Bu operasyona şapka çıkarılır
Çünkü…
Dünyanın en karışık bölgesinden…
Işid denilen en acımasız, en tutarsız ve en ilkesiz terör örgütünün elinden 49 rehineyi kurtarmak, her devletin harcı değildir.
Mesela, en süper devlet ABD, vatandaşını kurtaramadı…
Canlı yayında kıtır kıtır boğazını kestiler!
İngiltere de kurtaramadı…
Bir İngiliz vatandaşını da, yine canlı yayında, dünyanın gözlerinin önünde öldürdüler.
Hem de kör bıçakla başını keserek!
Bu iğrenç manzaraları, “güçlü” dediğimiz devletleri yönetenler sadece seyrettiler.
Bizimkilerin yaptığı gibi bir operasyona hiçbiri cesaret edemedi.
Ama Türkiye, üç aydır sabırla çalışarak ve gergef işler gibi olayı işleyerek başkonsolosluk çalışanlarını kurtardı.
Kimsenin burnu kanamadı…
Kimse en küçük bir zarar görmedi…
Alimallah sorumsuz muhalefetin dolduruşuna gelip vaktinden önce harekete geçseydi, böyle sağlıklı ve yüz akı bir sonuç alınamayabilirdi.
Böyle durumlarda önemli olan süre değil, sağlıklı sonuç almaktır.
Türkiye sağlıklı sonuç almıştır.
Düşünün ki Pentagon (ABD Silahlı Kuvvetleri), Suriye’de IŞİD’in elindeki Amerikalı rehineleri kurtarmak için kısa bir süre önce hava ve kara unsurlarının dahil olduğu gizli bir operasyon düzenlemiş, ancak rehinelerin hedeflenen noktada bulunamaması sebebiyle operasyon başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Bunu ABD medyasının dillendirmesi üzerine kendileri açıkladılar.
Amerikan medyası istihbarat zaafından günlerce söz etti.
Başka örnekler de var: Meselâ, Güney Florida bölgesinde, bir apartman dairesindekileri rehin alan silahlı bir saldırgan, polisin düzenlediği operasyon esnasında altı rehineyi kurşuna dizmiş, kendisi de ölü ele geçirilmişti.
Oysa bizim istihbarat (MİT ve sair unsurlar) rehinelere sekiz kez yer değiştirilmesine rağmen, hedefi on ikiden vurdu.
Neresinden bakarsanız bakınız, bu çok büyük bir başarıdır ve Milli İstihbarat Teşkilatı’mızın (MİT) bu işte başı çektiği aşikârdır.
Başta Başbakan Davutoğlu olmak üzere, hükümet yetkililerinin, MİT Başkanı Hakan Fidan’a ismen teşekkür etmeleri boşuna değildir.
Bunları yaşadıktan sonra, “paralel” unsurların Hakan Fidan’ın üzerine neden o kadar ısrarla ve inatla gidildiğini anlayabiliyorsunuz.
Hedef yalnızca Fidan’ın, yalnızca iktidarın değil, Türkiye’nin muhtemel başarılarını engellemek, eski Türkiye’nin zafiyet içindeki görüntüsüne geri döndürmekti.
Sayın Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşu sayesinde bu varta çok şükür atlatıldı.
Tabii muhalif partilerle “paralel” kalemler, diğer başarıları olduğu gibi, rehine kurtarmadaki başarıyı da görmezden gelip kulp takmaya çalışıyorlar.
Özellikle “sosyal medya” denilen sorumsuzluk dünyasında yazılanları okuyunca, tümünün aynı merkezden yönetildiğini anlayabiliyorsunuz.
Muhalefetin “muhalefet” olmaktan çıkıp kin ve adavete dönüştüğünü de…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.