“Ulan İstanbul” Dizisindeki Edepsizlik
Bir okuyucu “Nasıl buluyorsunuz?” diye sorunca “ Ulan İstanbul ” dizisini ilk bölümlerinden itibâren seyretmeye başladım. Bitiremeden araya bayram girdi.
Leverage dizisinin yerlisi... Zenginden alıp fakire veren, adâletli(!) çalan hırsızlar çetesi. Senaryo Uğraş Güneş’e âit olduğu için “Bizim Yenge”nin havasından çıkamamış.
Aslında yeni bir hayat kurmak isteyen çete elemanları, son ve hayırlı bir iş için biraradalar. Suçsuz yere hapiste yatan birini kurtarmak için para bulmaları lâzım. Bir mahalledeki boş köşke, sâhipleri geri dönmüş misâli yerleşiyorlar. Çetenin reisi Kandemir, baba rolünde. Beş de çocuğu var.
Diğer rollerde mahalle sâkinleri var.
Eleştirilecek çok şey var da iki şeye fenâ halde takıldım kaldım.
Birincisi, çetenin komşusu olan Hayâti. Yeşilçam filmlerindeki Ali Şen’in canlandırdığı kurnaz, yalancı, yobaz dindar tiplemesini kopyeleyip yapıştırmışlar.
Ya arkadaş! Bu kadar zaman geçti. İnsan hiç mi değişmez? Nasıl oluyor da hâlâ aynı yerdesiniz?
Doğup büyüdüğünüz yerlerde dindar insan mı görmediniz yoksa din düşmanlığına yemin mi ettiniz?
Bir insan ne kadar kaba, sevimsiz, tuhaf olabilir? İşte bu Hayâti öyle bir tip. Yalan Dünya’nın Selâhaddin’i gibi. Sürekli eşine ve çocuğuna hakâret ediyor, aşağılıyor. Hanımı, dizinin tek örtülüsü. Çocuk deseniz baba ile sâdece parasal ilişki geliştirmiş. Baba ilgisinden, âile şefkâtinden o kadar mahrum ki çete üyeleri, zaman zaman çocuğa merhamet ediyor. Mesela hiç doğum günü kutlamamış olan çocuğun doğum gününü kutluyorlar.
Kısacası, muhâfazakâr âile yapısı ile dalga geçiliyor.
Hadi buna “Alıştılar.” diyelim. “Alışmış kudurmuştan beterdir, yapmadan duramazlar.” diyelim.
Son bölümde öyle bir edepsizlik yapıldı ki yazmadan edemedim.
Çete üyeleri, uyuşturucu dünyasından birinin peşine düştü. Malûmunuz artık ilkokullara inen bonzai diye bir sorunumuz var. Diziler, sosyal sorumluluk gereği bu konuya yer veriyorlar. Kandemir ve çetesi de bu sorumluğu yerine getirmek için kolları sıvadı.
Sokak çocuklarına, okul önlerinde uyuşturucu sattıran mafya liderinin adını duyunca kulaklarıma inanamadım. KUTALMIŞ... Evet yanlış okumadınız Kutalmış. Hık demiş Merhamet’deki Babür’ün burnundan düşmüş. Bıyıklarından ve isminden ülkücü mafya olduğu hemen anlaşılıyor. Hani Babür’ün ki çek senet falandı. Bu, direk uyuşturucu işi.
Diziyi yapanlar bir taşla bir ağaç dolusu kuş vurma peşinde anlayacağınız. Sokaklardaki, okul önlerindeki uyuşturucu belâsını ülkücülere mâl ederek ne yapmaya çalıştıklarını anlayamadım.
Dönem dizileri ile yaptıkları fitneye devam.. Durmaya , ara vermeye niyetleri yok.
Hepsinden öte, KUTALMIŞ OĞLU SÜLEYMAN ŞAH’ın türbesi sebebiyle gündemde olan KUTALMIŞ ismini, böylesine kötü bir tipe vermenin anlamı ne?
Bu vesileyle, Kaygısızlar’daki şapşal mahalle kabadayılarının isimlerinin Alper, Kültigin ve Kürşad olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Okuyuculardan özür dileyerek sormak istiyorum.
Ulan edepsizler! İsimlerini tahfif ve tahkir ederek Müslüman Türk büyüklerine saldırmaya daha ne kadar devam edeceksiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.