Bir kesim oturmuş ya barajların kurumasını, veya Lozan dönüşümlü ataerkil sistemin çivisi çıkmışlığını yakın iktidarın sırtına yıkarak geleceğe ömür biçiyor.

Aslında bu ömür biçme, “Hasta Adam” benzetmesi gibi.

Nasıl ki Osmanlı’yı Hasta Adam diyerekten yatağa düşürmüşlerse, şimdi de aynı yöntemlerle iktidarı yıkmaya çalışıyorlar. Aslı astarı girdikleri her seçimi kaybetmenin ezikliği.

2015 seçimlerinden de umutları yok.

Eskiden “süngü tak” dedin mi, muzaffer asker takar ve kazanırdı.

Vesayet denilen otoritenin tankları ile uçakları girerdi devreye…

Şimdi ise işin içeriğinde halkın milli iradesi var.

Masa başında görülüyor tüm işler…

Bir bakıma da asıl ürkütücü olan işte burası.

Masa başının suyu da var, huyu da var, rakısı da, oyunu da…

Hani hep masa başında kaybederiz ya…

Görüyorsunuz ki felaket tellallığı masa başlarından kaynaklanıyor.

Başı çeken eski kulağı kesik faiz lobileri, bir koyup bin kazananlar...

“Sermaye” dediğimiz güç…

İsrail bu sahada etkin, durduk yerde piyasalara para sürerek bir anda doların ateşini yükseltmek onların işi.

Daha açıkçası Yahudi sermayesine dayalı iş birliği…

Türkiye kalkınma aşamasında.

Bu aşamada ABD, IŞİD planı ile ülkenin başına ikinci PKK belası sarmakla meşgul.

“Battık, gittik, yıkılıyoruz” yaygaraları.

Sol kesimin muhalefetine rahmet okutacak cinsinden cemaat yanlısı yayınlar.

İşleri güçleri yıkıcılık...

Bir yerde ağaç mı devrildi, sorumluluğunu hükümete yüklüyorlar.

Sanki uyuşturucu denilen melanet yeni icat edilmiş gibisinden, komaya düşen her gencin çektiği acıların da müsebbibi doğrudan iktidar.

Bakıyorlar, gece kimin uykusu kaçmış, kimin diş ağrısı tutmuşsa, sabahları diş temizliği ihmalinin sorumlusu yine iktidar. Yağmur mu yağmıyor, barajlar mı kurudu..

Onun da sorumlusu Yağmur tanrısı (!) Kadir Topbaş!

Nasıl bir psikolojik halse, iktidar bu kesimin can düşmanı.

Gidecek yerine MOSSAD güdümlü sermayeden emir alanların kuracağı koalisyon gelecek.

Yanı eski karanlık günlere döneceğiz.

Faiz lobileri, bir yılda kazanamadıklarını bir gecede kazanacaklar.

İşsizlik alacak başını gidecek.

Piyasalar karışacak.

Döviz tepe taklak borçluların nefesini kesecek. 

Yatırımlar duracak…

Hele de üçüncü hava alanı yapımını durdururlarsa değme keyfine.

Yıpratıcı ve de ürkütücü bir tablo.

İşin garibi, bu tabloyu boynunda yafta gibi taşıyanların ülkeye yapmış oldukları tahribata Hizmet Hareketi diyorlar. Nasıl hizmetse!.. Yaradılışa tesadüf diyerek Allah(cc) inancını yok sayanlarla bu cemaatin ittifakı ayrı bir yara; üzücü, düşündürücü... Gidilen yolun sonucunu bilsek bari…

Yıkacaklarının yerine daha iyisini buldular desek o da yok.

Arkasında İngiliz istihbaratı olan Tanzimat’ı yenilik diyerekten sözde meşrutiyete kapı açtıkları gibi, şimdi de rahat yol alsın diye MOSSAD’ın Ortadoğu’daki kanlı politikalarına kapı açıyorlar. 

O yüzden sürekli kullandıkları serüven “çivisi çıkmışlılık” edebiyatı.

Sorsanız birkaç banka giderse biz de batacağız.

Batacağız mı yoksa halkın kanını sülük gibi emenlerden mi kurtulacağız?