Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Ayşe Fatma Soylu Bir Kadın: Sâre Davutoğlu

Ayşe Fatma Soylu Bir Kadın: Sâre Davutoğlu

1991 yılında, Aliya İzzetbegoviç'in isteği ile bir grup Bosnalı genç,  yüksek tahsil için Malezya'ya giderler. Bu gençler, üniversitede bir Türk hoca ile yakınlık kurarlar. Hoca, gerek tahsilleriyle gerek husûsî meseleleri ile yakından ilgilenir.

Birgün, bu gençlerden Amer Bukviç'i,  sivrisinek ısırır. Ateşlenir ve şuurunu  kaybeder. Onu hastaneye, hocasının eşi götürür. Sabaha kadar da başında  bekler. Biri annesinden uzak, diğeri anne makamında iki Osmanlı torunu, bir hastane odasında  gurbeti  paylaşır.

Amer Bukviç , şimdi, Uluslararası Bosna Bankası İcra Kurulu Başkanı. Kızının adı Sâre. Bukviç, o gece başında bekleyen Sâre Davutoğlu'nun adını koyar kızına.   


Dede Korkut, kadınları dörde ayırır. Solduran sop, dolduran top, ne kadar dersen bayağı ve sonuncusu ise evin dayağı . Evin dayağını şöyle anlatır:

Eve kırdan, yabandan
Ya da elden, obadan
Bir misâfir gelirse,
Koca evde değilse;
O yedirir, içirir,
Ağırlar ve gönderir.

Sâre Hanım'ın, eşinin istikbâli için yollara düşmesi ve gurbette, eşinin  anne-babadan uzak öğrencilerine hiç yüksünmeden analık etmesi sıradan bir şey değil. Evin dayağı sınıfından olması îcâb eder.

Ahmet Davutoğlu'nun ikbâlinde, babaannesinden tutun da gittiği ülkelerde elini uzattığı bir çok mazlûmun duâsı olduğu bir gerçek. Kimbilir belki de en tesîrlisi Amer Bukviç'in Bosna'daki annesinin , oğlunun başında bekleyen anneye ettiği duâdır.  

Dedem Korkut, devâm ederek  evin dayağı için şöyle diyor:

Ayşe, Fatma soyundan...
Böylesi ocağından
Hân’ım eksik olmasın,
Soyu sopu yaşasın.
Bebekleri yetişsin,
Allah sana da versin.  

Bu Ayşe Fatma soyunu, biraz açmak istiyorum. Ayşe, Hz. Aişe; Fatma ise Hz. Fâtıma demektir. Hz. Fâtıma da Hz. Hatice demektir. Hz. Hatice, eşe itaatin, eşe arka çıkmanın zirvesidir. Hz. Aişe ise ilmi olan eştir.

Bir kadının, hem kendisini eşine ve evine  adamış olması hem de ilim tahsil ederek, meslek sâhibi olarak bireysel bir duruş göstermesi çok mühim bir özelliktir.

Ben, Sâre Davutoğlu'nu böyle görüyorum. Ayşe Fatma soylu bir kadın olarak.  Hem  evinin dayağı, yâni orta direği hem de ilim tahsil etmiş bir hanım. Bir ayağı, gelenekte; bir ayağı bilimde. Bir ayağı, bu toprağa basıyor; diğer ayağı, dünyayı dolaşıyor.

Bu sebeple, tahsilli muhâfazakâr kadını lâyıkı vechile temsil ettiğine inanıyorum. Özgün ve kişilikli duruşunu önemsiyorum. Ne eş durumundan makam sâhibi olarak açılışlarda bol bol kurdele kesen politikacı eşlerine ne de başörtü meselesi çözülünce başını örten vekillere ve rektöre benziyor.

Sâre Hanım, bir yandan, eşinin işinin yoğunluğundan dolayı  evin babası olacak kadar fedâkâr bir eş ;  diğer yandan, sâhiplendiği kongrelerde tebliğ verecek kadar donanımlı bir entellektüel.

Evlenirken "Mümkünse tahsilli olmasın, hadi tahsilli ise çalışmasın." felsefesiyle eş tercihi yapan; sosyal statüsü veya makamı değişince hanımını yetersiz gören ve değişmesini taleb ederek sahaya süren erkekleri hiç anlamamışımdır. Onlar benim için tam bir hayal kırıklığı. Bana göre bu, o hanımlara bir hak iâdesi değil; bir haksızlıktır. Zîrâ, hem tanımadıkları  hem takvâları gereği uzak durdukları(ve de uzak tutuldukları) kamusal alana girmelerinin pek keyifli olduğunu zannetmiyorum.
Bu mecbûrî değişimi fazla keyifli bularak sınırlarını zorlayan  hanımların yaptıkları kazâlar ise başka bir hayal kırıklığım.  Eş baskısının tedâvülden kalkmasıyla,  yılların acısını bayıla bayıla çıkarmalarını hayret ve ibretle seyrediyorum.

Kadın,  eşinin kariyerine göre şekil alacak bir hamur değildir. Kadın, öznedir; nesne değildir. Fikirdir, kıymettir. Kadın, bir Peygamber emânetidir.

Tahsilli ve meslek sâhibi başörtülü hanımlar, bir yandan sistemin yasaklarını aşmaya çalışırken diğer yandan kendi mahallesinde birey olma mücâdelesi verdiler. Yorucu oldu ama, başardılar. Sâre Davutoğlu, bu başarının müşahhas bir örneğidir. Kendisini eşinin kimliği ile değil, bireysel duruşu ve kariyeri ile ifâde etmenin somut örneği..

Sâre Hanım!
Biz, "Büyük Türkiye" sevdâlılarıyız. 2023'lerin 2053'lerin hayâlini kuruyoruz. Biz görmesek de çocuklarımız ve torunlarımız için...

Müstakbel Başbakanımızın da dediği gibi bu, kutlu bir yürüyüştür. Bu kutlu yürüyüşte, sınırlarını aşan değil, sınırlarını bilen hanımlara ihtiyâcımız var.  Bâcıyân-ı Rum misâli Anadolu kadınlarına ihtiyâcımız var. Erkekleri durduramayınca,  kadınlar üzerinden kargaşa çıkararak hız kesmeye çalışan fitne ehlinin  heveslerini kursaklarında koyacak hâtun kişilere ihtiyâcımız var.
Sizin gelişiniz gönlümüzü hoş etti.

Hoşgeldiniz Sâre Hanım. Hayırlı olsun. Her dâim duâcı olduğumuzu biliniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi