Obama’nın stratejisi!..
IŞİD ile “mücadele” stratejilerini açıklayan Obama, “IŞİD’in İslam ile alâkası yok. IŞİD’in kurbanlarının büyük çoğu Müslümanlar” dedi.
En az iki milyon Müslüman’ı katleden ve çok daha fazlasını katlettiren ABD, şimdilerde “kurbanların çoğunun Müslüman” olmasını dert edinmiş rolünde.
Bunları söyleyen Obama, Filistinli kadın ve çocukların üzerine ölüm yağdıran İsrail’i “Meşru müdafaa hakkını kullanıyor!” diyerek savunmakta tereddüt etmemişti!..
Bu tavrı kim unutabilir!..
Bir de…
“Paralel Yapı” saldırılarının “ABD’nin teşvik ve izni olmadan” gerçekleştiğine inanan da yoktur herhalde!..
Gayet net!..
•
IŞİD’in, AK Parti iktidarının bin türlü “paralel” saldırının kıskacı altına alınmak istendiği bir dönemde, Türkiye’nin “Köşk önderliğinde” büyük bir atağa kalkmaya hazırlandığı bir sırada, bizdeki şer odaklarına “hizmet” edercesine “rehine” sıkıntısı yaşatmasına ne demeli?..
Türk Dış Politikası’nın, dolayısıyla Köşk yolundaki Sayın Erdoğan ile Başbakanlık yolundaki Sayın Davutoğlu’nun yoluna çıkartılmış en önemli engeldi, kritik günlerde.
Bu aziz millet, “şer odakları”nın tezviratına itibar etmiş olsaydı, süreç zora girebilirdi.
Türkiye yeniden yılda ortalama iki koalisyon hükümetinin kurulduğu günlere dönebilirdi.
•
Obama’nın dün açıkladığı “IŞİD ile mücadele stratejisi”, örgütü etkisiz hale getirmek için “uzun soluklu” ve daha çok “Müslüman”ın öleceği bir süreci öngörüyor.
“Iraklıların kendileri için yapması gerekenleri biz onlar için yapamayız. Bölgelerinin güvenli kılınmasında Arap ortakların yerini de alamayız!” cümleleri, ABD’nin “Arapları birbirlerine kırdırma” stratejisini gözler önüne seriyor.
Bir tarafta IŞİD ve öbür tarafta Türkiye’yi “yalnız bırakmak” suretiyle iktidarının devamını sağladıkları ESAD, bölgedeki iki “terör odağı” olarak ABD-İngiltere-İsrail ittifakının bu stratejisine hizmet edecektir.
“Resmen Bölünmüş Irak”ın “bürokratlarını” kendi elleriyle yetiştiren İsrail, ABD’nin “uzun soluklu” olacağı açıklanan IŞİD ile “mücadele” tezgâhından “yeni bir devlet” çıkartacaktır.
İsrail bölgeye yönelik ince ayar bir strateji uygulamaktadır, bu ince ayar stratejinin ayaklarından biri de Kıbrıs’ta “bol bol toprak edinmek”tir!..
Bu yolda da önemli mesafeler aldığını bu kardeşiniz defalarca yazmıştır!..
•
ABD, ESAD ve IŞİD üçlüsünün “İsrail’in çıkarlarına hizmet ettiği” böylesine acayip bir dönemde, Müslümanların fena halde kuşatıldığı bu vahim bir vasatta Türkiye’nin “hata” yapmaması hayati önemdedir.
Türkiye, “1 Mart”ta tezkereyi reddetmek suretiyle düşmekten kurtulduğu tuzağa öyle umuyoruz ki bu kez de düşmeyecektir.
Türkiye, ABD’nin IŞİD tehlikesini “sözde” ortadan kaldırmak için kurduğu “oyuna” doğrudan dâhil olmayacaktır.
Ankara’da toplanan Ulusal Güvenlik Mekanizması’nda Suriye’deki katil rejim ayakta durdukça, herhangi bir atak girişiminin sonuç getiremeyeceği görüşü dile getirilmiş ve bu toplantıya katılanların tamamı tarafından tereddütsüz benimsenen bir görüş olmuştur.
Bölgedeki Esad ve İsrail terörü sona ermedikçe kimseye rahat yüzü yok.
Türkiye, Suriye’deki terörist rejim ile mücadelesinde “yalnız bırakmaktan” kaynaklanan zorlukları yaşadı.
“ABD koalisyonu” içinde aktif bir şekilde yer alması halinde yine yalnız bırakılacağını ve bölgenin “üretilmiş terörüne” tek başına muhatap olacağını çok iyi biliyor.
Türkiye, bu en kritik dönemde Almanya ve ABD kaynaklı “dinleme” haberlerinin altında nasıl bir “tehdidin” yattığını da çok iyi biliyor.
•
“Ulusal Güvenlik Mekanizması” Türkiye’nin bir “maceraya” sürüklenmeyeceğini gösteren kararlı bir duruş sergilemiştir.
Oyuna gelmek yok, yola devam!..