AK Parti’de “kırılma” yaşanır mı?..
Sayın Davutoğlu’nun Genel Başkan ve Başbakan olarak tercih edilmesinin hesaplarına uymamasından dolayı sağda solda tezvirat üretenlere fazla kulak asmamak lazım.
AK Parti yönetimi neyi niçin yaptığını çok iyi biliyor.
Bugüne kadar “yapacağız” dediklerinin büyük kısmı, ama plânladıkları tarihlerde ama biraz gecikmeyle tahakkuk etmiş veya tahakkuk etme yoluna girmiş durumda.
Sayın Erdoğan, iktidarının ilk dönemlerinde “Sadece üniversitelerde değil kamu kurumlarında da başörtüsü serbest olacak” dediğinde bunun en azından ikinci bölümünün gerçekleşmesinin çok çok zor olacağını düşünmüştüm.
Gördük ki milletten aldığı güçlü destekle bu işi büyük ölçüde çözdü.
Öte yandan, “çözüm süreci” denilen yola girdiğinde bu işin büyük sıkıntılara, sancılara ve oy kaybına yol açacağını düşünenlerimiz çoktu.
Baktık; son derece akıllı bir algı yönetimi ve stratejik hamlelerle bu işi de belirli bir noktaya getirdiler.
Bugün artık, eski zamanlardan kalma saçma sapan rezerv yüklü ifadeleri değerini kaybetti.
AK Parti, bu konudaki hassasiyeti bilinen Orta Anadolu’da bile oylarını sürekli olarak tırmandırıyor.
Türkiye’nin AK Parti’ye “tepki” yüklü olduğu söylenen kıyı şeritlerinde bile çok iddialı durumda.
Düne kadar AK Parti’nin politikalarına kuşku ile bakan başka partilerin tabanlarından bile önemli ölçüde oy desteği sağladı bu siyasi hareket.
Önceleri “alternatifsizlik” faktörüyle de oy alan AK Parti, şimdilerde “büyük ölçüde icraatlarına referansla” çekiyor halk desteğini.
Kapatma davası, Sayın Erdoğan etrafındaki buluşmayı pekiştirdi.
Gezi olayları ve 17 Aralık tezgâhı, son olarak da “Paralel-Ekmel” birleşmesi, AK Parti kadrosundaki bazı isimlerin sınava tabi tutulduğu süreçler oldu.
Bütün hınzırlıklara muhatap olmuş, son derece tecrübeli, son derece stratejik düşünen, “ortak aklın” nimetlerinden istifade eden bir kadronun önderliğinde müsaitleştirilen zeminin üzerindeki inşa faaliyetinin hızlanacağını düşünüyorum.
“Yeni Türkiye”ye yolculuğu Allah’ın izniyle hızlanacaktır.
Sayın Erdoğan’ın önderliğindeki sürecin “Güçlü ve Vefalı” Başbakan’ı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Kongre’de yaptığı konuşma önümüzdeki dönemin ipuçlarını vermesi bakımından önemliydi.
Sayın Davutoğlu, konuşmasında bir siyaset adamının toplumun farklı kesimlerine vermesi gereken mesajlardan hemen hiçbirini eksik bırakmadı.
Hem Sayın Erdoğan’ın hem de Sayın Davutoğlu’nun konuşmalarından çıkarttığım sonuç;
Kimi muhalefet partilerinin ortaya koyduğu “kutuplaştırıcı” tavır, bundan sonra etkisini büyük ölçüde yitirecek.
Türkiye’nin “ideolojik” temelli kavgalara harcayacak vakti de enerjisi de yok.
Özellikle 2015 genel seçimlerinin sağlıklı bir neticeyle atlatılmasından sonra; “eğitim” ve “kültür” alanındaki yeni adımlar için süratle harekete geçilecek.
Türkiye, ekonomide “üreten” ama “katma değeri yüksek ürünler üreten”, “küresel markalara sahip” bir ülke olma yolunda güçlü adımlar atacak.
Enerji alanındaki -yüzde 75 oranındaki- “dışa bağımlılığımızın” azaltılması için her türlü çabayı ortaya koyacak.
“Vesayet” meselesine gelince; orada sadece “paralel devlet” kavramıyla işaret edilen malûm yapıyla mücadele yok, hangi gerekçe altında olursa olsun “milli irade”yle çatışan, onu etkisiz kılmayı hedefleyen bütün yapıların tasfiye edilmesi için son “vuruş”lar da eksik bırakılmayacak.
•
Bu arada, başta “ekonomik kriz” senaryosu olmak üzere birçok tezgâhla karşı karşıya kalabiliriz.
Sinyalleri verilen “IŞİD” benzeri yapılar üzerinden provakasyonlar da sürpriz olmaz.
Ancak, yazının girişinde işaret ettiğimiz gibi “tezgâhlara” bağışıklık kazanmış olan milletimizin desteği ile inşallah bütün zorluklar aşılacak.
Aksi takdirde Türkiye kaybeder.
Bunu isteyenlerin istemeyenlerden çok daha az olacağını biliyoruz.