlara yakışmaz.
2. Camilerdeki aşırı ve çiğ ışıklar huzur içinde ibadet etmeye mani olmaktadır.
3. Klima cihazları ve vantilatörler şu yaz aylarında camilere terli gelen Müslümanların bir kısmını hasta etmektedir. Bunların cemaati hasta etmeyecek şekilde ayarlanması gerekir.
4. Ezan okunur okunmaz vaazlar, konuşmalar derhal, hemen bitirilmeli ve namaza başlanmalıdır.
5. Ezan okunurken cami içinde hoparlörle konuşma yapılmamalıdır. Böyle bir şey ezana saygısızlık olur.
6. Vakit ve cuma namazlarında camilerde makbuzsuz para toplanmamalıdır.
7. Kadınlara ayrılmış bölümler, kafesler, perdeler ile ayrılmalıdır.
Ehl-i Sünnet dairesi içindeki bütün cemaatler, tarikatlar, gruplar, parçalar, alt-kimlikler halkın camilere gitmesini ve cemaatle namaz kılmasını teşvik etmelidir.
Önceki senelerden biliyorum, İstanbul’da yatsı ve teravih namazları en güzel şekilde Cerrahîler tarafından kılınmaktadır. Kendilerini tebrik ediyorum.
Evvelki Ramazanlarda Ayvansaray’ı geçtikten sonra Eyüp’e giderken, bir mekânda İslam’ın ve Ramazan’ın ruhuna uymayan eğlenceler ve şenlikler yapılmıştı, naçiz bir Müslüman olarak bunları kınıyorum.
Kadınlarla erkeklerin karışık olarak, gülüşüp kıkırdayarak Ramazan eğlencesi yapması İslam ahlâkına uymaz. Dinimizin sınırları, adabı, erkânı vardır. Lütfen bunlara riayet edelim.
(İkinci yazı)
Âhir Zaman Dünyası
ÖNCEDEN olmazdı, İstanbul’da bir ay kadar önce şiddetli rüzgarlar esti, hortumlar oldu.
Mimsiz medeniyet dünyanın iklimini altüst etti.
Zelzeleler çoğaldı.
Bizde kuraklık tehlikesi baş gösterdi, Bosna-Hersek’i seller bastı.
Kutuplardaki buzlar eriyor, denizler yükselecek, su seviyesindeki ülkeler, adalar denize gömülecekmiş.
Yaz geldi ya, bizde orman yangınları başladı.
Bazı ormanlarımız gözü dönmüş kuduz rantçılar tarafından kundaklanıp yakılıyor.
Âhir zamanda yaşıyoruz. Zina çoğaldı… Bina çoğaldı… Riba lağımları taştı, her yere yayıldı.
Suçlar arttı… Cinayetler çoğaldı.
Pozitif ilimler ve teknik çok ilerledi; ahlak ve fazilet geriledi.
Refah seviyesi yükseldi, mutluluk azaldı.
Toplum bir oto-toplum, bir telefon-toplum haline geldi.
Kötü ve şeytanî medeniyet erkekleri kadınlara, kadınları erkeklere benzetmeye çalışıyor.
Bir iki santimlik böcekler çıktı, mahremiyet kalmadı.
Vefa, dostluk, komşuluk büyük darbe yedi.
Herif otomobiliyle bir yayaya çarpıyor, kurbanı kanlar içinde yere yığılıyor ve katil sürücü gaza basıp kaçıyor.
Uyuşturucu yaygınlaştı… On yaşındaki masum çocuklar uyuşturucu ile tanıştırıldı.
Öğrenci kız gayr-i meşru çocuğunu tuvalette doğurmuş, bir poşete koyup çöpe atmış.
Seks köleliği devletin himayesinde sürüyor.
Müslüman feministler bile buna ses çıkartmıyor.
Kokuşma korkunç ve dehşet verici boyutlara ulaştı.
Pozitif ilimler, teknik, zenginlik, refah, hız ve konfor arttıkça cahillik de artıyor.
Futbol holiganlıkları ve şikeleri…
Azgınlıklar azgınlıklar azgınlıklar…
Masaj salonları… Sadece masaj mı?
Güvenliksiz madenlerde toplu ölümler…
Bir miktar kızıp köpüren, matem tutan, ah vah diyen ve sonra unutan toplumlar.
Gaflet gaflet gaflet… Depremini bekleyen şehirler.
Yetmiş sene önce ekmek vesika ileydi, zamanımızda günde (evet günde) beş milyon ekmek çöpe atılıyor.
Vezüv’ün patlamasına az kalmış, Pompei ve Herculanum’da çalgı çengi eğlence vur patlasın çal oynasın.
Sodom Gomore…
Tufan olursa yüksek dağlara çıkarız bize bir şey olmaz diyen Nuh kavmi.
Yalanlar dünyası… Emanetlere hıyanet… Haram yeme yaygınlaşmış… Kara para barajlarının duvarları çökerse ne olacak?
Ellerinde imkan ve fırsat olduğu halde emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmayan sahte dindarlar.
Milyonlarca dedikodu mübtelası…
Ölü eti yiyen gıybetçiler…
Âhir zaman dünyası… Sodom Gomore… Titanic…
Ne demişti beyinsizin biri? (Hâşâ) Bu gemiyi Allah bile batıramaz… Ne olmuştu? İlk seferinde batmıştı.
Buzdağına hızla ilerleyen Titanic’ten çalgı, fuhuş, içki, kumar sesleri geliyor. Gemi menzil-i maksuduna gidiyor.