Hüseyin Aygün Vakası
Malum ortaöğretimde kılık-kıyafet düzenlemesi ile ilgili olarak burada ifade ettik, müesses nizamın mevcut şartları kabul edip yenilgisini ilan etmesi ve Recep Tayyip Erdoğan - Ahmet Davutoğlu politikaları önünde diz çökmüş olması gerekiyordu. Nitekim Doğan Grubu’nun bazı yazar ve televizyoncuları dışında, sahiden de, bugüne kadar, kendini bu memleketin asıl sahibi zanneden beyaz jakoben elitistlerden çok çatlak ses çıkmadı.. Ancak ne hikmetse, memleketin en zencisi kenardan kıyameti kopardı durdu... Kürt kimliği nedeniyle ezilmiş, Alevi kimliği nedeniyle yok sayılmış Hüseyin Aygün, bir başka mağduriyet alanında yaşanan kazanıma karşın, akla hayale gelmeyecek sözler kullanarak, züccaciye dükkanına girmiş fil gibi dağıttı ortalığı... Tekrar etmek istemem. Arayın bulun Hüseyin Aygün’ün sözlerini.. Bu sütuna girsin ve yazı kirlensin istemem. Ama Peygamber Efendimiz’e yönelik alçakça bir tasvir yapıldığını söylemekle yetineyim. Yarın bu eleştiriler için “beni hedef gösteriyorlar” tantanasına başlar.. Başlasın. Hedef o okyanustaki su zerresi, sahildeki kum tanesi olan Hüseyin Aygün değil ki.. Savaş bu zihniyete karşı yapılıyordu ve Aygün bu savaşta kendine bir saf belirledi. Hepsi o.. Bir akıl tutulması sonrası, aklından bile geçirmeyeceğin kadar ahlaksızca ithamlarla Peygamber Efendimiz’i hedef aldı.. Torununun ismini taşıyan birinin, Peygamber Efendimiz’e böylesi bir hakareti, bu topraklarda, bu yüzyılda işitmek de varmış.. Ama asıl problematik kısmı o değil hadisenin...
•
Türk siyasetinin ve özellikle de Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir Hüseyin Aygün problemi yaşadığını sanıyorum hemşehrisi Kemal Kılıçdaroğlu da biliyordur. PKK tarafından kaçırılması sonrası yaptığı değerlendirmeler, Faşist Gezi Kalkışması sırasında takındığı mezhepçi tutum ama özellikle de yalan-yanlış, manipülatif bir takım haberlerle halkı galeyana getirme gayretleri daha hafızalarda.. Hele Suriye iç savaşı sırasında aldığı pozisyon, unutulmuş değil. Ramazan ayında rakı kadehiyle poz vermeler bilmem neler.. Ben artık yetişemiyorum Hüseyin Aygün’e.. Ama daha da önemlisi yıllarca aktivist - hukukçu kimliğiyle, gazeteci olarak izlediğim, insan hakları ihlalleri ile ilgili olarak sergilediği rasyonel ama vicdanlı tavrını hatırladıkça, kafam karışıyor... Bu Hüseyin Aygün, benim 5 sene evvel hayranlıkla izlediğim insan hakları savunucusu Hüseyin Aygün mü?... Hüseyin Aygün, ne oldu sana?.. Bu yaşadığın bir ideolojik karşı tavır mı yoksa mezhepsel aidiyetler üzerinden yaşadığın ayrılık mı?.. Yoksa ruhsal sorunlar mı yaşıyorsun?.. Bak artık partinizde alanında uzman bir ruh doktoru da var. Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu.. Git bir görün istersen... Zira bu tavırlar, normal tavırlar değil..
•
Bunca yaşananlara rağmen Aygün hakkında partide bir tasarruf düşünülmemiş olmasını ben zımni desteğe bağlıyorum. Açık söyleyeyim. Son yaptığı işin ardından, Hüseyin Aygün CHP’de korunmaya devam ederse, buna tüm CHP’liler ortak olmuş sayılır. Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu dahil... Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bugüne kadar yapmadığını yapması ve Hüseyin Aygün’ü partiden uzaklaştırması lazım. Bunun için taktiksel bir takım hamleler hesaplıyorsa arz edeyim, bu bir fayda getirmez. Yani “2015 seçimlerinde, seçilmeyecek yerden aday gösteririm, süreç içinde tasfiye olur gider” diye düşünüyorsa bu bir çözüm elbette ama Kılıçdaroğlu’nun ‘artı’ hanesine yansımayacak bir çözüm. Eliyle ensesinden tutup kapının önüne koymadıkça benim için CHP, Peygamberimiz’e hakaret eden bir parti olmaya devam edecektir.
•
Son söz Ekmeleddin İhsanoğlu kampanyası başta olmak üzere, içinde bu tip adamları barındıran CHP için oy isteyen Cemaat mensubu kardeşlere.. Sizin kapı kapı dolaşarak oy istediğiniz adam Peygamber Efendimiz’e hakaret ediyor. Oldu mu?.. Kalın sağlıcakla.